Bazen öyle dönemler oluyor ki, her şeyi bırakıp uzaklaşmak istiyoruz. Kendimize inanmaktan vazgeçiyoruz. Yaşadığımız çevre, olaylar, iş temposu, stres, sorumluluklar o anda ağır geliyor ve inandığımız, bildiğimiz veya başarmak istediğimiz hedeflerin dışında buluyoruz. Çoğu zaman da bazı düşüncelerle kendimizi, inandığımız ve başarmak istediğimiz inançlar üzerinde fark etmeden maniple ediyoruz. Ben bunu düşünce canavarları diye adlandırıyorum. Ne zaman nereden çıkacağı belli olmayan bu düşünce canavarları bizi en olmadık anımızda köşeye sıkıştırmasını öyle iyi biliyor ki ellerinden kurtulmak neredeyse bir girdap içinde kaybolmakla aynı.

Tabi ki her gün duygularımız aynı olacak veya her gün aynı hevesle güne başlayacak, yaptığımız şeyleri aynı duygularla aynı istekle yapacak değiliz. İnsanız, eğer bir robot olsaydık bir tuşa basıp duygularımızı kontrol edebilirdik. Ama değiliz. Kendimizi bir işe başlamak için o anda hazır hissetmiyor ya da ilham perilerinin gelmesini de bekliyor olabiliriz. Daha önce deneyimlediğimiz olumsuz bir olaydan ötürü kendimizle alakalı şüphelerimiz de oluşmuş olabilir. Peki ya istediğimiz şeye ulaşmak için kendimize ne kadar inanıyoruz? Gerçekten, inanmak başarmanın yarısı mı?  Bir şeyleri yapmak istiyorum ama bir türlü nereden başlayacağım, tekrardan kendime nasıl inanacağım diyorsanız eğer, gelin kendinize inanma merdiveni inşa edelim.

Bu maddeleri merdiveninize yerleştirin sırası hiç farketmez:

  • Geçmişteki başarılarınızı not edin. Yaptınız en küçük aktivite bile olsa mutlaka yazın. Arkadaşınızın doğum gününü düzenlemek, aldığınız mobilyayı kurmak, derste yaptığınız sunum vb. Aklınıza gelecek en basit şeyleri dahi mutlaka ekleyin.
  • Sevdiğiniz veya güvendiğiniz birileri ile konuşun.  Kendinizle ilgili olumlu şeyleri görmekte zorlanıyor olabilirsiniz. Fakat sizin yanınızda olan insanlar sizinle ilgili olumlu şeyleri görmekte en iyisidirler. Örneğin, Son zamanlarda hiçbir şeyde iyi olmadığımı hissediyorum, becerilerimi tanımlamaya çalışıyorum. Neyde iyi olduğumu düşünüyorsun? gibi bir soru sorarak başlayabilirsiniz.
  • Gerçekçi hedefler belirleyin. Yapabileceğinizi düşünmediğiniz hedeflerden kaçının. Kendi becerilerinize uygun ve ulaşılabilir hedefler geliştirdiğinizden emin olun. Hedef belirlemenin başarıya ulaşmada en etkili yollardan biri olduğu araştırmalarla da kanıtlanmıştır (Pekrun ve Ark, 2009).
  • Konfor alanınızın dışına çıkmaya hazır olun. Gerçekçi hedefler belirleseniz de, hedeflerinize ulaşmak için normalde yapmamanız gereken şeyler yapmanız gerekebilir. Hazırlıklı olmakta fayda var.
  • Israrcı olun. Bazen pes etmek isteriz çünkü başarısızlık bir olasılıktır, ancak ilk yaptığınızda bir şeyle mücadele etmek, son derece doğaldır. Yanlış bir şey yaptığınız için kendinizi suçlamak yerine, sonuçları hakkında endişelenmeden deneme yapmak için kendinize zaman verin.
  • Proaktif olun. İşleri ertelemek veya zor olduğu için ertelemek sizi başarısızlığa götürür. İşlerinizi zamanında yapın, böylece en iyi şekilde yapmak için ekstra zamanınız olur. Tamamlanan görevlerin küçük başarılarını deneyimlemek, daha büyük görevleri başarabileceğinize inanmanıza yardımcı olur.
  • Zor şeyleri yapın. Sadece kolay yoldan giderseniz, zor olan şeyleri yapamayacağınızı düşünmek kolay olur. Zorluklarla başa çıkabileceğinizi kendinize kanıtlayın. Zor bir iş olacak olsa da ödüllendirici şeyler yapmaya özen gösterin.
  • Bakış açınızı değiştirin. Bazen nasıl devam edeceğiniz hakkında hiçbir fikriniz olmadan iki arada bir derede sıkışıp kalmış hissedebilirsiniz. Bu durumlarda derin bir nefes alın ve şimdiki anı perspektife koymaya çalışın. İnsanlar çoğu zaman olumsuz şeylere odaklanırlar, bu da bizi iyi şeyleri görmezden gelmeye yönlendirebilir. Bazen tek gereken, manzaranıza hangi pencerenden baktığınızdır.
  • Olumu yanlarınıza odaklanın. Yapılan bir araştırmada ise  olumlu yönlerimizden çok olumsuz yönlerimize odaklandığımız bulunmuştur (Dvorsky, 2013).

