Yas, herkes için oldukça zor ve bireyin yaşamının her alanını etkileyen bir süreçtir. Amerikalı psikiyatrist Irvin D. Yalom, ölüm korkusunu insanın dört temel korkusundan en büyük olanı olarak tanımlamaktadır. Biz yetişkinler için bile sevdiğimiz veya tanıdığımız birini kaybetmek acı verici ve kabullenmesi zor bir durumdur.

Çocuklar için ise ölümü anlamak ve kabullenmek biraz daha zor ve karmaşıktır. Çocuğun, hayatın içinde kaçınılmaz bir gerçek olan ölümü algılayışı yaşına, gelişim düzeyine ve kişilik özelliklerine göre değişmektedir. Her çocuğun ölüme yüklediği anlam ve yas tepkisi farklı olmaktadır. Çocuklarda yas süreci düşünülenin aksine oldukça uzun sürmektedir. Çocukla ölüm üzerine konuşurken çocuğun yaşına ve geçmiş yaşam deneyimlerine dikkat edilerek konuşmak gereklidir.

0-2 Yaş

İlk 9 ay içerisinde bebek anneyi kaybetmişse bu kayıp 9 aydan 2 yaşına kadar olabilecek kayıplardan daha az etkiler. Uzmanların söylediklerine göre ilk yıllarda anne bebek arasında kurulan ilişki işlem öncesi bir süreçtir. Bunun anlamı eğer anne ölürse bebek bunu hisseder ama anlayamaz. 9-24 ay arasında bebek artık anneyi tanıdığından bu dönemdeki bir kayıp bebek için daha etkileyici ve zordur. Belirli tepkilerle kendini belli eden bebek daha çok ve şiddetli ağlamaya başlar, uyku ve yeme problemleri ve üzüntüyle kendini gösterir. Anne yokluğunun yani bakım verenin boşluğunun doldurulmaması bebekte bilişsel, duygusal, davranışsal gelişiminde duraklama ve gerilemeye yol açabilir.

2-5 Yaş

Bu dönem çocukları ölümü geri dönüşü olan, geçici ve kişiye özgü yorumlar. Yetişkinler gibi ölümün ne olduğunu ve neden olduğunu anlayamazlar. Ölen kişinin yaşamını başka yerde sürdüreceğin ve belli süre sonra geri döneceğini düşünebilir. Ölümü büyüsel düşüncelerle açıklayıp farklı şekilde ifade edebilirler. Bazen suçluluk hissedip kendilerini suçlayabilirler. “ Ben çok yaramazlık yaptım o yüzden öldü.” Bunun üzüntüsüyle gece yatmak istememe, alt ıslatma, saldırganlık gibi tepkiler verebilirler.

6-11 Yaş 

Bu yaş grubundaki çocuklar ölümün fiziksel bir yok oluş olduğunu anlarlar. Zaman kavramını öğrenen çocuğun ölüm kavramını öğrenmesi daha kolay olur. Artık birisi öldüğünde onun geri gelmeyeceğini bilir. Bu yüzden bir yakınını veya evcil hayvanını kaybeden çocuk yoğun üzüntü yaşar. Üzüntülerini ve kaygılarını daha belirgin olarak gösterirler. Karın ağrısı, baş ağrısı gibi somatik belirtiler olabilir.

Peki biz ne yapmalıyız ?

Ölüm kavramını konuşurken oldukça yalın ve anlaşılır bir dil kullanmak önemlidir. Ölen kişinin ardından çocuğa “uzaklara gitti” “çalışamaya gitti” “ çok hastalandı ve öldü” gibi açıklamalar yapmak doğru değildir. Bütün bu açıklamalar çocukta terk edilmişlik hissi yaratabilir ya da her hasta olanın öleceğinden endişelenip yoğun kaygı yaşayabilirler. Yaşına ve gelişimine uygun bir şekilde açık ve dürüst olup çocuğun acısını yaşamasına izin vermek, duygularını daha kolay dile getirmesini sağlamak için yanında olduğunuzu hissettirmek önemlidir.

Ebeveyn kayıplarında çocuğa kaybı geride kalan ebeveynin açıklaması gereklidir. Kayıp yaşayan ailelerde uyum süreci yaklaşık 18-24 ay arası sürmektedir. Çocuğun kayıptan önceki yaşantısına ve alışkanlıklarına geri dönmesi çocuğun uyum süreci için önemlidir. Çocuk bir ölüm haberi aldığında ya da bir ebeveyn kaybı yaşadığında geride kalan ebeveyni için endişelenebilir. Çocuğa “ Ben senin yanındayım ve uzun yıllar daha yanında olmaya devam edeceğim.” demek onun o an ihtiyacı olan güvenceyi ona verecek ve kaygılarını azaltacaktır.

 

Kaynakça: 

Yıldız Armağan, Çocuk, ölüm ve kayıp ,İstanbul Üniversitesi Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi eğitim bilimleri

Doğan Gümüş Derya , Kıvılcım Meltem (2014), Çocuk ve Ölüm, Turgut Özal Tıp Merkezi Dergisi

Bowlby, Ön.ver, 112-261