Geçmişten günümüze sinema ve psikoloji birçok yapım için birlikte çalışmıştır. Sinema, psikoloji alanından karakterlerini ve öğelerini oluştururken yararlanmış; psikoloji de kendini ifade ederken somutlaştırma gereği duyduğunda sinemadaki görsellerden faydalanmıştır. Sinema, psikoloji öğelerini ele alırken kimi zaman gerçeğe yakın açıdan ele almış kimi zaman da olduğundan faklı ve abartılı bir şekilde ele almıştır[1].

      Yazılan film senaryoları ve ortaya konan oyunculuk becerileri halihazırda insan psikolojisi alanında geliştirilmiş teorilerden faydalanabilme şansına sahiptir. Yüzeysel ve tek düze akan bir senaryoya renk katabilmenin en basit yolu karakterlerin psikolojisine veya kişilerarası ilişkilere irili ufaklı çatışmalar veya detaylar katmaktır. Çatışma veya detaylarla verilen derinlik çok çeşitli kişilik gelişimi teorileri ışığında yapılabilir. Örneğin senaryodaki karakterlere Sigmund Freud’un psikanalitik teorisi açısından çeşitli savunma mekanizmaları, Oedipal rekabet veya cinsellikle ilgili problemler eklenebilir.[2]

     Sinemada karşılaştığımız hikâye hiçbir zaman ele almayı hedeflediği fenomeni tam bir gerçeklik açısından ele almaz. Hikâyenin içinde daima sinema estetiğine ve tekniğine uyacak şekilde bir hayal katılır. Sonunda ortaya çıkan ürün gerçeklerden çeşitli derecelerde uzak bir hayali yansıtır. Seyirci, sinema salonuna, seyredeceği filmin hayali bir ürün olduğu ve gerçeği tam yansıtmayacağı bilinciyle girmesine rağmen salondan çıkarken gerçeklik ve hayal arasındaki muhakemesinde daima şüpheye düşer. Açık bir zihinle girdiği salondan şüpheli bir zihinle çıkar. Bu şüpheyi uyandırabilmek sinemanın başarısının da bir ölçüsüdür. Bu başarının ardında senaryoda yer alabilecek ve yukarıda bahsedilen psikolojik detaylandırmaların yanı sıra ortaya konan oyunculuğun da büyük bir payı bulunmaktadır. Oyuncunun, senaryonun tümünü bilmesine rağmen oynadığı her karede sanki bir kare sonrasını bilmiyormuşçasına sadece o andaki karenin rolünü oynaması beklenir. Bu durum, bir film çekimi sırasında değil de gerçek hayatta yaşanacak olsa, \"normal\" bir insanda müthiş bir iç çatışma yaratabilir.[3].

     Burada bahsedildiği üzere sinema ya da televizyon sektöründe amaç, seyirciyi içeri alabilmektir. Çoğu zaman oyuncuların gerçeği gibi yansıtılan durumlar seyircinin ekranda kalabilmesi ve diziyle bağdaşım kurabilmesini hedefler. Bu tarz içeriklerden bahsedince akla ilk gelen psikoterapi süreci ve bunun sinemadaki yansımasıdır. Sinemada çok fazla ele alınmaya başlanan psikoloji, psikoterapi konularının yansıması olan bazı soru ve cevapları sizin için derledim;

Peki terapi nerede uygulanır?

Evde, kafeteryada, araçta psikoterapi olmaz. Psikoterapi rahatsız olmayacağınız sessiz ve kapalı bir alanda yapılmak zorundadır. Evinde terapi yapan terapistler sadece filmlerde olur. Bazı durumlarda terapistin evi ve ofisi aynı binada olabilir. Ancak bu iki yapının girişlerinin ayrılması gerekir. Son olarak terapistler bazı teşhir seanslarını ofis dışında yapabilirler.

 

Terapistiniz etik kurallara riayet ediyor mu?

