...Yanıma düşer kollarım,

Görünmez olur yollarım,

En sevgili emellerim

Önüme ölü serilir...

Melankoli, Sabahattin Ali

 

 

      Bir anne – baba için çocuğunun ölümü, bir çocuk için anne – babasının ölümü ya da hayatın içerisinde acı ve tatlı deneyimler yaşarken yanında olan, sevilen bir kişinin ölümü... Ölenin, yaşayan için hangi rolde ya da konumda olursa olsun acısı yaşanmaktadır. İlk zamanlar acı o kadar yoğundur ki; ölen kişinin zihindeki varlığı yaşayanın önünü görmesini zorlaştırabilmektedir. Fakat bu acı zaman geçtikçe değişim göstermekte ve daha az acıtmaktadır. Kişinin isteyerek ya da istemeyerek, ölenin yekpare olarak zihninde yer alıyor oluşu, bir süre sonra kendini ''izlere'' bırakacaktır. İşte bu daha az acıttığı süreç, alışma süreci ya da kabullenme süreci olarak da ifade edilmektedir. Bu süreç herkeste aynı şekilde ilerlemiyor olsa da, doğal akışta acının hafiflemesi için ihtiyaç duyulan ve gerekli de olan bir dönem yaşanmaktadır, yani yas dönemi. Peki bu yas sürecinin normal akışında ilerleyemediği, yani yaşayanın ölen' e hasretinin patolojik bir hal aldığı süreç nasıl tanımlanmaktadır? Patolojik durumda bir uzmana yönlendirebilmek için gözlemlenebilecek olan ipuçları nelerdir?

 

 

Yas Nedir?  - Süreç Nasıl İşlemektedir?

 

      Yas; ölüm veya bir felaketten doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar, matem (TDK). Acının zihinde kapladığı yer bunu bir süre sonra davranışlarda ortaya çıkarmakta ve kişinin bu acıyı çeşitli aşamalarla azalttığı gözlemlenmektedir. Kübler-Ross ve Kessler (2014)' a göre yasa verilen tepkilerde genel kabul gören 5 aşama eşlik etmektedir:

 

 1) İnkar: Bu aşama yas tutmanın ilk aşamasıdır. Hayat anlamsız hale gelir, şok ve inkar başlar. İnkar, benliğe acı verici olan durumdan kaçınmak için bilinçdışı kullanılan kaçınma durumudur. Kişi, bu aşamada, “Bu benim başıma gelmiş olamaz, neden ben gibi” ifadelerde bulunabilir.

 

 2) Öfke: Bireyin kontrol edemediği duyguları başkalarını suçlayarak, saldırgan davranış göstererek hislerini kontrol altına alma girişiminde bulunma durumudur. Bu aşamada birey, beklenilen tepkiyi vermeme, geçerliliği kanıtlanmamış tedavi yöntemlerine yönelme davranışı gösterebilir.

 

 3) Pazarlık etme : Bu aşamada birey anlaşmalar yaparak gerçeği değiştirme çabasına girebilir. Bu durum kabullenmenin başladığını göstermektedir.

 

 4) Depresyon: Bu aşama, kaybı yaşamanın acısını ve verdiği sıkıntıları içermektedir. Farkındalık düzeyi arttıkça yas düzelmeye başlar.

 

 5) Kabullenme: Ölüme ilişkin duyguların çözümlendiği aşamadır. Gerçeğin kabullenildiği, oluruna bırakıldığı, yeni yaşam sürecine uyum sağlanmaya başlanıldığı aşamadır  (Aktaran Özel ve Özkan, 2020: 358).

 

       Genel bir perspektiften bakıldığında bir nevi ölüm olgusuna geliştirilen karşı gelme, reddetme hali, bu olgunun varlığını kabullenme yani buna uyum sağlama sürecine evrilmektedir. Peki uyum hali sağlanamaz ve ölüm olgusunu yok sayma ya da onu dönüştürme hali de denebilecek; ''o ölmedi, melek oldu'' düşünceleri yas tutan kişinin aslında normal yas sürecinden koptuğunun sinyalini mi vermektedir?

 

 

Komplike Yas – Melankolinin Bir Yüzü

 

       Keser (2019)' e göre olağan yas sürecini ''mourning'', anormal yas sürecini ise ''melancholia'' diyerek bir ayrımda bulunan ilk isim Freud' tur. Freud (1915/2000) Yas ve Melankoli üzerine yazdığı makalesinde, “Yasta dünya yoksullaşmış ve boşalmıştır, melankolide bu benin kendisidir” diyerek, yas ve depresyonun ilişkisine önemli bir açıklama getirmiştir. Yoksullaşmış “ben”, bireyin varoluşunda önemli bir yoksunluğuna işaret ediyor gibidir. Birey sadece bağlılık duyduğu kişiyi değil, aynı zamanda kendi özdeğerini, özsaygısını, bütünlüğünü, rolünü veya yaşamdaki amacını da kaybetmiştir (Maraş, 2014: 42). Melankoli kavramı, çoğunluk tarafından tek başına depresyon ile ilişkilendiriliyor olsa da psikanalizdeki varlığı ile yas sürecinde patolojik bir geçişin varlığını haber vermektedir.

 

       Patoloji halini alan bu yas biçimi klinik ortamda ise komplike yas olarak adlandırılmaktadır. Normal yastan ayıran özellikleri ele alındığında; semptomların daha şiddetli seyrettiği, 6 aydan uzun sürdüğü ve sosyal ortamda ve iş ortamında kişinin işlevselliğine engel olacak şekilde ilerlemesidir. Yas süreci ölümün şekli ve sonuçları, kaybedilen kişiyle ilişkinin niteliği ve kişisel faktörlerden etkilenebilmektedir. Akut yasa benzer şekilde, KY’nin ana belirtileri süreğen, yoğun üzüntü ve özlem duygularıdır. Bu belirtilere ölümü kabullenememe, ölen kişiyle ve ölümle ilgili ruminasyonlar, kaybı hatırlatan şeylerden kaçınma davranışları, hissizlik ve yabancılaşma duyguları eşlik edebilir (Shear, 2015; Shear, Frank, Houck ve Reynolds, 2005  akt. Özer ve Yıldırım, 2015: 281).

 

 

 

Kaynak:

Keser, E. (2019). Kayıp yaşamış yetişkinlerde uzamış yas belirtilerinin süregiden bağlar, süregiden 

bağlara ilişkin bilişler ve anlamı yeniden yapılandırma çerçevesinde incelenmesi (Yayınlanmamış 

Doktora Tezi). Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara.

 https://tinyurl.com/3m72n6ac

 

Maraş, A. (2014). Komplike yas: derleme ve vaka çalışması. AYNA Klinik Psikoloji Dergisi, 1 (1), 

41-59. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/553896

Özer,Ü. ve Yıldırım, E. A. (2015). Komplike yas ve komplike yas tedavisi. Dusunen Adam The 

Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, 28 (3), 281, 282.

 https://dusunenadamdergisi.org/storage/upload/pdfs/1586422335-tr.pdf

Özel, Y. ve Özkan, B. (2020). Kayıp ve yasa psikososyal yaklaşım. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 12 (3), 352-367.

 https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/919930

Türk Dil Kurumu Sözlükleri

 https://sozluk.gov.tr/