Cinsiyet temelinde ifade edilen biyolojik (sex) ve toplumsal (gender) durumlar yakın zamandan beri literatürde birbirinden ayrı tutulan tanımları kapsar. Aan Oakley’in 1972 yılında yayınladığı Sex, Gender and Society’de cinsiyet (sex) biyolojik kapsamda erkek-kadın ayrımını açıklarken toplumsal cinsiyet (gender) erkeklik-kadınlık kavramları ile cinsiyete toplumun atfettiği roller üzerinde şekillenir (Vatandaş, 2007). Heteroseksist bir bağlamda ikili cinsiyet üzerinden açıklanan bu iki kavram, günümüzde kendi içinde çeşitlenerek, değişerek ve gelişerek araştırma konusu haline gelmektedir. 

     Toplumsal cinsiyet yargıları, katı kurallar ve cinsiyetlere özellik atıfları ile bireyleri birbirinden ayrıştırmak üzerine kuruludur. Toplum tarafından kadınlara; alçakgönüllülük, duyarlılık, kibarlık ve sosyallik gibi özellikler yüklenerek duygusal olma, bakım verme ve bağımlı olma gibi roller verilir. Erkeklerden beklenti ise kendine güven, güç ve girişkenlik özellikleri ile başarı yönelimli ve rekabetçi olmalarıdır.

     Toplumsal cinsiyet yargıları; ailede, okulda, arkadaş çevresinde, iş yaşamında şüphesiz insanın bulunduğu her yerde görülebilir. Romantik ilişkilerde partnerlerin birbirlerine nasıl davranması gerektiği ile ilgili de toplumsal beklentiler söz konudur. Romantik ilişkideki kalıp söylemler, toplumun heteroseksüel çerçevede çizdiği bir ilişkiden beklediği açık mesajlardır (Sakallı ve Curun, 2001). Toplumun geleneksel beklentileri sonucu erkeklere atfettiği baskın olma özelliği, kadınları uyum gösteren, itaat eden konumuna sokarak partnerlerini üstün hissettirmek için çaba göstermesi gerektiğine inandırır. Yapılan bir araştırma, bu durum nedeniyle erkeklerin %30’unun baskın olamama düşüncesinden dolayı kaygı taşıdığını gösterir (Kamarowski, 1972). Bir romantik ilişkide erkekten buluşma teklifi, randevu planlaması, hesap ödemesi ve cinsel teması başlatması beklenir. Kadından ise ilk adım karşısında temkinli olması, çekici ve özenli olması, sohbeti devam ettirebilmesi, cinsel birlikteliği sınırlandırması beklenir. Çalışmalar ışığında romantik ilişkide kadınlar, erkeğin girişken olması kalıp yargısını daha çok benimserken erkekler, kendisini baskın kadını kabul edici kalıp yargısına sahiptir (Sakallı ve Curun, 2001). Geleneksel ve eşitlikçi cinsiyet rolleri romantik ilişkilerde farklı sonuçlanır. Toplumsal cinsiyet rolü tutumlarının eşitlikçi olması sonucunda partnerler arasında aşırı beklenti, cinsel mükemmellik gibi akılcı olmayan inançlar belirgin ölçüde azalır (Yüceol, 2016). Aynı zamanda partnerler arasındaki cinsel doyum da eşitlikçi yaklaşımla pozitif ilişkidedir ve cinsel işlev bozuklukları bu doğrultuda belirgin ölçüde azalır (Karagöz, 2021).

     Bir dondurma markası, uzun yıllar yaz aylarında Türkiye’de yayınladığı reklamlarında romantik ilişkileri konu edinir. Bu yıl yayınlanan reklamın klip versiyonunda toplumsal cinsiyete özgü kalıp yargı cümleleri görülmektedir. “Yaz Gülü” isimli klipte birbirlerini tesadüfen gören ve etkilenen iki kişi görülür. İlk sahnede kadın erkeğe doğru ilerlerken “İlk adımı o atsın” yazısı ile karşılaşır. Yukarıdaki açıklamalarda görüldüğü gibi ilk adım toplumun beklentilerine göre erkekten gelmelidir. Oysaki bu cinsiyete atfedilmesi gereken bir davranış değildir.

