Göç, insanların yaşadıkları yerleşim yerini kesin ya da geçici bir şekilde terk etme durumudur. Bireyler, göç sırasında hayatta kalabilmek ve arzularına ulaşabilmek için kendilerini güvende hissettikleri noktaya ulaşmaya çalışırlar. Küreselleşmenin etkisiyle giderek yükselen yoksulluk, bölgesel çatışmalar, teknolojik gelişmeler ile birlikte göç eden insan sayısı da artmaktadır. Son yıllarda dünya genelinde yaşanan ve giderek artan insan hareketi buna hazır olmayan toplumsal zeminde çeşitli krizleri de beraberinde getirmektedir. 

     Birleşmiş Milletler Cenevre Sözleşmesinde; ırkı, dini, milliyeti, sosyal ya da siyasi görüşü ile bulunduğu ülkede zulüm göreceğini düşünerek ülkesinden ayrılan ve geri dönmek istemeyen kişiler “mülteci” olarak tanımlanır. Ülkemizde genellikle Suriye’deki iç çatışmadan göç edenler için kullanılan “sığınmacı” kavramı ise Türkiye’ye yerleşme amacı taşımayıp zaruri durumda kalan kişiler için kullanılır (Başterzi, 2017). 

     Birleşmiş Milletlerin raporları incelendiğinde, göçmenlerin yüzde 80’ini kadın ve çocukların oluşturduğu görülür (Kaya, 2015). Göç edilen toplumdaki farklı yaşam biçimi, dil problemleri, psikolojik, sosyal, ekonomik destek ihtiyaçları, iş gücü zorlukları ve uyum problemleri göçmen kadınların yaşadığı önemli sorunlardır (Tuzcu ve Ilgaz, 2015). Bu problemleri bir göç yolculuğunda detaylı şekilde incelediğimizde göç öncesi, göç sırasında ve göç sonrası olarak değerlendirebiliriz.

Göç Öncesi 

     Savaş, çatışma, insan hakları ihlali gibi sebepler oluştuğunda göç öncesinde hazırlık dönemi azalır. Beraberinde gelen ruhsal travma, bireyde yaşam boyu etki taşıyacak birtakım problemlere sebep olur. Çatışma alanlarından kaçarak farklı bir ülkeye göç etmek zorunda kalan kadınlar, düşük ekonomik şartlara ve eğitim seviyesine sahip olabilir, bu da uyumu zorlaştırıcı bir etkidir. AFAD tarafından 2014 yılında gerçekleştirilen araştırmada, Türkiye’ye göç eden Suriyeli kadınların %64’ünün ilkokulu tamamlayamamış oldukları, yüzde 35’inin savaşta en az bir yakınını kaybettiği, yüzde 28’inin ise en az bir yakınının yaralandığı belirtilmiştir (Başterzi, 2017). Çatışma bölgelerindeki kadınlar; taciz, cinsel amaçlı satılma, cinsel saldırı, kaçırılma, toplu tecavüz ve zorla gebelik gibi ağır durumlarla karşılaşır (BMMYK, 2003). Bosna Hersek Savaşı’nda 20 bin Müslüman kadına tecavüz edildiği kayıtlara geçmiş, aynı raporda Sierra Lione, Somali, Peru, Kamboçya gibi çatışma alanlarında tecavüzün bir silah olarak kullanıldığı ifade edilmiştir (UNHCR, 2003). Günümüzde de farklı çatışma bölgelerinde terör örgütlerinin kız çocuklarını ve kadınları kaçırdıkları, köle olarak kullanıp defalarca cinsel saldırıda bulundukları bildirilmektedir (Mohammadi, 2016).

Göç Sırasında

     Göç eden kadınların çilesi, göç sırasında devam etmektedir. Kadınlar; haydutlar, sınır muhafızları, korsanlar tarafından cinsel saldırı, insan ticareti yapanlar tarafından rehin alınma gibi tehditlerle karşılaşmaktadır (BMYK, 2003). Göç sırasında tüm bu tehlikelere karşı kendini olduğu kadar yanında bulunan çocuklarını da korumak durumundadır. Aynı zamanda geride kalan eşi, çocukları, ailesi, akraba ve dostlarını düşünen kadın için bu süreç oldukça yıpratıcı bir travma halidir. Göç yolculuğunda temel ihtiyaçları karşılamak oldukça zordur. Açlık, uykusuzluk, hastalık gibi problemler ve belirsizlik ortamı fizyolojik ve psikolojik sağlık üzerinde olumsuz etki yaratır.

Göç Sonrası (Yerleşme)

     Zorlu yolculuğu tamamlayan ve hayatta kalabilen kadınlar için yeni bir zor dönem başlar. Memleketini, ailesinin tamamını ya da bir kısmını gerçek ve sembolik anlamda yitiren kadın, kültürüne uzak bir yere göç ettiğinde ana dilini de kaybeder. Bununla birlikte yeni kültüre uyum sürecinde yaşanan zorluklar, dil problemleri, yas sürecinin sağlıklı yürümemesi, davranış değişiklikleri, ayrımcılık, geldiği ülkedeki çatışmalarının devam etmesi ve geri dönme umudunun kalmaması ruh sağlığını olumsuz etkiler ve psikiyatrik problemler yaşanabilir (Başterzi, 2017). Yerleştiği ülkede temel ihtiyaçlarda yaşanan problemler ve ekonomik kayıplar da psikolojik sağlığı olumsuz etkiler. AFAD araştırmasında (2014), kamp içi ve dışında yaşayan kadınların %97’sinin hiçbir geliri olmadığı, bunların birçoğunun Suriye’deki çatışma öncesinde belirli ekonomik kazançlarının olduğu tespit edilmiştir. Araştırmalarda; göç ettiği ülkede çalışma izni alabilmenin, barınma olanağının ve belirli gelir elde etmenin yaşanan travmalara biraz da olsa iyi geldiği sonucuna varılmıştır (Ekblad, 2009). 

