Şema terapi, kronik hastalıkların seyrinde kullanılan Bilişsel Davranışçı Terapi’ye dirençli hastalar için geliştirilen bütünleştirici bir psikoterapi şeklidir (Hawke, Provencher, Parikh, 2013, s. 118) ve aynı zamanda kişilik bozukluklarının tedavisinde etkinliğe sahip olan kronik yaşam boyu sorunlara bütünleştirici bir bakış açısı getirir (Renner, Artz, Leeuw, Huibers, 2013, s. 166). Şema yaklaşımının en temel kavramı erken dönem uyumsuz şemalardan oluşur. Young, erken dönem uyumsuz şemaları “çocukluk ve ergenlik boyunca gelişen önemli bir dereceye kadar işlevsizliğe yol açan, anılar, duygular, bilişler ve bedensel duyulardan oluşan, kişinin kendine ve ilişkilerine yönelik yaygın ve genel örüntüleri” olarak tanımlar (Ertürk, Kaynar, 2017, s. 98). Bu uyumsuz şemalar çoğunlukla ihmalin, istismarın, eleştirinin tekrar tekrar deneyimlendiği ya da temel duygusal ihtiyaçların karşılanmadığı bir çevrede büyüyen çocuklarda erken dönemde gelişmektedir (Ertürk, Kaynar, 2017, s. 99). 

     Young çocuğun erken dönem yaşantılarına bağlı olarak gelişen 18 şemayı beş grup altında toplamıştır:

     Kopukluk/reddedilmişlik şema alanındaki şemalara (terk edilme/istikrarsızlık, güvensizlik/suistimal edilme, duygusal yoksunluk, kusurluluk/utanç ve sosyal izolasyon/yabancılaşma) sahip olan bireyler diğerleri ile güvenli, tatmin edici bir bağlanma oluşturamamakta ve istikrar, güvenlik, bakım, sevgi, ait olma gibi ihtiyaçlarının diğerleri tarafından gideril(e)meyeceğine inanmaktadırlar. 

     Zedelenmiş otonomi ve kendini ortaya koyma şema alanında şemalara (bağımlılık/yetersizlik, hastalıklar ve zarar görme karşısında dayanıksızlık, iç içe geçme/gelişmemiş benlik ve başarısızlık) sahip bireyler kendi kimliklerini ortaya koyamamakta, kendi yaşamlarını kuramamakta, kişisel hedefler koymak ve bunlara ulaşmak için gerekli becerileri kazanamamaktadırlar. 

     Zedelenmiş sınırlar alanında öz disiplin ve karşılıklılık hakkında içsel sınırları koymada güçlük yaşamayla ilişkili şemalar (hak görme/büyüklük ve yetersiz öz denetim) yer almaktadır. 

     Diğerleri yönelimlilik şema alanında şemalara (boyun eğicilik, kendini feda ve onay arayıcılık) sahip bireyler onaylanma, duygusal bağlantıyı sürdürme ya da tepkiden kaçınma için kendi ihtiyaçlarından çok başkalarının ihtiyaçlarını karşılamaya önem verdiklerinden öfke ve tercihlerinde farkındalık yoksunluğu yaşamaktadırlar. 

     Aşırı tetikte olma ve bastırılmışlık şema alanındaki şemalarda (karamsarlık, duyguları bastırma, yüksek standartlar/aşırı eleştiricilik ve cezalandırıcılık) spontan duygu ve dürtüleri baskı altına alma ve genelde yaşamla ilgili katı içselleştirilmiş kurallar koyma söz konusudur.

     Erken dönem uyumsuz şemaları fark edilmediği zaman ve uygun şekilde değiştirilmediği takdirde farklı psikolojik yatkınlıklar geliştirmeye ve tetiklemeye sebep olabilir. Örneğin; depresyon, bipolar bozukluk, antisosyal kişilik bozukluğu, narsisistik kişilik bozukluklarında şema terapi sıklıkla kullanılır (Beck, Dozois, 2011, s. 403). 

     Depresyon sık görülen, bireylerde ciddi fiziksel ve sosyal işlev kaybına neden olan bir duygudurum bozukluğudur ve depresyonda en çok görülen belirtiler; çökkün duygulanım, enerji azlığı, hareketlerde agitasyon, ilginin ve zevkin azalması, özgüvenin düşmesi, karamsarlık ve suçluluk duyuları, kendine zarar verme düşünceleri, uyku düzeninde ve iştahta değişiklikler ve libidoda azalmadır (Körük, Özabacı, 2018, s. 471). Psikoterapinin depresyon tedavisinde önemli bir iyileştirici unsur olduğu belirtilmektedir. Şema modeli depresif bozuklukların oluşumunu üç boyutta açıklamaktadır: Birinci boyutta erken dönem olumsuz yaşam deneyimleri (İhmal, karşılanmayan ihtiyaçlar, ebeveynlik tarzları vb.) yer almaktadır. İkinci boyutta uyumsuz şemalar ve bu şemaları tetikleyen durumlar bulunmaktadır. Üçüncü boyut ise uyumsuz şemaların devamlılığını sağlayan işlevsiz baş etme mekanizmalarını ve kişilerarası unsurları kapsamaktadır (Körük, Özabacı, 2018, s. 472). Depresif bozukluklar işlevsiz baş etme mekanizmalarının bir sonucu olarak görülmektedir. Bu nedenle, müdahale aşamasında yaşantısal tekniklerle danışanların işlevsiz baş etme mekanizmaları aşılarak, uyumsuz şemaları değiştirilmeye çalışılmaktadır. 