     Kadın bu cümleye meydan okuyarak ilerler ve ortamdan ayrılan erkeği aramaya başlar. İkinci sahnede erkek kadını görür ancak ona sesini duyuramaz, onunla tanışabilmek için hızlıca koşarken “Kızlar ağır erkekleri sever” yazısı karşısına çıkar. İlk problem cümlenin ifade ediliş biçiminde yer almaktadır. Geleneksel açıdan kültürde, kadın kelimesi erkek kadar çok yaygın kullanılmamakta, bu kelime ‘kız’ ya da  ‘bayan’ şeklinde ifade edilmektedir. Bu toplumsal cinsiyet eşitliği açısından doğru bir yaklaşım değildir. Kız ve oğlan kelimeleri çocuklar için kullanılırken, erkek kelimesi ile birlikte kullanılması gereken cinsiyet ifadesi kadındır. Bu cümlede ‘kız’ yerine ‘kadın’ kelimesi kullanılması gerekirdi. Bunun dışında cümlede geçen ifade, erkeklere yüklenen bir yargıyı yansıtır. Bu açıklama, toplumun erkeğe atfettiği akılcı olmayan rollerden biridir. Geleneksel görüşe göre erkek, duygusallıktan uzak güçlü ve kararlı bir yapıya sahip olmalıdır. Bu rolü benimseyen erkekler ve kadınlar partnerlerine olan davranışlarını bu doğrultuda şekillendirir.

     Erkek, kendinden emin bir şekilde yazılı barikatı aşarak kadını aramaya devam eder. Bir zaman sonra, sosyal medyada hoşlandığı kadının fotoğraflarını gören erkek onu bulduğunu düşünerek sevinir ve mesaj atmak ister, “Bu saatte mesaj atılmaz” yazısı ile karşılaşır. Bu cümleye ilk bakıldığında toplumsal cinsiyet kalıpları ile bağdaştırabileceğimiz bir ifade göremesek de alt mesajda karşı cinslerin birbirleri ile konuşma biçimini toplumun şekillendirdiği bir söylem vardır. 

     Erkek, bu engeli de aşar ve hoşlandığı kişi ile konuşmaya başlar. İlk buluşmaya hazırlanan kadının karşısına “Fazla çabalı görünme” yazısı çıkar. Romantik ilişkilerde kadına atfedilen roller yukarıda açıklandığı gibi tekrarlayarak devam eder, çünkü ilişki henüz başlamamıştır. Bu rolde, kadının sorumluluğu sonrasında alması gerekir.

     Kadın kendini iyi hissedebileceği şekilde hazırlanıp ilk buluşmaya çıkar. Kadının elinde bir gül vardır ve bunu erkeğe verir. Erkek gülü aldıktan sonra “Çiçeği erkek verir” şeklinde bir cümle ile daha karşılaşılır. Bu davranış, toplumda pek görülmeyen ve sebebinin cinsiyete atfedilen özelliklerden kaynaklandığı düşünülebilir. Her kadın çiçek sevmek zorunda değildir ya da bir erkek de çiçek sevebilir. Verilen bu armağanın cinsiyet ile bağdaştırılması akılcı olmayan bir inançtır. Tıpkı oyuncaklarda, renklerde, aksesuarlarda ve hatta yiyeceklerde olduğu gibi.

     Bu cümleye de meydan okuyan çift, birbirleri ile hislerini paylaşır ve tabi sahnenin sonu, partnerlerden birinin diğerine dondurma hediyesi ile sonuçlanır. Medya araçları, toplumsal cinsiyet kalıplarını yansıtan birçok örnek taşımaktadır. Reklamlar da bu doğrultuda önemli bir mesaj yöntemidir. Değerlendirdiğimiz reklam, yukarıda açıkladığımız eleştiriler ile birlikte toplumsal cinsiyet kalıplarından bazılarını genel ölçüde başarılı bir şekilde aktarmış ve farkındalık yaratmış gibi görünüyor. Bize de, bunun üzerine mesaj üretenlerin ‘emeğine sağlık’ demek düşüyor.

 

Kaynaklar:

Karagöz, M. (2021). Toplumsal cinsiyet rolleri ile cinsel doyum ve cinsel özgüven arasındaki ilişkinin incelenmesi. İstanbul Kent Üniversitesi(Yüksek Lisans Tezi).

Kemaloğlu, S. (2021). Üniversite öğrencilerinin romantik ilişkilerindeki duygusal istismar, kişiler arası bağımlılık ve romantik ilişki kalıp yargıları arasındaki ilişkilerin incelenmesi. İstanbul Maltepe Üniversitesi(Yüksek Lisans Tezi).

Sakallı, N., & Curun, F. (2001). Romantik ilişkilerle ilgili kalıp yargılara karşı tutumlar. Psikoloji Çalışmaları Dergisi, 22, 31-45.

Vatandaş, C. (2007). Toplumsal cinsiyet ve cinsiyet rollerinin algılanışı. Sosyoloji Konferansları, 35, 29-56.

Yüceol, SE. (2016). Toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin tutumlar ile ilişki doyumu ve romantik ilişkilerde akılcı olmayan inançlar arasındaki ilişkiler. İstanbul Bilim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü(Yüksek Lisans Tezi).