Bazı psikoloji terimlerini gündelik hayatta sık sık kullanıyoruz. Bunu yaparken çoğunlukla terimleri olduğundan farklı ve bazen de kötü bir anlam atfederek kullanıyoruz, narsisizm de bunlardan biri. Narsisizm kelimesini duyduğumuzda zihnimizde beliren ilk şey narsisizmin istenmeyen ve kötü bir şey olduğu oluyor. Peki, narsisizm bundan farklı anlamlar barındırıyor olabilir mi? Narsisizm psikoloji yazınında nasıl açıklanıyor? Narsisizm sadece patolojik midir?

     Kelimenin kökeni Yunan mitolojisinden gelmektedir. Narkissos, bir gün suda kendi yansımasını görmüş ve yansımasına hayran kalıp âşık olmuştur. Yansımasına, yani kendisine bakmaktan vazgeçemediği için gölün başında kendisini seyrederken ömrünü tüketmiştir. Psikolojide de narsisizm, kendini çok sevme ve kendine hayran olmak gibi anlamlar barındırıyor. Farklı kuramcılar tarafından çeşitli açıklamalar getirilse de ortak noktalardan biri de narsisizmin normal(sağlıklı) ve patolojik narsisizm olarak ikiye ayrılabileceğidir. Psikopatolojide narsisistik kişilik bozukluğu olarak ayrıca yer almaktadır. Peki, narsisizmin normali nasıl oluyor? Aslında narsisizm, her insanın gelişimsel sürecinde ortaya çıkan normal bir durumdur. Belirli bir düzeyde olması normal ve gerekli kabul edilirken, kişinin kendisine olan sevgisinin abartılı ve şişirilmiş olması ise patolojik olarak değerlendirilmektedir. 

     Normal narsisizm, kişinin sahip olduğu özgüvenin ve kendisine verdiği değerin yüksekte olması ve başkalarının yaptığı eleştiri ve yorumların kişinin kendisiyle alakalı sahip olduğu bu olumlu algısını en az düzeyde etkilemesidir. Kişinin özgüveni veya kendine verdiği değer, başkalarının düşünceleriyle değil, kendi düşünceleriyle beslenir. Bir başka deyişle, kişi kendine verdiği değeri, başkalarının onun hakkında düşündüklerine göre değil, kendi düşünce ve yargıları sonucu verir. Her insanın sevilmeye, beğenilmeye, onaylanmaya ihtiyacı vardır ve bunlar herkeste olan normal narsisistik gereksinimlerdir. Normal narsisizmde, kişi, özgüvenini kendi düşüncelerine göre besler, doyurur ve inşa eder. Burada bahsedilen şey, başkalarının ne düşündüğünü umursamamak değildir. Bahsedilen şey, dışarıdan gelen her görüşe göre kişinin kendisiyle ilgili fikirlerinin değişmemesi ve özsaygısının, özgüveninin dışarıdan gelen yorumlarla beslenmeye muhtaç olmaması ve bu yorumlarla yıkılmamasıdır. Narsisizmin belirli bir düzeyi, kişinin hayatla ilgili yaşadığı zorluklar, başarısızlıklar ve hayal kırıkları karşısında kendine verdiği değeri ve sahip olduğu özgüvenini kolayca zedelemesine engel olduğu için veya kendisiyle ilgili olumsuzlukları fazlaca büyütmesini engellediği için sağlıklı ve gereklidir.

     Patolojik narsisizmde, kişi başkalarının kendisiyle ilgili olan duygu ve düşüncelerini umursamaz görünse de aslında bütün odağı başkalarının onun hakkında ne düşündüğündedir. Dışarıya karşı kendinden çok emin ve özgüvenli dursalar da aslında özgüvenleri düşüktür ve başkalarının onlar hakkındaki düşüncelerine fazlasıyla önem verirler. Kendilerine yapılan olumsuz eleştirilere karşı hassastırlar ve bunlara çok çabuk öfkelenebilirler. Bu kişiler, özsaygılarını başkalarının onayı ile beslerler ve bu onayı alamadıklarında özsaygıları zarar görür. Sürekli başkalarından onay, ilgi ve takdir beklemelerine rağmen çevrelerindeki insanlara karşı oldukça kayıtsızdırlar. Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler kendilerini çok önemli görürler. Kendi güzellikleri, zekâları ve başarıları ile aşırı derecede meşguldürler. Kendi yeteneklerini abartırlar ve büyük başarı hayalleri vardır. Başkalarından ilgi görmek ve hayran olunmak isterler. Empati yapamadıkları, kibirli davranış ve tutumlar sergiledikleri ve başkalarından faydalanmaya eğilimli oldukları için diğer insanlarla olan ilişkileri kötüdür. Özel olduklarına inanırlar ve sadece onlar gibi yüksek konumdaki insanların kendilerini anlayabileceğini düşünürler. Daha yüksek konumdaki birileriyle birlikte olma fırsatları varsa partner değiştirebilirler. Başarılarını tamamen kendi becerilerine atfederler ve şans, talih gibi etkenlere yormazlar. Hayran olunmak ve rekabete dayalı başarılar elde etmek, başkalarıyla yakınlık kurmaktan daha önemlidir. Başkalarıyla yakınlık kurmaktan ziyade kazanmak onlar için daha önemlidir. Çevrelerindeki insanların onlara bekledikleri ilgiyi ve önemi vermesini isterler.

 

Kaynakça:

Çoban, H., & İrmiş, A. (2018). YÖNETİCİLERDE NARSİSİZM ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA. Uluslararası Yönetim İktisat ve İşletme Dergisi, 14(1), 123-146.

Karaaziz, M., & Atak, İ. E. (2013). NARSİSİZM VE NARSİSİZMLE İLGİLİ ARAŞTIRMALAR ÜZERİNE BİR GÖZDEN GEÇİRME. Nesne Psikoloji Dergisi, 1(2), 44-59.

Kring, A. M., Davison, G. C., Neale, J. M., & Johnson, S. L. (2017). Anormal Psikolojisi. (Çev. M. Şahin). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık (Orijinal yayın tarihi, 2007).