Türk Kadınına, 05 Aralık 1934’ te seçme ve seçilme hakkının verilişinin 82. Yıl dönümünü hep birlikte kutluyoruz. Türkiye, dünyada kadına bu hakkı ilk veren devletlerin başında gelmektedir. Bu süreç, kadın haklarının korunması ve kadınların sorunlarının çözümlenmesi  açısından bir dönüm noktası olmuştur. Dünya Kadın Hakları Günü her yıl dünyanın farklı yerlerinde kutlanmaya devam ediliyor. 5 Aralık 1934 tarihinde ‘’Kadınlara Milletvekili Seçme ve Seçilme Hakkı’’ veren yasanın kabulü ile her yıl ‘’Kadın Hakları Günü’’ olarak kutlanıyor.

Bu anlamlı gün; kadın ile ilgili sorunların dile getirilmesi, bu konudaki farkındalığın yaratılması açısından çok önemlidir. Çağdaş, demokratik, ileri bir toplum için kadınların güçlendirilmesi ve cesaretlendirilmesi, söz sahibi olmaları, etkinlik alanlarının genişletilmesi, eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk gibi alanlarda eşit fırsat olanaklarından faydalanmaları çok büyük önem taşımaktadır.

Kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanınması, 1930’larda, Türk kadının siyasi haklarının kazanması için gerekli yasaların çıkarılmasını ifade eder.

Neden Kadının İnsan Hakları?

İnsan haklarının aslında kadın-erkek bütün bireyleri kapsaması gerekir. Eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkı diyebileceğimiz ve doğarken sahip olduğumuz bu temel haklar, ömrümüz boyunca kesintisiz olarak sürer, vazgeçilemez ve hiçbir durumda değiştirilemez. Haklarımızı koruma altına alan hukuk sistemine göre herkes cinsiyet, ırk, renk, din, dil, yaş, uyruk ya da toplumsal köken, düşünce farkı, mülkiyet gibi farklara bakılmaksızın yasalar önünde eşittir.

 

Kadının İnsan Hakları

Kadının İnsan Hakları, insan hakları kavramını dünya kadınları açısından yeniden yorumlayarak oluşturmayı amaçlayan bir kavramdır.

Kadının insan hakları şunlardır:

* Kadının evlilikle ilgili hakları: İstediği kişiyle evlenme hakkı, eşit miras hakkı, evlilik içinde cinsel birleşmeyi reddetme hakkı, şiddete maruz kalmama hakkı, kendi malına sahip olma hakkı, kumayı reddetme hakkı, resmi nikâh hakkı.

* Kadının boşanma ile ilgili hakları: Ev tutarak ayrı yaşama hakkı, boşanmak için mahkemeye başvurma hakkı, çocuklarının velayetini alma hakkı, nafaka alma hakkı, kendi malını beraberinde götürme hakkı.

* Kadının bedensel hakları: Kendi cinselliğini yaşama hakkı; tecavüzsüz, tacizsiz, enseste maruz kalmadan yaşama hakkı; doğum kontrolünü kullanma veya kullanmama hakkı; sağlıklı yaşama hakkı; kadının bedeninin yalnızca kendine ait olması hakkı.

* Kadının kamu yaşamındaki hakları: İstediği zaman kocasından izin almadan istediği işte çalışma hakkı, eşit ücret hakkı, eşit eğitim hakkı, kendi istediği partiye oy verme hakkı, siyasi partiye katılma hakkı, ev kadını veya tarımda aile işçisi olarak çalışsa bile sigortalı olma hakkı, dini yaşama katılma ya da katılmama hakkı.

 

Kadınların hakları konusundaki girişimleri ve taleplerinin tarihçesi eskilere dayanmaktadır.

Olympe de Gouges (7 Mayıs 1748 - 3 Kasım 1793), eşit haklar için mücadele eden ilk kadınlardan biriydi. Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi'nde (1791) kadın haklarını savunduğu için en iyi şekilde hatırlanır.