Etik kuralları hem danışanı hem terapisti korumak için var. Terapist gizlilik ilkesi, romantik yakınlaşma, sizin adınıza karar vermemek gibi kurallara uymak zorundadır. Hediye kabul etmek, danışan ile ticari ilişkilerde bulunmak, etik kurallarının dışındadır.

 

Terapist aileme bilgi verir mi?

On sekiz yaşından büyük herhangi bir kişi, kendine ya da bir başkasına zarar verdiğini/vereceğini söylemediği sürece bütün bilgiler gizli tutulur. Bu bilgiler sadece mahkeme kararı ile paylaşılabilir. Eğer on sekiz yaşından küçük iseniz gizlilik ilkesi aileyi kapsamaz. Ancak terapistiniz aranızdaki güven algısını kırmak istemeyeceği için gerekli görmedikçe ailenizi bilgilendirmeyecektir.

 

Terapi ne kadar sürer?

Ortalama bir seans 45-60 dakika sürer. Genelde haftada bir gün, 45 dakika yaygın olarak uygulanmaktadır. Zor dönemler süresince seanslar haftada iki veya 90 dakikaya çıkarılabilir. Psikanaliz aynı gün içerisinde 3-4 saat, haftada birden fazla da olabilir. Grup terapi seansları 90-120 dakika arası sürer.

 

Terapistiniz ile aranızda nasıl bir bağ kurmalısınız?

Sorun ve problemlerinizi anlatacak kadar yakın hissedecek bir bağ kurabilmelisiniz. Terapistiniz sizin arkadaşınız değil. Etik ve pratik sınırlar içerisinde size yardımcı olmak için var. Ancak bu sağlıklı bir ilişki kurabilmeniz için bir engel değil.

 

Kaynak:

[1]. Türk Psikoloji Bülteni, Aralık 2007, Yıl: 13, Sayı: 41, s. 1

[2]. http://sekans.org/tr/arsiv/yazarlarimizdan/158-sinema-ve-psikoloji

[3] https://evrimagaci.org/psikoterapi-nedir-terapiye-giden-herkes-deli-midir-8167

Blumenfeld, R. (2006). Tools and techniques for character interpretation. Limelight Editions.

Indick, W. (2007). Senaryo yazarları için psikoloji. (Çeviri). +1 Kitap

Gençöz, F. (editör) (2007). Psinema: Sinemada psikolojik bozukluklar ve sinematerapi. HYB

Wedding, D., Boyd, M.A., & Niemiec, R.M. (2005). Movies and mental illness: Using films to understand psychopathology. Hogrefe

Mayo Clinic. Psychotherapy. (17 Mart 2016). Alındığı Tarih: 02 Ocak 2020. Alındığı Yer: Mayo Clinic | Arşiv Bağlantısı

APA. Understanding Psychotherapy And How It Works. (02 Ocak 2020). Alındığı Tarih: 02 Ocak 2020. Alındığı Yer: APA | Arşiv Bağlantısı

Merriam-Webster. Socratic Method. Alındığı Tarih: 05 Mart 2020. Alındığı Yer: Merriam-Webster | Arşiv Bağlantısı

A. Miri. Insight Knowledge Of No Self In Buddhism: An Epistemic Analysis. philosophersimprint, sf: 1-30. | Arşiv Bağlantısı

O. Kurşun. (2014). Mesnevi Birinci Cilt.

S. Reidbord. Dialectics In Psychotherapy. (23 Eylül 2019). Alındığı Tarih: 05 Mart 2020.

Ç. Dereboy, et al. (2017). Psikoterapi: Ruh Sağlığı Hizmetlerinin Üç Maymunu Mu?. Arch Neuropsychiatry. | Arşiv Bağlantısı

Z. Steel, et al. (2014). The Global Prevalence Of Common Mental Disorders: A Systematic Review And Meta-Analysis 1980–2013. International Journal of Epidemiology, sf: 476-493. | Arşiv Bağlantısı

https://www.insider.com/best-and-worst-fictional-tv-therapists-according-to-psychologists-2019-8

Görsel Kaynak: Magazinmatik