“Yüzün taştan yontulmuş,
kanın sert topraktan,
denizden geldin.
her şeyi alıp, inceliyorsun
ve kendinden atıyorsun
deniz gibi. yüreğinde
sessizlik var, bastırılmış
sözcükler. karanlıksın.
senin için şafak sessizliktir.” Cesare Pavese
Yapılan araştırmalara göre, sanatın bireylerin sağlığı ve refahını geliştirmede önemli bir yeri var (Mastandrea, Fagioli & Biasi, 2019). Sanatla ilgili olan yaygın bir efsane, sanat hayatta kalmak için temel bir ihtiyaç değil, bir lüks olduğudur. Fakat bu düşüncenin aksine, sanatın sağlık, hayatın anlamı ve yaşam doyumu için gerekli olan temel bir insan ihtiyacı olduğunu söyleyebiliriz (Serlin, 2007). Üretme, iletişim kurma, duyguları aktarma ve sembolize etme ihtiyacı temel insan ihtiyaçlarıdır. Yaratma yeteneği, hastalık ya da boşluk karşısında harekete geçmektir ve cesur bir eylemdir. Sanat; zihin, beden ve ruh da dahil olmak üzere insan kişiliğinin tüm karmaşıklığına dokunur ve bunları ifade etmeye yardımcı olur. Farklı kültür ve geleneklerdeki insanların ortak bir paydada buluşmasını sağlar (Serlin, 2007). Sanat; çoklu zeka, iletişim kurma ve problem çözme arasındaki ilişkiye erişim sağlar. Hayal gücünü kuvvetlendirir ve bilinç ile bilinçdışı arasında köprü kurar. Bizi, daha geniş bilinç hallerine götürür ve farklı kültürler açısından bakıldığı zaman da kutsallığa ulaştırır. Kültürel çeşitlilikleri yansıtır ve çatışmaların çözümünde kullanılabilir.
Peki, hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan ve farklı dalları olan sanat, psikolojik sağlığımız için neden ve ne şekilde önemlidir? Sanat, kültürün ve bireyin tanısal görüntüsü için önemlidir ve hem zihinsel hem de fiziksel sağlık için yarar sağlar. Çalışmalar, sanatsal çabanın stres ve sağlık şikayetlerini azaltabileceğini, bağışıklık fonksiyonlarını iyileştirebileceğini, hem fiziksel hem de psikolojik faydalar sağlayabileceğini ve hatta insanların daha uzun yaşamalarına yardımcı olabileceğini göstermektedir (Serlin, 2007). İnsan, sadece kendisinin dışındaki nesneleri kavramaz aynı zamanda kendi varlığını ve psikolojik yapısını da iç gözlem yoluyla kavrayıp bir bilinçlenme süreci yaşayabilir. İnsanın kendisini bilme serüveninde, estetik etkilenme ve sanat/sanat eserinin etkilerinin de olduğu söylenebilir (Gürsu, 2015). İnsanın karmaşık içsel yapısı içerisinde, estetiğin oluşturduğu zevk ve haz kadar; sanatçı, izleyici ve sanat eserinin psikolojik yansıması ve analizinin de önemli bir yeri olduğu ifade edilebilir. Sanat eseri kişide bir şeylerin hissedilmesine, duyuş, seziş ve kavrayışla bir tecrübenin oluşmasını sağlar. Sanattaki bu ruhsal boyutun en önemli kaynağı; insanın “iç ben”i, yani psikolojik dünyasıdır. Sanatçı, eserine iç dünyasını, duygularını, düşüncelerini, deneyimlerini yansıtır. Duygular, insanın psikolojik dünyasının en temel fenomenleridir ve bu sebeple bir sanatçının eserlerinden psikolojik tahlil ve yorumlamalar yapmak mümkündür. Sanat, yalnızca sanatçının ruh hali ile ilgili bilgi vermekle kalmayıp aynı zamanda arınma, boşalma anlamlarına gelen katarsise de izin verebilmektedir. Başka bir deyişle, sanat yapıtı, sanatçının ruh dünyasında ifadesini bulmamış, bastırılmış negatif duygu, düşünce ve yaşantılarının kathartik etkiyle dışavurumunu gerçekleştirmesi sebebiyle sağaltıcı bir etki göstermektedir (Gürsu, 2015). Diğer yandan, sanatsal üretkenlikle ruhsal hastalıklar arasında bir ilişkinin olduğu da söylenmektedir. Örneğin, Van Gogh resimlerine bakıldığı zaman manik dönemlerde daha canlı renklerin kullanıldığı, depresif dönemlerde ise üretkenliğin azalmasının yanı sıra eserlerinde depresif çevrenin yer aldığı görülür. Schumann eserlerinin çoğunu manik dönemlerde ortaya koymuştur. Beethoven ise sanatının kendisini intihar etmekten alıkoyduğunu söylemiştir (Gürsu, 2015). Bu örneklerden, sanatın insan yaşamında nasıl bir yeri ve önemi olduğunu kavrayabiliriz.
