Yılbaşı gecesinde, çoğumuz geride bıraktığımız bir yılı düşünür ve değerlendiririz. Yeni bir yıla adım atmadan önce, kendimize yeni hedefler koyar, planlar yapar ve kendimizde değiştirmek istediğimiz yanlara odaklanırız. Yeni bir yılda insanların kendi için en sık aldığı kararlar arasında; sigarayı bırakmak, daha sağlıklı beslenip spor yapmak ve kilo vermek yer alıyor (Norcross, Mrykalo & Blagys, 2002). Peki aldığımız bu kararların bir kısmı gerçekleşirken bir kısmı neden sadece düşüncede kalır? Neleri yanlış yapıyoruz ve planlarımızı rafa kaldırmak yerine, gerçeğe dönüştürmek için ne yapmamız gerekiyor?


Aldığımız kararları bazen hevesli bir şekilde yapmaya başlar kısa bir süre sonra da vazgeçer ve bırakırız. Yeni yılda alınan kararların çoğu genellikle yaşam tarzını değiştirmeye yöneliktir ancak rutin davranış ve alışkanlıkları kırmak sandığımız kadar kolay değildir. Aldığımız bu kararları sürdüremememizin ana nedenleri arasında, çok fazla karar alma veya gerçekçi hedefler koymamak yer alıyor. (Polivy, 2001). 


Dr. Janet Polivy ve Dr. Peter Herman (2000) ‘a göre yeni yılda alınan kararları gerçekleştirememe durumunun bir de adı var: Yanlış Umut Sendromu (The False Hope Syndrome). Yanlış Umut Sendromunu, bir kişinin davranışlarını değiştirmesinin olası hızı, miktarı, kolaylığı ve sonuçları hakkında gerçekçi olmayan beklentilerde olma durumu olarak tanımlamışlardır. (Koestner, 2008). Peki ne yapmalıyız?


Gerçekçi olmak, hedeflerimizin ulaşılabilirliği için önemlidir. Örneğin, sigarayı bırakmak isteyen birinin, bir günde bu alışkanlığından vazgeçmesini beklemek gerçekçi olmayacaktır. Bunun yerine kişi kendine aşamalı süreçler koyabilir, iki günde bir sigara içmek ve gittikçe bu içmeme aralığını arttırmak gibi. Uzun vadeli hedefleri zamana yaymak, daha yönetilebilir hedeflere bölmek faydalı olacak, başarma hissini daha sık ve kısa sürede hissetmek, kişinin hedefine daha sağlıklı ulaşmasını sağlayacaktır. 


O an yalnızca bir hedefe odaklanmak, değişimdeki başarı oranını artıracaktır. Hedeflerimizin başarısızlıkla sonuçlanmasının bir diğer nedeni, çok fazla planı eş zamanlı gerçekleştirmek istememizdir. Her şeyi aynı anda değiştirmeye çalışmak, bizi ruhen ve bedenen yorarken, hedeflere odaklanmayı da zorlaştıracaktır.

 

Kararlarınızı birlikte gerçekleştireceğiniz bir ortak bulmak, hedefinize bağlı kalma ihtimalinizi artıracaktır. Örneğin, insanların bir spor salonuna arkadaşları ile birlikte kayıt olmak istemeleri tesadüf değildir. İş birliği yapmak, iyi hissettirmenin yanı sıra, birine karşı sorumlu olmayı da gerektirdiğinden, hedef düşünceyi eyleme dökmeyi de kolaylaştıracaktır.


Süreç içerisindeki aksamalara ve gecikmelere takılmayın. Diyet esnasında yediğimiz bir çikolata veya bir gün aksatmış olduğumuz spor, hevesimizi kırmamalıdır. Aldığımız kararlarda yaşadığımız aksaklıklar değişimin ve öğrenme sürecinin bir parçasıdır. Hayatımıza yerleşmiş olan davranışları değiştirmek kolay bir süreç değildir. Bunun için kendimize suçlamamalı, zaman tanımalı ve kararlı olmalıyız. 


