TDK’ye göre, ‘kadın’ sözcüğünün anlamı erişkin dişi insan, hatun, hatun kişi, zen olarak geçmektedir. Hemen ardından gelen sözlük anlamı ise ‘Analık veya ev yönetimi bakımından gereken erdemleri, becerileri olan’ olarak tanımlanmıştır. Üçüncü tanımı ise ‘hizmetçi bayan’ olarak geçmektedir. Türkiye’de kadın denildiği zaman birçok farklı kavram akla gelmektedir: anne olan/olması gereken, şefkatli, hizmet eden… Bu kavramları yerine getirmeyen/getiremeyen kadınların kadın olmadığı ülkedir Türkiye. 

 Son zamanlarda kadın denildiği zaman akla ardı arkası kesilmeyen cinayetler, kadının ezilmişliği gelmektedir. Ataerkil toplumun getirdiği düzende, kadın her zaman iyi bir eş ve iyi bir anne olmalıdır. Özellikle ataerkil yapıya sahip toplumlarda bireylere kendi cinsiyetlerinin yanı sıra toplumsal cinsiyet rolleri yüklenir. 

 Kadın, kültüründen, yaşından, eğitim seviyesinden bağımsız olarak ‘ev’ üzerinden tanımlanır. Dolayısıyla, cinsiyet eşitsizliğinin başladığı yer olarak da ‘evi’ görüyoruz. Bu konuyla ilgili yapılan çalışmalardan biri olan 1988 yılında DPT tarafından yirmi bin civarı hane halkı ile yapılan ankette “kadınların aile içindeki en önemli görevi” olarak ev işlerini yapmak, çocuklarını yetiştirmek, onları terbiye etmek, eşine ve çocuklarına manevi destek olmak, çocuklarına ve kocasına bakmak, çocuk doğurmak ve aile bütçesine katkıda bulunmak şeklinde sıralanmıştır. 

 Toplumsal cinsiyet rollerine hemen her toplumda rastlanır. Bu roller geçmişte de var olmuştur, günümüzde de devam etmektedir. Ancak bu rollerin yaşanma şiddetleri ve ortaya çıktığı durumların sıklığı toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. 

 Kadına yüklenen anlamların ve dayatmaların, cinsiyetten bağımsız olgular olması kadınlar için bazı sorunlara yol açmaktadır. Toplumun atfettiği rolleri yerine getirmeyen kadınlar, toplum tarafından dışlanabilmekte ve hatta yargılanabilmektedir. Sosyal hayatlarında, iş hayatlarında ve ev hayatlarında, toplumun atfettiği rollerden dolayı hayatlarını ona göre şekillendirerek yaşamalarına sebep olup, bu süreç ise kadınların hayat doyumlarının düşmesine yol açmaktadır. Toplumda kadının birçok görevi vardır. Ne yazık ki, her kadının istediği gibi ve özgürce yaşayabilmesi bu görevler arasına girememektedir. 

Psikolog Yağmur Doyuran

Kaynak: 

Aktaş, G. (2013). Feminist Söylemler Bağlamında Kadın Kimliği: Erkek Egemen Bir Toplumda Kadın Olmak. Edebiyat Fakültesi Dergisi. Vol. (30). 1.

Bora, A. (2011). Kadınların sınıfı ücretli ev emeği ve kadın öznelliğinin inşası. İstanbul: İletişim Yayınları.