     Barınma, göç eden kadınlar için önemli bir ihtiyaçtır. AFAD araştırmasında (2013), kadın sığınmacıların beşte ikisinin harabelerde yaşadığı tespit edilmiştir. Aynı zamanda kadınların kalabalık yaşam alanlarında sağlığa uygun olmayan koşullarda barınma, ısınma ve susuzluk problemleri, kiraların yüksekliği ve buna bağlı güvencesizlik sorunları yaşadığı, özellikle bekar ve dul kadınların ev bulma konusunda problemlerle karşılaştığı ifade edilir.

     Sağlık hizmetlerine erişim problemleri, travmaya bağlı oluşan psikososyal destek ihtiyaçları, üreme sağlığı, gebelik, doğum, emzirme ile ilgili sıkıntılar, cinsel taciz/istismar vakaları, tüm bunlara bağlı bilgilendirme ve danışma merkezlerinin azlığı da göçmen kadınları bekleyen önemli sorunlardır (Çakır ve Karabacak, 2019).

     Üniversite mezunu kadınların, göç ettikleri ülkelerde diplomalarının geçersiz olması, onaylama işlemlerinin uzun sürmesi ve bu konu hakkında bilgi sahibi olmamaları farklı işler yapmalarına sebep olur. Aynı zamanda, uzun mesailer ile birlikte iş yerinde taciz ve mobbinge uğrama, emeğin karşılığını alamama, dilencilik yapmak zorunda kalma önemli problemlerdendir. AFAD verilerinde (2014), kamp dışında yaşayan kadınların %22’sinin hane geçimini üstlendiği, Suriyeli kadın sığınmacıların büyük çoğunluğunun çalışmadığı, çalışan grubun geçici işlerde, mevsimlik tarım sektöründe, tekstil atölyelerinde, temizlik, kuaförlük sektöründe çalıştığı ortaya konmaktadır. 

     Göçmen kadınların yaşadığı en önemli sorunlardan birisi de erken yaşta ve zorla evlilikler ve çok eşliliktir. Suriye’de erken yaşta evlilikler yaygın ve meşru görülmesi ile birlikte oradan gelen bazı aileler kız çocuklarını güvence altına almak için evlendirir. Kendilerinden yaşça büyük kişilerle evlendirilen kız çocukları kimi zaman ikinci eş olarak evlendirildikleri ve resmi nikahları da bulunmadığı için hukuki ve psikolojik açıdan mağdur olur. Aynı zamanda bunu ticarete dönüştüren kişiler, göçmen kadınları para karşılığı evlendirerek bununla gelir elde eder (Çakır ve Karabacak, 2019).

     Günümüzde göçmen kadınların nüfusu giderek artıyor. Yukarıda bahsedilen temel ihtiyaç destekleri ile birlikte psikososyal destek ciddi bir önem taşımakta. TSSB ve buna bağlı oluşan çok sayıda psikiyatrik problemi önlemek, gerekli ruhsal destek ile mümkün. Kendisine ve sevdiklerine daha iyi bir yaşam için sahip olduğu birçok şeyi geride bırakan, çatışma ortamından uzaklaşıp umutla başka ülkeye sığınmak zorunda kalan göçmenlerin “Göç hasta eder.” düşüncesini “Göç sağlığa iyi gelir.” şeklinde değiştirmek her birimizin sorumluluğu!

 

Kaynak:

AFAD, (2013). Türkiye’deki Suriyeli Sığınmacılar, 2013 Saha Araştırması Sonuçları, Ankara: T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı.

AFAD, (2014). Türkiye’de Suriyeli Kadınlar. Ankara: T.C. Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı.

Başterzi, D.A. (2017). Mülteci, Sığınmacı ve Göçmen Kadınların Ruh Sağlığı. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 9(4): 379-387.

BMMYK. (2003). Mültecilere, Geri Dönüş Yapan Kişilere ve Ülkesinde Yerinden Edilmiş Kişilere Yönelik Cinsel ve Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet. Önleme ve Müdahale Kılavuz İlkeleri.

Çakır, E.H. ve Karabacak, H. (2019). Mülteci Kadınlara Yönelik Toplumsal Cinsiyet Temelli Ayrımcılık ve Şiddetle Mücadele. Kadın Dayanışma Vakfı: Ankara.

Ekblad, S. (2009). Migration And Mental Health in Women: Mental Health Action Plan As A Tool To İncrease Communication Between Clinicians And Policy Makers. In Contemporary Topics in Women’s Mental Health. Oxford: Wiley-Blackwell.

Kaya, M. (2015). Komşuda Misafirlik: Suriyeli Sığınmacılarca Kurulmuş Mülteci Derneklerinin Perspektifinden Türkiye’de Yaşamak. The Journal of Academic Social Science Studies, 39, 263-279.

Mohammadi, D. (2016). Help for Yazidi survivors of sexual violence. Lancet Psychiatry, 3:409-410.

Tuzcu, A. ve Ilgaz, A. (2015). Göçün Kadın Ruh Sağlığı Üzerine Etkileri. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 7(1): 56-67.