“Beni sorgulayan beni okumasını da bilir.”

Jaques Lacan

 

Lacan ve Hayatı

     Tam ismi Jacques-Marie Emile Lacan, 13 Nisan 1901 yılında Paris’te doğmuştur. Ailesinin dünyaya getirdiği ilk çocuğudur. Katolik bir okulda eğitimine başlamış ve felsefe ve edebiyatla yakından ilgilenmiştir. Lacan kısa zamanda bu ilgisini ilerletmiş gençlik yıllarında çokça şiirler yazmış yazıları da dergilerde yayınlanmıştır. Tüm bunlarla birlikte 1919 yılında tıp fakültesine girmiş ve çeşitli yazar ve Salvatore Dali gibi önemli ressamlar ile tanışmıştır. Tıp eğitimi bittikten sonra 1926 yılında Paris’te bulunan Saint Anne hastanesinde görevine başlamıştır. Bu hastanede ise uzun süre boyunca eğitimler vermiş ve tıp üzerine önemli konuşmalara imza atmıştır. Hastanede çalıştığı bu dönemlerde psikanalize ilgisi olmuş ve bu alanda ilerlemek için Almanca yazılmış olan Freud kitaplarının da ilk çevirilerini yapmıştır.   “Kişilikle İlişkileri Açısından Paranoyak Psikoz” adlı tezi ile doktorasını tamamlayıp Psikiyatr olmuştur. Geri kalan hayatında ise, yaptığı çarpıcı ve tartışmalı çalışmalarla bilinen Lacan, 9 Eylül 1981’de hayatını kaybetmiştir (David, 1994).

Lacan’ı Anlamak

     Araştırmalarda bahsedilenlere göre, Lacan’ı anlamanın zor olduğu belirtilmiştir. Yazılarında dolaylı ve çetrefilli söz oyunlarını kullanmış ve genellikle yazmaktan çok konuşmayı tercih etmiştir. Hatta Lacanın çoğu yazısı, öğrencilerinin ve izleyicilerinin tuttuğu notlardan oluşmaktadır. Birçok seminer vermiş oluşu da bu durumu kanıtlar niteliktedir. Yazıları çoğu zaman eğretilemelerden, yorumlanması güç göndermelerden ve karmaşık cümlelerden oluşsa da Lacan sıkı bir takipçi kitlesine sahipti. Takipçilerinin büyük bir çoğunluğu dönemin aydın kesimlerinden oluşmuştur ve seminerlerine yüksek ilgi ve katılım sağlanmıştır (Akmeşe, 2013). 

Lacan ve Çalışmaları

     Lacan’ın felsefe ile olan ilgi ve alakası onu daha çok kamçılamış ve birçok alana değinmesini sağlamıştır. Böylece, 20. Yüzyıl felsefesinin önde gelen isimlerinden biri olmuştur. Döneminin önemli psikanalist çalışmalarına sahip olmakla birlikte Sigmund Freud’un çalışmalarını yeniden yorumlamış, antropoloji ve dilbilim üzerine de çalışmıştır. Lacan ile birlikte Freud ismini çokça duymuşuzdur. Bunun başlıca sebeplerinden biri ise Lacan, Freud’un temel kuramlarından esinlenerek yeni kuramlar geliştirmiş ve psikanalize farklı bir pencereden bakmıştır. Verdiği bir röportajda ise çalışmalarını yakından takip ettiği Freud ile ilgili şu sözlere değinmiş, “Psikanaliz Freud’dur ve psikanaliz yapılmak isteniyorsa kesinlikle Freud’un okunması gerektiğini ve eserlerinin tekrar tekrar yorumlanmasını savunmuştur. Zaten kendisini de Freud’un savunucusu olarak tanımlamış. Ve Paris’te Freudyen bir okul kurduğunu da eklemiştir (Skinner,2014).

     Bilinçdışı üzerine çalışmalar yapmış ve psikanalizi, bilinç dışının bilimi olarak adlandırmıştır. Dil üzerinde de önemli çalışmalarda bulunmuş ve bilinç dışının dil gibi yapılandığını da vurgulamıştır. Kısacası Lacan’ın odak noktası dil ve bilinç dışıdır. Psikanalizi bu iki bağlamda ele alır. Dil ve bilinç dışı konusunu özetle açıklayacak olursak, Lacan dil konusunu, yapısalcı bir bakış açısı ile inceler ve dilin kendi içinde anlamları oluşturan göstergeler sistemi olduğunu savunur ve bilinç dışının ise psikanalize uygulandığında, tıpkı dil gibi kendi içinde özgün bir yapısı veya sistemi olduğunu belirtir (Lacan, 2013).  Ek olarak, Oidipus yasası ve Ayna evresi ise önde gelen teorileri arasında yer alır. Bu iki kavram Lacancı Psikanalistte önemli bir yere sahiptir. Oidipus yasası adını verdiği kavrama değinecek olursak. Babanın adları kitabında, Oidipus yasasını açıklarken Babalık kavramını şöyle açıklamıştır; “Babalık yapay bir kategoridir. Annenin aksine \"baba\" doğal değildir. \"Baba\" olarak doğulmaz.”. Ayna evresi ise Lacan’a göre  bir konsept olarak ele alınır. Bu konsepte göre, bebeklerin benlik algısı (altı aylık oldukları dönemden itibaren) , kendilerini ilk kez aynada gördüklerinde ortaya çıkar.(Lacan, 2013).

     Çalışmaları ile bu denli ilgi çeken Lacan, döneminin önemli psikanalistlerinden olmuştur. Seminerleri günümüze kadar kitap olarak çevrilmiş ve çalışmaları psikanalistler arasında ilgi görmüş ve Lacancı psikanalist yaklaşımını öne sürerek psikanalize farklı bir bakış açısıyla katkıda bulunmuştur.Son olarak, Lacanı daha iyi anlamak istiyorsanız, şu kitaplara ve röportajına göz gezdirebilirsiniz;

  • Alain Badiou, Elizabeth Roudinesco – Dün Bugün Jaques Lacan
  • Elisabeth Roudinesco – Her Şeye ve Herkese Karşı Lacan
  • Jacques Lacan- Psikanalizin Temel İlkeleri
  • Jaques Lacan – Psikanalizin Dört Temel Kavramı & Seminer 11
  • Jaques Lacan – Yine / Hala
  • Jaques Lacan – Fallusun Anlamı
  • Röportaj: Verso 

 

Kaynakça:

Akmeşe, S., (2013). Lacan’ı Anlama Kılavuzu, “Yazılar 13” dergisi içinde, ed: H. İsmail Hakkı Altuntaş, sayı:13, sf:335-336, İstanbul.

David M., (1994) \"Introduction\", Jacques Lacan, The Four Fundamental Concepts of Psycho-Analysis. Londra s. xiv

Lacan, J,. (2013). Psikanalizin Dört Temel Kavramı. Çev: Nilüfer Erdem. Metis Yayıncılık. İstanbul

Skinner J., (2014). There can be no crisis of psychoanalysis’ Jacques Lacan interviewed in 1974.