Bildiğimiz gibi, geçtiğimiz Mart ayında Türkiye’de de gündeme gelen koronavirüs tüm dünyayı alt üst etti. Neredeyse bütün hayatımız tamamen değişti. Koronavirüs dolayısıyla en basit bir market alışverişimiz bile sonu gelmez bir temizlik telaşına dönüştü. İş hayatlarımız, sosyal hayatlarımız bambaşka bir hal aldı. Kendimizi, ailemizi ve sevdiklerimizi korumak için onlardan bir süre uzak kalmak zorunda kaldık. Peki bu süreçte çocuklarımız ne yaşıyor? Önce kısa süreliğine ertelenen, daha sonra dönem sonuna kadar kapatılan okullarıyla, bir anda bütün arkadaşlarından ayrılıp evden çıkamayan çocuklarımız ne durumda? Kimi çocuk kaygı, endişe gibi belirtiler gösterebilirken kimi çocuk içine kapanabilir, ailesinden ve sosyal ortamlardan uzaklaşabilir. Bu durumda ebeveynler ya da yetişkinler olarak bizler ne yapabiliriz?Koronavirüs konusunda olduğu gibi aslında her konuda önemli olan çocuğun duygusunu anlayıp onu kabul etmek ve sonrasında çocuğa doğru bilgiyi aktarmak. Son zamanlarda yayılan asılsız haberlerden çocukları uzak tutmak gerekir. Bunun yanı sıra korona virüsten korunmak için alınması gereken önlemler çocuğa uygun şekilde anlatılmalıdır. Örneğin el yıkama süresi sevdiği bir şarkı ile denetlenebilir ya da elimizle değil gözlerimizle selam verme durumu bir oyun haline getirilebilir. Hem bizlerin hem de çocukların bu duruma alışması ve bu durumu benimseyerek rutinler oluşturmamız hemen gerçekleşecek bir süreç değildir ne yazık ki. Bu sebeple, aslında her yetişkin gibi çocuklarımızın da adaptasyon sürecine ihtiyaçları var. Bunun bir süreç olduğunun unutulmaması gerekir. Ve bizler, aslında yetişkinler ve ebeveynler olarak çocuklarımıza her anlamda rol modeliz. Bu durum duygu ve tutumlarımız için de geçerli. Aileler ne kadar olumlu tutuma sahip olurlarsa ve duygularını kontrol altında tutup bunu yansıtırlarsa çocuklar da bunları benimser ve baş etme becerilerini o şekilde geliştirir. Bunun için size iyi gelen şeylere odaklanmak, birlikte keyifli şeyler izlemek ve böylece kaygıyı da sağlıklı seviyede tutmak gerekir. Ev içerisinde fiziksel temas en aza indirgense bile duygusal temas hiç kopmamalıdır. Sevildiğinin ve güvende olduğunun farkında olan çocuklar her türlü stresle daha kolay baş edebilirler. Bir diğer önemli nokta ise bu süreçte çocukların oyalanacakları herhangi bir şeye sahip olmaları. Bu ailece yapılan aile etkinlikleri olabilir, yeni bir hobi olabilir ya da çocuğun geliştirilebilir bir yönü/dersi olabilir. Aslında çocuğun zihninde kaygıya yer vermeyen herhangi bir şey çocukta meşguliyet oluşturur ve evdeki zamanını verimli geçirir. Biz yetişkinler için de çocuklar için de unutulmaması gereken bir diğer nokta ise, kontrol hali sağlanamazsa bir uzmandan mutlaka destek alınmalıdır. Olağanüstü bir süreçten geçiyoruz ve böylesi ciddi bir durum yakın zamanda yaşanmış değil. Peki bu ne demek? Aslında her birey, çocuklar da ebeveynler de kendi baş etme süreçlerini yaratıyorlar çünkü rol model alacağımız bireyler yakın zamanda böyle bir süreçten geçmedi. Herkes bu süreci kendisi deneyimliyor bu sebeple bu süreçte ne yapacağımızı bilememek ve kaygılı olmak aslında son derece normal. Yalnız değilsiniz. Kaynakça:Klinik Psikolog Ceren Kurtay Doğan, ÇOCUKLARI KORONA VİRÜSÜ’NÜN PSİKOLOJİK ETKİLERİNE KARŞI NASIL DESTEKLEMELİYİZ? Davranış Bilimleri Enstitüsü.