Kendinize zaman ayırmayı ve mola vermeyi unutmayın. Değişim, zaman ve emek isteyen bir süreçtir. Sürekli bir şeyleri kontrol altında tutmaya çalışmak yorucu olabilir. Bazı davranışlarımızı erteleme olarak görmemeliyiz. Bunun yerine, kendimize bir mola ve motivasyon aralığı yarattığımızı düşünebiliriz. Bir akşam televizyon karşısında saatlerce vakit geçirdiğinizde veya saatlerce bilgisayar oyunu oynadığınızda hatta yalnızca boş bir şekilde oturduğunuzda kendinizi suçlamayın. Bunu bir mola süreci olarak kabul edip, ertesi gün hedefinize daha motive bir şekilde odaklanabilirsiniz (Reinecke, Hartmann & Eden, 2014). 


Destek almaktan çekinmeyin. Bazen istediğimiz hedeflere ulaşma konusunda veya sağlıksız rutinlerimizi değiştirmeye çalıştığımızda stresli durumlar yaşar ve bir çıkmaza girdiğimizi hissedebiliriz. Böyle bir durumda profesyonel destek almak bize yardımcı olabilir. Önemsendiğimizi ve desteklendiğimizi hissettiğimizde, aldığımız kararları çok daha motivasyonlu ve sağlıklı bir şekilde sürdürürüz. Psikologlar ile hedeflerinize ulaşma konusunda stratejiler planlayabilir, çıktığınız yolda karşılaştığınız aksilikler ve stresli durumlarla nasıl daha rahat başa çıkabileceğinizi öğrenebilir, sağlıksız alışkanlıkları ve davranışları nasıl değiştireceğinize dair yardım alabilir ve bu yoldaki duygusal sorunlarınızı çözme konusunda destek alabilirsiniz. 


Kendimize yeni hedefler koymak, planlar yapmak ve davranış değişikliklerine gitmek elbette ki yalnızca yılbaşı gecesinde alınan, yeni yıl planları ile sınırlı değildir. Değişime başlamanın zamanı yoktur. Uzun vadeli hedefler koymak, görünürde zorlayıcı bir süreç olarak görünebilir. Ancak düşünmek, değişimin ilk adımıdır. Yeni yıl kararları almak da kendi kendine başlatılan davranış değişikleri için önemli bir adımdır. Yetişkinlerin en az %40’ı yılbaşı gecesinde kendi için kararlar alıyor ve bu kararların bir çoğu, psikologların kapsamlı bir şekilde araştırıp, üzerine çalıştığı ve başarı bir şekilde danışanlarına yardımcı olduğu konuları kapsamaktadır. (Norcross, Mrykalo & Blagys, 2002). Örneğin, hareketsizlik, alkol ve sigara kullanımı. 


Belki de önümüzdeki bu yeni sene, uzun süredir ertelediğimiz ve gerçekleştirmek istediğiniz planlarımızı eyleme geçirmek için güzel bir fırsat olur. Hepimize sağlıklı ve mutlu yıllar!


Kaynak:

Koestner, R. (2008). Reaching one’s personal goals: A motivational perspective focused on autonomy. Canadian Psychological Association, 49(1), 60-67.


Norcross, J. C., Mrykalo, M. S., & Blagys, M. D. (2002). Auld lang syne: Success predictors, change processes, and self-reported outcomes of new year’s resolvers and nonresolvers. Journal of Clinical Psychology, 58, 397-405.


Polivy, J., & Herman, C. P. (2000). The false-hope syndrome unfulfilled expectations of self-change. Current Directions in Psychological Science, 9(4), 128-131.


Polivy, J. (2001). The false hope syndrome: Unrealistic expectations of self-change. International Journal of Obesity and Related Metabolic Disorders, 25, 80-84.


Reinecke, L., Hartmann, T., & Eden, A. (2014). The guilty couch potato: The role of ego depletion in reducing recovery through media use. Journal of Communication, 64 (4), 569-589.


https://www.apa.org/topics/new-year-resolutions