Provence’de Çiftlik Evi, 1888 – Van Gogh
Sanatın insan psikolojisine olan etkilerine bakacak olursak, sanat tekdüzeleşmenim önüne geçer. Özellikle günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte, insan daha fazla konfora alışmaktadır bundan dolayı daha mekanikleşmeye ve tekdüzeleşmeye yatkın hale gelmiştir. Sanatsal aktiviteler, insanı tekdüzelikten ve ruhsal sıkıntılardan uzaklaştırır. Hayatına değer katar ve bakış açısını farklılaştırarak iç dünyasını zenginleştirir. Huzur verir, rahatlama sağlar. Yorucu, yoğun ve zorlu süreçlerden bir kaçış yoludur. Rahatsız eden gerçeklerden bir çıkış yolu bulup içsel yolculuğa eşlik etmeye yardımcı olur. Bilinçaltını dışa vurmayı ve rahatlamayı sağlar (Ayaydın, 2020). Çünkü bilinçaltında kalan, yaşanmamış, gün yüzüne çıkmamış duygular zamanla orada bastırılır ve unutulduğu sanılır. Oysaki o duygular orada unutulmaz. Doğru şekilde dışa çıkmadığı ve yüzleşilmediği takdirde daha farklı şekillerde ortaya çıkar ve boyut değiştirir. Bu yüzden duyguların olduğu gibi yaşanması ve kabullenilmesi gerekir. Sanat da bunları ortaya çıkarmanın bir yoludur. Sanat cesaret verir, özgüveni artırır. Özgüveni artan kişi, yeni işler yapabilecek cesareti kendisinde bulur. Bu cesaret yeni işler ortaya koymasına zemin hazırlar (Ayaydın, 2020). Ek olarak, sanatın farklı dalları terapistler tarafından da psikolojik hastalıkları iyileştirmek için kullanılmaktadır. Örneğin, sanat terapisi, müzik terapisi, dans terapisi, psikodrama ve şiir terapisi ruhsal bozuklukların tedavisinde kullanılır.
(Spotify link: https://open.spotify.com/playlist/7rDNt0WsK9s2zhmqO9DExr)
Kaynakça:
Ayaydın, A. (2020). On psychology and art interaction. Science, Education, Art and Technology Journal (SEAT Journal), 4(1), 8-12.
Gürsu, O. (2015) The Interaction Between The Arts and Psychology: An Essay in Reading Traditional Turkish Islamic Art Centered, The Journal of International Social Research, Vol. 8(38), 1028-1039.
Mastandrea, S., Fagioli, S., & Biasi, V. (2019). Art and Psychological Well-Being: Linking the Brain to the Aesthetic Emotion. Frontiers in Psychology, 10:739. doi: 10.3389/fpsyg.2019.00739
Serlin, I.A. (Gen. Ed.). (2007) Whole Person Healthcare. Westport, Conn: Praeger.