     Şema terapi toksik çocukluk deneyimlerinin etkisini azaltmaya odaklanır. Gerçekten de, çocukluk çağı sıkıntıları bipolar bozuklukta son derece yaygındır (Hawke ve diğerleri, 2013, s. 119). Kötü muamele gibi olumsuz çocukluk deneyimleri bipolar bozukluğun gelişimini öngörür ve daha erken dönem deneyimleri ve intihar eğilimlilik gibi şiddet göstergeleriyle de ilişkilidir. Bipolar bozukluğa sahip olan kişilerin gelişim öykülerinde diğer birçok olumsuz çevresel ve zihinsel faktörler bulunmuştur: örneğin daha düşük anne sevgisi ve daha az güvenli bağlanma, ailede madde bağımlılığı ve psikiyatrik bozukluk öyküsü, erken yaşta ebeveyn kaybı ve olumsuz ifade edilen duygu veya eleştiriler gibi. Bu yüksek sıkıntı oranları göz önüne alındığında, Şema Terapi’nin bipolar bozukluk yaşayan bireylerin uzun vadede etkilerini hafifletmede yararlı olduğu belirtilmiştir(Hawke ve diğerleri, 2013, s. 119).  Bireylerin yaşam olaylarının daha sağlıklı bilişsel değerlendirmelerini yapmalarına yardımcı olarak, Şema Terapi duygusal tepkileri zayıflatabilir ve nüks etme riskini azaltabilir. 

     Şema kuramı çerçevesinde değerlendirilen bir diğer kişilik bozukluğu Narsisistik Kişilik Bozukluğu'dur. Narsisizmin çocukluk çağı kaynakları incelendiğinde, yalnızlık ve dışlanma, yetersiz sınırlar, travma öyküsü ve koşullu kabul olmak üzere dört faktör belirlenmiştir. Başka bir deyişle, bu bozukluğa sahip olan pek çok hastanın çocukken yalnız, sevilmemiş, duygusal yoksunluk yaşamış, şımartılmış, istismar edilmiş ve ebeveynlerinin koyduğu yüksek standartları karşıladıkları durumlarda özel hissetmiş bireyler olma ihtimalleri daha yüksektir (Ertürk, Kaynar, 2017, s. 102). Buradan hareketle, Şema Terapi modeli çerçevesinde ele alındığında duygusal yoksunluk, kusurluluk ve haklılık şemalarının ön planda olduğu görülmektedir ve bu deneyimlerin etkileri şema terapi aracılığıyla hafifletilebilmektedir. 

     Sonuç olarak bakıldığı zaman, Şema Terapi’nin farklı psikolojik bozuklukların tedavi edilmesinde kullanıldığı ve diğer psikoterapi yöntemleriyle bütünleyici olarak etkili olduğu farklı çalışmalarda gözlemlenmiştir. Öncelikle, bozukluğun uzmanlar tarafından tanılanması ve daha sonrasında hastanın durumuna ve hastalık seyrine bağlı olarak uygun terapi yönteminin belirlenmesi gerekir. Böylece, başvuran danışana ya da hastaya en iyi tedavi ve terapi olanağı sunulabilir. 

 

 

Referanslar:

Beck, A. T. & Dozois, D. J.A. (2011). Cognitive Therapy: Current Status and Future Directions. The Annual Review of Medicine, 62, 397-409. doi: 10.1146/annurev-med-052209-100032.

Ertürk, İ. Ş & Kaynar, G. (2017). Kişilik Bozukluklarında Şema Terapi Yaklaşımı. Ufuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 6:12

Hawke, L. D., Provencher, M.D. & Parikh, S. V.(2013). Schema therapy for bipolar disorder: A conceptual model and future directions. Journal of Affective Disorders 148, 118–122. doi.org/10.1016/j.jad.2012.10.034.

Körük, S. & Özabacı, N. (2018). Effectiveness of Schema Therapy on the Treatment of Depressive Disorders: A Meta-Analysis. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry, 10(4):470-480, doi:10.18863/pgy.361790.

Renner, F., Arntz, A., Leeuw, I., & Huibers, M. J. H. (2013). Treatment for Chronic Depression Using Schema Therapy. Clinical Psychology, 20(2), 166-180. doi.org/10.1111/cpsp.12032.