\"Tümüyle bir sahnedir yaşam;
Erkeklerle kadınlarsa, hepsi birer oyuncu;
Biri çıkar, öteki girer ve her biri,
Kendine düşen sürede pek çok rol oynar;
İnsanın yedi dönemi, yedi perde eder.\"
Shakespeare

 

     Masallarda, filmlerde, oyunlarda çok sık karşılaştığımız bir senaryo vardır; kötü adam kendine bir kurban seçer ve onu kurtarmak da bir kahramana düşer. Bir kulede hapsolmuş prensesler, onları kurtaracak olan prensler ve kötü kalpli zalim cadılar. Bu karakterlerle gerçek hayatta da karşılaştığınızı düşündüğünüz oldu mu? Ya da onlardan biri olabileceğiniz aklınıza geldi mi?

     1968 yılında Steven Karpman tarafından ortaya konulan bu model (Karpman, 1968), insanlar arasındaki en yaygın ilişki modelidir. Bu modele göre, her zaman 3 rol vardır; bir kurban, bir suçlayıcı ve bir kurtarıcı. 

     Üstlendiğimiz roller sabit değildir, zaman içerisinde ve kişiden kişiye göre değişiklik gösterebilir. Örneğin aile ilişkilerimizi düşünelim. Annesi aşırı korumacı olan bir erkek çocuğu, birçok davranışını kendi başına yapabileceğinden şüphe duymaya başlar. Anne, oğluna sorumluluk aldırmaz, her şeyi onun yerine düşünür ve risk almasını önler. Bu durum, çocuğun kendisini “kurban” annesini de “kurtarıcı” olarak nitelendirmesine yol açabilir. Çünkü çocuğun motivasyonu, annesi tarafından kurtarılmaktır. Bu pozisyonu her geçen gün daha da pekiştiren çocuk, okul başta olmak üzere her yerde zalimleri kendisine çekmeye başlar. Sürekli zorbalığa uğramasından ve kendini koruyamayışından rahatsız olan baba, oğluna sözlü ve fiziksel şiddet uygulamaya başlayınca “suçlayıcı“ rolü de babaya verilmiş olur. Suçlayıcı baba, sürekli oğlunu bu hale getirenin kendisi olduğunu söylemesi üzerine, anne de babanın suçlayıcı rolünden nasibini alır ve bu sefer oğluyla anne rolleri değiştirmeye başlarlar. Artık anne kurtarılması gereken bir “kurban”, oğul ise “suçlayıcı” babadan annesini kurtarmaya çalışan bir “kurtarıcıdır”. 

     Ailede kurtarıcı ve suçlayıcılarla fazlasıyla pekiştirme yapan çocuk, yetişkin olduğunda da kurban edildiği, eleştirildiği, hor görüldüğü, alay edildiği durumları sürekli olarak oluşturur ve ona böyle davranacak kişileri bir mıknatıs gibi hayatına çeker (L'Abate2009). İlişkilerinde de sevgi zannettiği acıma duygusunu sürekli ortaya çıkartır. Çünkü Ona acı da verse, bu mücadele, bildiği en iyi mücadeledir. Haliyle sürekli dışlanan kurban, suçu sürekli diğerlerine atar. Kurban, sorumluluk almayı bilmediği için, hayatı boyunca her yerde kurtarıcısını bekler. Ancak bilmediği bir şey vardır, kurtarıcılar kadar suçlayıcıları da kendisine çekmekte çok başarılıdır. 

     Peki neden kurtarıcı rolüne girilir? Kurtarıcıların çoğu çocukluklarında birer kurbandır. Eğer çocukken fazlasıyla ağır sorumluluklar yüklenmişse, kurbandan kurtarıcıya hızlı bir geçiş yapmış olabilirler. Örneğin yeni doğan kardeşin sorumluluğu, anne-babanın iyi gitmeyen ilişkisini idare etme görevi, ekonomik olarak aileye katkı sağlama görevi gibi sorumluluklar bir çocuk için fazlasıyla ağırdır. Artık kendi sorumluluklarından ziyade, başkalarının sorumluluğu onlar için daha önemli hale gelmeye başlar. 

     Kurtarıcı aslında yardım eden değil yardım ediyor görünen kişidir. Kurbanları kendilerine bağımlı hale getirirler. Kurtarıcılar, ihtiyaç duyulmaya ihtiyaç duyarlar. Ancak zaman içinde gönüllü oldukları işler onlara yük olmaya, yaptıkları iyilikleri görevleri olarak görmeye başlar. Yükleri arttıkça kurtarıcının kalbinde öfke ve gücenme duygusu yeşermeye başlar ve kurtarıcı kurbana dönüşür.

     Son olarak, eğer ebeveynler diğer insanlarla olan ilişkilerinde kendi ihtiyaçlarını ikinci plana atıp hep başkalarının ihtiyaçlarını karşılama yoluna giderse çocuklarına farkında olmadan ‘yaşamında kendi istek ve ihtiyaçlarını değil, başkalarının istek ve ihtiyaçlarını önemse’ mesajını da vermiş olurlar. 

 

Siz kendi hayatınızda kendinizi nerede görüyorsunuz?

 

Kaynakça:

Karpman, S. (1968). Drama Triangle Script Drama Analysis. Transactional Analysis Bulletin7(26), 39-43.

L'Abate, L. (2009). The drama triangle: An attempt to resurrect a neglected pathogenic model in family therapy theory and practice. The American Journal of Family Therapy37(1), 1-11.

Zerin, M. (1988). An application of the drama triangle to family therapy. Transactional Analysis Journal18(2), 94-101.