Partnerimizi seçmek hayatımızın en önemli kararlarından biridir. Dünyada milyonlarca insan olmasına rağmen seçimlerimizi nasıl gerçekleştiririz ve nelerden etkileniriz? Bizim için o kişi kimdir? Seçimlerimizi etkileyen faktörler nelerdir? Günaydın, Selçuk ve Hazan’ın bu soruları araştırmak için 2013 yılında yaptıkları çalışmaya göre, romantik partnerimizi seçerken dikkat ettiğimiz özellikler dört basamak halinde ilerliyor. Bu basamakları; yakınlık (propinquity), görünüş/özellikler (appealing), karşılıklılık (reciprocity) ve seçilen kişi (the one) oluşturuyor. 

     İlk basamak yakınlık ele alındığı zaman, anlaşılacağı üzere partnerimizi seçerken dikkat ettiğimiz ilk özellik sosyal çevremizde olması ve her zaman karşılaşma ya da yakın olma ihtimalini hissetmemizdir. Bu faktör potansiyel partner seçimimizi etkileyen en önemli faktörlerden biridir çünkü iletişim kurma fırsatını ve çekimi artırır. Yakınlığı üç gruba ayırabiliriz: fiziksel, sosyal ve online. Fiziksel yakınlık özellikle ilişkinin başlangıç evresinde önemli bir role sahiptir. Örneğin, üniversitede kendi bölümümüzde olan insanlarla diğer bölümlerde olan insanlara göre daha fazla karşılaşırız ve sonuç olarak daha fazla aşina oluruz. Bu yüzden, fiziksel olarak aynı ortamı paylaşmak, sürekli görmek ya da karşılaşmak aşinalığı ve yakınlığı artırır, o kişiyi yabancı olarak görmekten uzaklaştırır. Sosyal yakınlık, sosyal bir alanda kurulan bağı ve iletişimi ifade eder. Örneğin potansiyel partnerimiz ile, aile üyelerimiz, arkadaşlarımız ya da tanıdıklarımız aracılığıyla tanışabiliriz. Aynı iş yerinde çalışan kişileri bir başkasının tanıştırması gibi. Online yakınlık ise internet siteleri aracılığıyla diğerleriyle tanışmayı ve ilişki kurmayı tanımlar. Özellikle günümüzde teknolojinin gelişmesiyle beraber sosyal medyanın ve farklı tanışma sitelerinin de kullanımı aracılığıyla insanlar birbirleriyle etkileşime geçmekte ve yeni bir ilişkiye başlayabilmektedir. Aynı anda çevrimiçi olarak sohbet etmek, kişilerarası uzaklığı azaltmakta ve ilişkilerinin romantik ilişkiye evrilmesine izin verebilmektedir. Kısacası, bu özellikler romantik partner seçiminde önemli bir role sahiptir. 

     İkinci basamak görünüş ve özellikleri içeriyor. Genellikle partnerimizi seçerken dikkat ettiğimiz özelliklerden biri de benzerliktir. Yani bizimle benzer özelliklere sahip olması ve benzer zevklere sahip olmasıdır. Örneğin, tiyatrodan hoşlanmak, kayak yapmayı sevmek ya da seyahat etmeyi sevmek gibi. Bu tür ortak aktiviteler, beraber geçirilen zamanı artırır eğer keyif alınıyorsa iletişimi güçlendirir. Diğer bir nokta ise; ortak kültüre sahip olmak. Ortak kültüre sahip insanlara daha fazla çekim duyarız çünkü bizimle benzer zevkleri, benzer davranışları, benzer beklentileri vardır. Diğer yandan, demografik olarak kendimize benzer kişileri romantik partner olarak seçme eğilimindeyizdir, örneğin yaşların yakın olması, eğitim, sosyal statü, fiziksel görünüş, finansal, karakteristik ya da kültürel olarak benzerliklere sahip olmak partner seçiminde önemli yere sahiptir. 

     Benzerliklerden bahsederken aklımıza şu soru gelebilir: sürekli duyduğumuz gibi zıt kutuplar birbirini çeker mi? Psychologicalscience.org sitesine göre, bu sorunun cevabı hayır, zıt kutuplar birbirini çekmez çünkü insan ilişkilerinde mıknatısların çekim yasası gibi bir yasa yoktur. Çalışmalar incelendiği zaman benzer özelliklere sahip insanların birbirlerine karşı çekimlerinin daha fazla olduğu görülmektedir. Örneğin; A tipi kişilik özelliklerine sahip bir kişi (çalışkan, hırslı, zaman yönetimini sağlayabilen ve bilinçli), aynı ya da benzer özelliklere sahip bir kişiyi potansiyel partner olarak algılamaya eğilimlidir. Dolayısıyla, fiziksel benzerliklerin yanı sıra kişilik, tutum ve davranışlar gibi karakteristik olarak da benzer özellikler romantik partner seçiminde önemli bir role sahiptir. 

     Üçüncü basamak duyguların karşılıklı olup olmadığını içeriyor (reciprocity). Romantik ilginin karşılıklı olması partner seçiminde güçlü bir role sahiptir. Örneğin, diğer iki basamakta tanımlanan faktörlere göre potansiyel partner olarak algıladığımız kişiyi değerlendirebiliriz çekiciliğine, karakterine ya da benzerliğine göre. Ancak karşılıklılık prensibine göre, kişiler onlara ilgi gösteren birine geri ilgi duymaya eğilimlidir. Yani, bu özelliklerin hepsi tamamlayıcıdır ve yukarıda bahsedilen faktörleri ele aldıktan sonra partner olarak algıladığımız kişiden de ilgi görmek bizi o kişiye daha çok çeker. Whitchurch, Wilson ve Gilbert’e göre kişiler onlara ilgi duyan kişilerden hoşlanmaya eğilimlidirler ve bu sosyal ödüller kişilerin pozitif duygu ve hislerini artırmaya yardımcı olur (2010). 

     Sonuç olarak, romantik partner seçimi “seçilen kişiye” giden ve içinde farklı basamakları barındıran bir süreçtir. Bu süreci birçok açıdan farklı boyutlarda ele alıyoruz ve o kişiyi seçiyoruz. Bilinçli olarak ya da bazı noktalarda bilinç dışı olarak potansiyel partnerimizi değerlendirmelerden geçiriyoruz ve ona ulaşıyoruz.  

 

Kaynakça:

Günaydin, G., Selcuk, E., & Hazan, C. (2013). Finding the one: A process model of human mate selection. In C. Hazan & M. I. Campa (Eds.), Human bonding: The science of affectional ties (p. 103–131). The Guilford Pres.

https://www.psychologicalscience.org/media/myths/myth_27.cfm

Whitchurch, E. R., Wilson, T. D. & Gilbert, D. T. (2010).  ''He Loves Me, He Loves Me Not... '': Uncertainty Can Increase Romantic Attraction. Psychological Science, 22(2) 172–175. DOI: 10.1177/0956797610393745.