Hiç evde kendi kendinize şarkı söylediniz mi? Ya da var olan bir şarkının üstüne kendi sözlerinizi yazdınız mı? Çoğumuz söyledik, söylüyoruz. Üzüldüğümüzde, mutlu olduğumuzda, heyecanlandığımızda, korktuğumuzda hep müzik eşlik ediyor bize... Biz de Sosyal Müzik ekibi olarak, herkesin yaratma güdüsünden çıkan uydurma melodileri, sözleri, ritimleri bir araya getirip hepimizin ortak müziğini oluşturmaya çalışıyoruz üç yıldır.
Biz kim miyiz? Eren Tokgöz ve Emre Çakar müzisyen. Grupları Ahmet Beyler’in konserlerinde insanları sahneye davet etmeleriyle başladı Sosyal Müzik. İnsanların belli bir konu çerçevesinde yaptıkları doğaçlamalara o an enstrümanlarıyla eşlik ettiler ve bu basit mırıldanmalar hep bir ağızdan söylenen şarkılara dönüştü. Daha sonra Sosyal Müzik büyüdü, gelişti ve tiyatrocu Elif Özsüt ile Nur Dilara Gül’ün katılımıyla bugünkü halini aldı. Ahmet Beyler ve Peyker Hanımlar olarak YapıKredi bomontiada, Container Beşiktaş, Kolektif House gibi mekanlarda, Soundgarden, Pecha Kucha, TedX gibi organizasyonlarda sahne aldık; Unilever, ING Bank ve Sabancı Holding gibi kurumlarla işbirliği yaptık. ‘’Benim sesim çok kötü yalnız’’, ‘’Ben hayatta yapamam’’ diyenlerin içinden ne cevherler çıktığına şahit olduk. Atölyemizin temelini müzik bilgisine veya güzel sese değil teslimiyete ve oyun oynama isteğine dayandırdık. Egzersiz ve oyunlarımızla yargılamadan, anda kalarak döktük içimizi… Heyecan, öfke, sevinç… o an paylaşmak istediği duygu neyse içinden geldiği gibi ifade etme imkanı bulan 2500’ün üzerine katılımcıyla buluştuk. Her yeni karşılaşmayla, her şarkıyla, her bir katılımcının geri bildirimleriyle büyümeye ve gelişmeye devam ediyoruz.
Türkiye’de ilk Covid-19 vakası açıklandığı hafta üç farklı yerde programımız ve denemek için can attığımız yeni oyunlarımız vardı. Ne var ki bütün ülke gibi biz de yaklaşmakta olduğunu bildiğimiz tehlikeyle burun buruna bulduk kendimiz. Hepimiz farklı evlere dağılmıştık ve bir süre bu büyük belirsizliğin içinde neler olduğunu anlamaya çalıştık. İlk toz bulutu dağıldığında herkesin bizimle aynı durumda olduğunu fark ettik. Herkes korkuyor, herkes endişeleniyor, herkes yemek yiyor ve kendisini, duygularını ifade edecek yollar arıyordu. İşte Instagram hesabımızdan yaptığımız canlı yayınlar böyle başladı. Bize iyi gelen müzik, kimseden çekinmeden, sesimizin güzel olup olmadığını umursamadan, sadece iyi hissettiğimiz için, kendimizi ifade edebildiğimiz için söylediğimiz şarkılar başkalarına da iyi gelebilir mi? Atölyelerde yakaladığımız enerjiyi internet üzerinden de yakalayabilir miyiz? Belki tek başına belki de ailesiyle karantinaya girmiş bir sürü insanla bu platformda buluşarak ortak bir üretim yapmayı başarabilir miyiz?
Neden olmasın? Herkesin söyleyecek bir sözü vardır ne de olsa, hele de bugünlerde. Birbirimize bu kadar yabancı olup bu kadar yakın, ortak hissettiğimiz başka bir zaman olmamıştı belki de. İlk canlı yayınımızı 21 Mart’ta yaptık. Ahmet Beyler’in şarkısındaki gibi günün gecenin eşit olduğu, baharın başladığı ve bizim iple çektiğimiz, bu seneki ilk YapıKredi bomontiada atölyemizin başlayacağı günde. Daha iki hafta öncesine kadar o atölye için hazırlanırken şimdi birbirimizden uzakta, geleceğe dair hiçbir planlama yapamadan evlerimizde oturuyor ve kendimizi meşgul edecek işler yaratıyorduk. Kim bilir başka kimlerin hangi planları suya düşmüştü bu virüs yüzünden. Biz de takipçilerimize sorduk: ‘’Bugün ne yapmayı planlamıştınız, şimdi ne yapıyorsunuz?’’ Canlı yayında paylaşılanlar arttıkça bizim sıkıntımız hafifledi. Demek ki olabiliyor. Virüs bizi ayrı düşürse de müzik birleştiriyor.
Böylece takipçilerimizle canlı yayında şarkı üretmeye başladık. Teknolojinin elverdiği ölçüde tabii. Eren ve Emre doğaçlama bir melodi eşliğinde o günün konusuyla ilgili konuşuyorlar, bazen Elif ve Dilara da katılıyor yayına. Bu müzikten ilham alan katılımcıların yorumları da o haftanın şarkısının sözlerini oluşturuyor. Eren ve Emre yorumları o an şarkıya dönüştürmeye çalışınca yenileri geliyor ve bu zincir böyle devam ediyor. Yani biz çalıyoruz, siz söylüyorsunuz bir anlamda. Daha sonra dördümüzün yaptığı konferans görüşmeler ve uzun mesajlaşmalarla şarkı şekilleniyor. En sonunda yine ev imkanlarıyla bir klip yaparak yayınlıyoruz bu kolektif şarkıyı, şarkımızı.
Sonrası? Sonrası bırakın birbirini tanımayı, aynı mekanda bile olmadığımız bir sürü insanla ortak bir üretim yapmış olmanın verdiği mutluluk ve bu anonim ortaklıktan doğan umut. Sosyal Müzik Anonim Ortaklığı… Kendimizi iyileştirme çabamıza ortak olmak isterseniz @sosyalmuzikyapiyoruz hesabında şarkımıza katılmanızı bekliyoruz.