Kişinin yaşanan olaylar karşısında travmatize olmasında en büyük etken, gelişim dönemine dayanır. Anne ve çocuk arasındaki temas sağ beyni geliştirir. Sağ beyin, bilinçdışı işlevlerden sorumludur. Duygularımız burada gelişir. Bağlanma ve bağlanma travması burada meydana gelir. 2,5 -3 yaşına kadar burası gelişimini devam ettirir.


Sol beyin 2,5 yaş ile 4-5 yaş arasında gelişir. Bilişsel işlevlerden görevlidir. 3 yaştan sonra Hipokampüs gelişir ve anılar beyinde kayıt edilmeye başlar. 3 yaştan önce anılar gelişemez çünkü hipokampüs gelişimini tamamlamamıştır. 3 yaş öncesindeki travmalar sağ beyinde kayıt edilir; bu anılar yaşam boyu da bedenimizde mühürlenir. Travmatik olay sağ ve sol beyin arasında kopukluğa neden olur ve anı beyin tarafından işlenemez. Beynimiz savaş/kaç/donakal olarak çalışır. Travma sonrasında beyin ateşlenir ve bilinçdışı hatırlama meydana gelir. 


Travma sonrası stres bozukluğunda kişi büyük ölçüde hayatının ve güvenliğinin tehlikede olduğunu düşünür. Normal zamanlarda tehlike durumlarında beynimizin verdiği savaş/kaç/donakal tepkilerini, travma sonrası stres bozukluğu olan bireyler herhangi bir tehlike yokken yaşarlar. Sürekli uyarım halindedirler. 


Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtileri:

-İstenmeyen hatıralar defalarca hatırlanır, travma yeniden yaşanır ve günlük hayatı etkiler

-Kişi belirli durumlardan ve ortamlardan kaçınmaya başlar

-Olumsuz düşünceler ve olumsuz bir ruh hali hakim olmaya başlar. Kişi Kendisi ve başkaları hakkında olumsuz düşüncelere sahip olur. Duygusal hissizlik ve ilgi kaybı başlar.

-Birey aşırı uyarım halindedir. Uykusunda sıçrama, sayıklama gibi davranışlar gözlemlenebilir.

Travma Sonrası Stres Hastalığı, kişiye ve ailesine büyük sıkıntı veren, ancak tedavi edilebilen bir rahatsızlıktır.



Travmalardan etkilenmiş birçok kişi:

 - Yaşadıklarının bir ruhsal rahatsızlık olduğunu bilmediği veya belirtileri kendi güçsüzlüğüne-eksikliğine bağladığı için, 

 - Sorunların tedavi edilebileceğini bilmediği için, 

 - Tedavi imkanlarına nasıl ulaşacağını bilmediği için,

 - Maddi imkanları olmadığı için,

 - Sorunlarını konuşmaya utanıp sıkıldığı için veya rahatsız olduğu için

tedaviye başvurmuyor olabilir

Oysaki bu sorunların hem psikolojik açıdan hem de ilaçla başarılı biçimde tedavisi mümkündür. Ayrıca pek çok kişi, yardım kitapçıklarını okuyarak veya sorunu yaşamış başkalarından yardım alarak bazı sorunlarının üstesinden gelebilir.


İyileşme önündeki en temel engeller olan:

-Yardım aramaya çekinme,

-Umutsuzluk,

-Olayı hatırlamaktan kaçınma

-İnsanlara güvenini kaybetme 

aynı zamanda hastalığın da temel belirtileridir.

Travmatik anıyla nasıl başa çıkılır?

-Bilişsel yeniden yapılandırma ile, anıyı yeniden çağırıp duyguyu, düşünceyi, beden duyumları yeniden çalışılır. -Travmayla çalışırken yapılacak şey, duyguyu çalışmak ve duyguyu ortaya çıkarmaktır. 

-Travmatik anıya ait deneyim söze döküldüğünde ve yeniden deneyimlendiğinde işlenmemiş bu bilgi limbik sistemden hipokampüse aktarılır ve anı yeniden işlenir. Travmanın işlenmesi için sağ ve sol beynin aktifleşmesi önemlidir. 

-Travma, duyguların söze dökülmesini engeller. Travma anında kekeleme, dil tutulması yaşanabilir. Bu gibi durumlarda konuşma terapistleri ve psikoterapi süreci bireyin gelişiminde ve iyileşmesinde önemli bir rol oynar.


Referanslar: