Pygmalion etkisi ya da diğer adı ile “kendi kendini gerçekleştiren kehanet” (self fulfilling prophecy). Bu, “Ben bunun böyle olacağını biliyordum.” veya “ Al işte! korktuğum başıma geldi.” cümlelerini destekleyen bir olgu. Bir şeyi ne kadar istiyor veya içten içe neye inanıyorsak, gerçekleştirmek istediğimiz şeyi olumlu, olumsuz veya bilinçli, bilinçsiz bir şeklide, davranışlarımızın o şeyi yapma eğiliminde olması olarak tanımlayabiliriz (Dzaferagic, 2019). Bir başka deyiş ile kişisel inançların, beklenen davranışın ortaya çıkmasında zemin hazırlaması da diyebiliriz.
Pygmalion etkisi ismini ise Yunan mitolojisindeki Yunan heykeltıraş Pygmalion’dan almış olup galatea adındaki bir kadına aşık olmasından çıkmıştır.
Pygmalion daha önce yaşadığı kötü tecrübelerden ötürü kadınlardan uzaklaşma kararı almıştır. Bir gün aklında idealize ettiği kadını canlandırmak için heykel yapmaya karar verir. Nitekim yapar da. Bu heykel o kadar güzel olmuştur ki Pygmalion yaptığı bu esere aşık olur. Onu sever ve ona parlak deniz kabukları, çiçekler sunar ve uzun uzun hayranlıkla seyredermiş. İpeklerden elbiseler alıp bir süre sonra eşi olarak çağırmaya başlamış. Rahat etsin diye yumuşak yastıklara yatırırmış. Fildişinden yapılmış bu heykele canlıymışçasına davranırmış. Usta yontucu, eserinin ismini de Galatea koymuş. Galatea ise “uyuyan aşk” anlamına geliyormuş. Pygmalion bunun üzerine tanrıça olan Afrodit’e Galatea’yi canlandırması için altarın önünde durarak \" Sadece Tanrılar için her şey mümkündür, bana fildişi eşim gibi bir eş verin\" diye yakarmış. Afrodit eseri görmüş ve o kadar etkilenmiştir ki bu isteğe kayıtsız kalamamış ve Galatea’ya hayat vermiş. Galatea de Pygmalion’un aşkına cevap verir ve aşkları günümüze kadar psikoloji bilimine Pygmalion etkisi adında süregelir.
Jean Leon Gerome: Pygmalion Et Galatee
Bu mitolojik hikaye bize şu sonucu veriyor, neyi bekliyorsanız, onun gerçekleşme olasılığını arttırılabilirsiniz. Evet bu düşünce bir yerde korkutucu olsa da düşüncelerimizin önemini de bir o kadar su yüzüne çıkarıyor. Bu durumu iki şekilde ele alabiliriz. Kendi düşüncelerimize, çevremizde olan insanların düşüncelerine bakarak düşüncelerimiz hayatımıza yön verebilir. Bir işe veya ilişkiye başlarken olumlu düşündüğünüz zaman devamının da olumlu olması olasıdır. Fakat, bu durumun tam tersini de yaşamak mümkün olabilir. Başımıza gelmesinden korktuğumuz şeylerin gerçekleşme ihtimalini de arttırıyor olabiliriz. Günlük hayattan örnek ele alacak olursak, romantik ilişkide olduğunuz birinin size karşı ilgisinin azaldığını, sizden artık hoşlanmadığını, istemediğinizi düşünüyorsunuz. Bu düşünceler içinde boğulurken, fark etmeden partnerinize soğuk yapacak, belki de hiçbir sebep yokken onu kendinizden anlamsız bir şekilde uzaklaştıracaksınız ve davranışlarınızı ona göre yönlendireceksiniz. Verebileceğimiz diğer örnek ise, iş yaşamınızdaki başarı arttırmak için “yapabileceğimin en iyisini yapacağım.” veya “kendimden eminim, başaracağım” cümlelerini sık sık tekrar etmeniz. Böylece, Özgüveninizi olumlu düşünceye yönlendirdiğiniz gibi sosyal yaşam kalitenizin de arttığını göreceksiniz.
Tabi ki, Pygmalion etkisi yapılan bilimsel araştırmalar ile de kanıtlanmıştır. Sosyolog Robert Merton (1948) tarafından yapılan bir çalışma sonucunda ismi “kendi kendini gerçekleştiren kehanet” olarak tanımlanmış olup beklenti etkisi üzerine şu sözler ile açıklamıştır. \"Bir durumun yanlış tanımlanması, yanlışı doğru hale getiren yeni bir davranışa yol açar\". Bunun üzerine, çalışma Profesör Roshental ve Jacobson’un (1968) ilgisini çekmiştir ve “Sınıftaki Pygmalion” isimli çalışmayı yapmışlardır( Schaedig, 2020).Çalışma kısaca şöyledir;
Bir grup öğrenciye dönemin başında genel yetenek testi yapılmıştır. Testin sonuçlarında ise, öğretmenlere, başarılı olan 20 kişinin ismi verilmiş ve bu listedeki kişilerin yüksek IQ’ya sahip olduğu belirtilmiştir. Fakat, testler doğruyu yansıtmamaktadır. Listede sadece başarılı öğrencilere yer verilmemiş her seviyeden öğrencilere de yer verilmiştir. Dönem sonunda tekrar yapılan testlerde ise Pygmalion etkisi baş göstermiş, öğrencilerin gerçekten zeka seviyelerinde artış gözlemlenmiştir. Öğretmenlerin de çocuklara karşı verdiği olumlu davranış ve ilgi ile dönem sonunda istenen başarıyı yaratmada ön ayak olmuş, öğretmenlerin beden dilleri, yüz ifadeleri davranışlarına yansımış ve öğrencilerin motivasyonunu arttırmıştır. Böylelikle beklenen başarılar elde edilmiş ve bu etkiyi desteklemiştir.
Dilimiz sayesinde sık sık duyduğumuz “Bir şeyi 40 kere dersen olur.”, “Akla gelen baş yarar.” Veya “aklıma gelen başıma geldi.” gibi cümleler de bu kehaneti destekleyen güzel zenginliklerden.
Son olarak, düşüncelerimizi iyiliğe, güzelliklere ve olumlu düşüncelere yönlendiremek tamamen bizim elimizde. Davranışlarımız da keza öyle. Ufak bir tebessüm, kahkaha, vücudunuzun duruşu, göz teması, samimiyet ile yapılan her şey, sevgi ve büyük bir inançla yapılan her iş, zamanla size güzel enerji ile dönebilir.
Söylediklerinize dikkat edin;
düşüncelere dönüşür.
Düşüncelerinize dikkat edin;
duygularınıza dönüşür.
Duygularınıza dikkat edin;
davranışlarınıza dönüşür.
Mahatma Ghandi
Referanslar
Dzaferagic, N. (2019).Self-fulfilling Prophecy and Stereotypes. Humanity in Action. https://www.humanityinaction.org/knowledge_detail/self-fulfilling-prophecy-and-stereotypes/
Merton, R. K. (1948). The self-fulfilling prophecy. The Antioch Review, 8(2), 193-210.
Rosenthal, R., & Jacobson, L. (1968). Pygmalion in the classroom. The Urban Review, 3(1), 16-20.
Rosenthal, R., & Rubin, D. B. (1978). Interpersonal expectancy effects: The first 345 studies. Behavioral and Brain Sciences, 1(3), 377-386.
Schaedig, D. (2020). Self-fulfilling prophecy and the pygmalion effect. Simply Psychology. https://www.simplypsychology.org/self-fulfilling-prophecy.html