Ebeveynler için çocuk sahibi olma ve büyütme her zaman keyifli ama bir o kadar da zor bir deneyim olmuştur. Tek çocuk sahibiyken bir de kardeş geldiyse… Eyvah! İşte o zaman evde işler daha karmaşık bir hal almaya başlar. Genellikle anne babalar ilk çocuklarını büyüttükleri dönemde deneyim ve bilgilerinin eksik olması nedeni ile kaygılıdırlar. Çocuk için en iyisini yapmayı isterler bu nedenle ailelerinden ve büyüklerden tavsiyeler almaya başlarlar. Sürekli kontrol ve iyi ebeveynlik yapma arzusu farkında olmadan bağımlı bir ilişki yaratabilir. Anne babanın ilerleyen dönemlerde çocuğa bir kardeş yapma arzusu oluşabilir ve anne babalar ikinci bir çocuk planı yaparken değişen duygular hissedebilir. Böyle durumlarda da panik halleri içimizi kaplar. Ebeveynler olarak panik ve kaygımızı doğru yönetebilirsek ve çocuklarımız arasındaki dengeyi korumayı başarırsak kardeşlerin birbirine alışma ve sevme süreci de kolaylaşır.  


Bazı çocukların kardeşleri ile ilgi hissettikleri kıskançlığı ifade edemedikleri, uyku – yemek gibi alışkanlıklarının bozulduğu gözlemlenebilir. Anne dışında sosyal teması reddetmek gibi davranışlar görebilmekteyiz. Bu noktada yaşlarına göre ihtiyaçlarını karşılama ve ilgilenme süreleri farklı olabilir. Bu gibi durumlarda, birbirlerinin farklı yönlerini ve bunlara göstereceğiniz ilginin de değişebileceğini yaşına uygun bir dille öğretmek çok daha iyi bir yöntem olacaktır. Onların farklı ve güçlü yönlerini vurgulamak bireyselleşmelerine de yardımcı olacaktır. Zaman zaman çocukların birbirlerini kıskandığı görülebilir. Kızgınlık ve öfke krizleri ile bu duygularını ifade ettiklerini sıklıkla görmekteyiz. Kardeşler arasındaki kıskanma krizlerinin doğru yönetilememesi çocukların ebeveynlerine duydukları güvenin zedelenmesine neden olur. Ebeveynlerin beklentisi ise kardeşini/abi, ablasını kabul etmesi ve kıskanmaması yönündedir. Kıskanmanın doğal bir duygu olduğu, bunun anne ve babanın tutumları ile şekilleneceğini unutulmamalıdır. Sürekli korunan küçük kardeş veya sürekli görev verilen ilk çocuk aralarındaki ilişkide rekabetin artmasına neden olacaktır. Adil olmak yerine birbirlerini anlamaya yönelik davranışlar sergilediğimizde çatışmalarının azaldığını görebilirsiniz. Doğru ve yanlış davranışlarla ilgili karar verirken onların da fikirlerini almak ve çözümleri beraber karar vermek sorumluluk almalarına, daha az çatışmalarına yardımcı olacaktır.


Ayrıca ilgi, alaka ve sevginin dengeli bir şekilde sergilenmemesi ilerleyen dönemlerde çocuğun, kardeşine gösterilen ilgi ve sevgiye karşı öfke duymasına ve ebeveynlerden kendine yönelik taleplerde bulunmasına neden olacaktır. Fiziksel yakınmalar (karın ağrısı gibi) ya da sevildiğinin sözlü onayını istemek yine sık karşılaşılan durumlardır. İlgiyi üzerinde tutmak için birçok bahane üretebilirler, dinlemek ve anlamaya çalışmak onu rahatlatacaktır. Böyle durumlarda çocuğunuzun duygu ve düşüncelerini sorup onu anladığınıza dair geri bildirimler vermeniz olumlu bir etki yaratabilir. Unutmayın mükemmel ebeveynlik yoktur yeterli ebeveynlik vardır. 



Referans: 

Konuş ki dinlesin, Dinle ki konuşsun: Çocuğunuzla doğru iletişim kurmanın yolları, Anne Baba Akademisi Yayınları, 2017.