Çokkültürcülük; kültürlerin, ırkların ve etnisitelerin, (özellikle de azınlık grupların) dominant bir siyasi kültür içindeki farklılıklarının özel olarak kabul edilmesi gerekliliğini ifade eden bir yaklaşımdır (Eagan, 2020). Son zamanlarda kültürel meselelerin klinik psikoloji üzerinde büyük bir etkisi olmuştur; öyle ki birçok yazar çokkültürcülüğü güncel psikoloji çağının tanımlayıcı bir meselesi olarak ele almaktadır (Pomerantz, 2017). Bu göz önünde bulundurulduğunda, kültür ve psikoterapinin ilişkisinin tartışılması büyük önem taşımaktadır.

Belirtilen ilişkiden bahsedebilmek için öncelikle kültürün tanımını yapmak gerekmektedir. Ancak, şu belirtilmelidir ki, kültür ifadesinin gerçek bütünlüğüyle tanımlanması çok da mümkün değildir. Genel bir ifadeyle kültürü; bir grubun üyelerini diğerlerinden ayıran zihnin kolektif yapılandırılması olarak tanımlayabiliriz (Hofstede, 2011). Kültür kavramını hayatımızdaki aktivite, davranış, olay ve yapıları tanımlamakta ve anlatmakta kullanırız (Matsumoto & Juang, 2013). Kültür insan yaşantısının çok önemli bir kısmını oluşturduğu için psikolojiden ayrı düşünülemez. Özellikle de psikoterapinin insanla birebir etkileşimi gerektiren bir tedavi yöntemi olduğu göz önünde bulundurulduğunda, kültürün önemi daha da ortaya çıkar.

Psikoterapinin Batı kökenli bir tedavi yöntemi olması, farklı kökenlere sahip bireylerde uygulanması ile ilgili tartışmalara sebep olmuştur (Matsumoto & Juang, 2013). Bu konuda baskın kültürden olmayan danışanların yalnız, kafası karışmış ve kayıp hissetmemeleri için teorilere ve terapilere kültürel kabulün entegre edilmesi gereklidir (McGoldrick, Giordano & Garcia-Preto, 2005). Bu entegrasyon gerçekleştirilirken yardım almaya engel olan faktörler de düşünülmelidir. Bu engeller genel olarak dil bariyerleri, psikolojik yardım almanın damgalanması, psikolojik yardım sağlayanlara duyulan güvensizlik, sağlık ve hastalıkla ilgili inançlar, finansal engeller ve yardımın ulaşılabilirliği şeklinde ifade edilebilir (Matsumoto & Juang, 2013). Kültürden kültüre değişiklik gösterebilen bu engellerin, bireylerin psikolojik tedavi amaçlı yardım alıp almamasında önemli bir rol oynadığı söylenebilir. 

Ayrıca farklı kültürler için oluşturulmuş herhangi bir psikoterapi ekolü olmamasından dolayı psikoterapistlerin terapi süresince kullandıkları metotları danışanlarının kültürüne göre ayarlaması, genişletmesi ve modifiye etmesi gerekmektedir. Kültürel olarak uygun psikoterapilerde, kültürün danışan üzerinde oluşturduğu birden fazla etki göz önünde bulundurulur. Bunları kültürün kişinin psikopatolojisi üzerinde oluşturduğu etki, kişinin başa çıkma yöntemleri üzerindeki etkisi ve kişinin hayat hikayesini anlamlandırması olarak örneklendirebiliriz (Tseng & Streltzer, 2008). Aynı zamanda kültür, bireyin yardım almasına sebep olan problemi anlamlandırışında da önemli bir etkiye sahiptir (Pomerantz, 2017).  

Amerikan Psikoloji Birliği (2017) etik kodlarında psikologların kültürel yeterliliğe sahip olmasını bir gereklilik olarak ifade etmiştir. Kültürel yeterlilik Sue ve Sue (2008) tarafından kişinin çoğulcu demokratik bir toplumda mesleğini icra edebilmesi için gerekli farkındalık, bilgi ve becerileri elde etmiş olması olarak tanımlanmıştır. Ancak bu tanıma ek olarak kültürel yeterliliğin aynı zamanda kültürel öz farkındalığı da gerektirdiğini eklemek önemlidir. Kültürel öz farkındalık, kişinin kendi kültürünü ve bununla birlikte kendi önyargılarını ve ayrımcı inanç sistemlerini fark etmesini gerektirir (Pomerantz, 2017).

Ayrıca belirli kültürel gruplara psikoterapi uygulamak üzerine rehber olmak amacıyla yazılmış kaynaklar da bulunmaktadır. Ancak psikoterapistler bu kitaplardan yaralanırken dikkatli olmalıdırlar çünkü bu kaynak kitaplar belirtilen kültürel grupla ilgili basmakalıp görüşlerin oluşmasına sebebiyet verebilir. Psikoterapistlerin kültürel olarak uygun terapi uygulamalarında, her kişinin bireysel kültürel sistemini göz önünde bulundurarak, kişiye özel bir şekilde terapi oluşturması gerekir (Tseng & Streltzer, 2008).

Türkiye çok kültürlülüğün gözlemlendiği ve birçok azınlık grupların bulunduğu bir ülkedir (Kaya, 2013). Bu sebeple, kültür ve çokkültürcülük konularının psikologların eğitiminde ve yetkinliğinin ölçülmesinde hesaba katılması; psikologların sundukları hizmetlerde ve araştırmalarında göz önünde bulundurulması önem taşımaktadır. 

 

Kaynakça:

American Psychological Association. (2017). Ethical principles of psychologists and code of conduct. Retrieved from https://www.apa.org/ethics/code

Eagan, J. L. (2020). MulticulturalismEncyclopedia Britannica. Retrieved from https://www.britannica.com/topic/multiculturalism

Hofstede, G. (2011). Dimensionalizing cultures: The Hofstede model in context. Online readings in psychology and culture2(1), 2307-0919.

Kaya, A. (2013). Multiculturalism and minorities in Turkey. Challenging multiculturalism: European models of diversity, 297-317.

Matsumoto, D., & Juang, L. (2013). Culture & psychology (5th ed.).

McGoldrick, M., Giordano, J., & Garcia-Preto, N. (2005). Overview: Ethnicity and family therapy. In M. McGoldrick, J. Giordano, & N. Garcia-Preto (Eds.), Ethnicity and family therapy (3rd ed., pp. 1–40). New York: Guilford Press.

Pomerantz, A. M. (2017). Clinical psychology: Science, practice, and culture. Los Angeles, C.A.: Sage Publications.

Sue, D. W., & Sue, D. (2008). Counseling the culturally diverse (5th ed.). New York, NY: Wiley.

Tseng, W. S., & Streltzer, J. (Eds.). (2008). Culture and psychotherapy: A guide to clinical practice. American Psychiatric Pub.