Tüm bunlara ek olarak, National Science Foundation’ın yaptığı bir projede dünya üzerindeki 12 psikolog ve diğer alanlardaki profesörler, üniversite öğrencilerinin başarısını araştırmış ve öğrencilerin başarısının 3 faktöre dayandığının sonucunu bulmuştur. Bu 3 faktörden birisi, Gelişim öz-teorisine inanmak olduğudur. Gelişim öz-teorisi, Psikolog Carol Dweck, tarafından ortaya atılmıştır. Teori, insanların kendilerine olan inançlarının başarılarına etkisi olduğunu zihnin sabit olmadığını ve beynin her kas gibi çalıştırılarak geliştirilebileceğini baz alıyor. Öğrencilerin başarılarını geliştirebileceklerine kendilerini inandırmaları, başarılarının bir parçası olması konusunda da büyük bir rol oynuyor. Bu 3 faktörden diğer ikisi ise aidiyet duyma ve kişisel hedef belirleme olarak karşımıza çıkıyor (Dweck, 1986).

Özet olarak, kendinize inanmak, pozitif kalma, benlik saygısı ve benlik sevgisini geliştirmede önemli bir faktördür (Mayberry,2015). Öncelikle kendinize olan inançsızlığınız -güvensizlik diye de adlandırabiliriz- haklı bir inançsızlık mı? Çevrenize bir bakın kendine inanmaktansa başkalarına inanmayı tercih eden o kadar çok insan var ki. Kendinde olan potansiyelin farkında olmayan, bu yüzden önüne gelen fırsatları kaçıran, onlarca insan. Siz bu insanlardan olmak istemiyorsanız vazgeçmeyin, yeniliklere açık olun ve hata yapmaktan korkmayın. Başta da değindiğim gibi robot değiliz, hatalarımız bizi biz yapan en önemli etmenlerden. Her şeyi mükemmel yapacak değiliz. Deneyimlerimizle varız. Tekrar tekrar denemekten asla çekinmeyin. 

Tolstoy, “Ben hayatın gücü olan inancın peşindeyim.” diye boşuna dememiş. Yaşam, kendiniz ile olan yolculuğunuzda tüm iniş ve çıkışları kucaklayabilmeniz ve her zorluğun yeni beceriler, anlayış ve güç getirdiğini fark edebilmemiz ve içsel güçlerimizi bulmaktan ibarettir. Hepimizin bunu yapamayacağını düşündüğümüz zamanları vardır. En önemli şey asla pes etmemektir. Kaçınılmaz olarak engellerle karşılaşacaksınız, fakat önemli olan onlarla nasıl başa çıktığınızdır. Kendinize inanın ve hayatta gerçekten ne istediğinize odaklanın. Kendinizle olan bu yaşam yolculuğunda nasıl inanacağınızı keşfederseniz, başarı merdivenlerini birer birer arşınlıyorsunuz demektir. Acele etmeyin. Yeter ki hazır olun, isteyin ve inanın.

 

Referanslar

Dvorsky, G., The 12 cognitive biases that prevent you from being rational. Gizmodo. 01 August.

Dweck, C. S. (1986). \"Motivational processes affecting learning\". American Psychologist41 (10): 1040–1048. doi:10.1037/0003-066X.41.10.1040ISSN 0003-066X.

Mayberry. M., (2015). The Incredible Power of Believing in Yourself. Entrepreneur. May, 29.

Pekrun,  R.,  Elliot,  A.  J.  &  Maier,  M.  A.  (2009).  Achievement  Goals  and  Achievement Emotions:  Testing  a  Model  of  Their  Joint  Relations  with  Academic  Performance. Journal of Educational Psychology, 101(1), 115-135