Zamanının güçlü çevrelerinde bir yeri reddedildi, siyasi sesini Paris'te serbestçe dağıttığı şaşırtıcı sayıda broşür ve poster yazarak buldu. Metinleri onun adaletsizliğe ve eşitsizliğe karşı verdiği mücadeleyi, dayanışma ve işbirliğinin baskın olması gerektiğine olan inancını, diktatörlüklere ve iktidarın yozlaştırıcı etkisine olan nefretini, derin pasifizmini, insanlığa olan saygısını, doğa sevgisini ve tabii ki onun Kadınların toplumda değerli bir rol oynamasına izin verilmesi arzusu. Köleliğe ve ölüm cezasına karşı çıktı, daha eşit bir toplum hayal etti ve servetin daha adil bir şekilde bölünmesini sağlamak için akıllı vergilendirme planları önerdi. Kadınları ve çocukları yoksulluktan korumak için bir tür refah devleti, jüri tarafından yargılanma ve makul boşanma yasaları çağrısında bulundu.

 

Tutkulu bir insan hakları savunucusu olan Gouges, Devrim'in patlak vermesini umut ve sevinçle karşıladı, ancak kısa süre sonra égalité (eşit haklar) kadınlara uygulanmayınca hayal kırıklığına uğradı . 1791'de Gouges, kadınlar için eşit siyasi ve yasal haklar sağlamayı amaçlayan bir dernek olan \"Sosyal Kulüp\" olarak da bilinen Hakikat Dostları Derneği'nin bir parçası oldu. 1791 yılında  İnsan ve Vatandaşlık Hakları Bildirgesi’ni  Déclaration des droits de la Femme et de la Citoyenne \"(Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi \") yayınladı. 

.      Fransız devrimine olan inancını kaybeden Olympe, 1791’de kadınlar için eşit politik hakları talep eden Cercle Social derneğine katıldı. Orada yapılan toplantıda söylediği “Kadına darağacına çıkma hakkı tanınıyor; öyleyse kürsüye çıkma hakkı da olmalıdır” sözü ünlenmesini sağladı. Birkaç gün sonra Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirgesini yayınladı.

’Yaratıcıyı hikmetinde tanı. Yakınlaşmayı ister göründüğün doğanın ihtişamı içinde şöyle bir yürü ve eğer cesaret edebilirsen, senin baskıcı egemenliğine kaynak oluşturabilecek bir örnek bul. Hayvanlara git, elementleri araştır, bitkileri incele, evet, doğanın işleyişine bak ve eğer sana bunun için gerekli araçları gösterirsem, kanıtlarımı kabul et. Eğer yapabilirsen, doğanın düzeni içinde cinsleri ara, araştır ve karar ver. Onları her yerde, herhangi bir ayrım olmadan birlikte görebilirsin; onlar her yerde uyumlu bir topluluk olarak bu ölümsüz şaheseri yaratmak için çalışıyor.“.

Gouges'ın Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi geniş çapta yeniden üretilmiş ve Atlantik dünyasında kadın savunucularının yazılarını etkilemiştir. Yayınlanmasından bir yıl sonra, 1792'de, Fransız Devrimi'nin keskin gözlemcisi Mary Wollstonecraft , Kadın Haklarının Doğrulanması'nı yayınladı. Kadınlar ve onların haklarından yoksunluk üzerine yazılan yazılar geniş kitlelerce ulaşılabilir hale geldi. Fransız kadınlarının devrim sırasındaki deneyimleri kolektif bilince girdi.  Aynı yıl Gouges idam edildi .

 

Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirisi Metni

Kadın ve Yurttaş Hakları Bildirisi Metni, dünya tarihinde önemli bir yeri olan 1789 tarihli (Declaration des droits de l’homme et du citoyen) Yurttaş ve İnsan Hakları Bildirisi’nde kadın yurttaşların gözardı edildiğinin farkedilmesi nedeniyle 1791 tarihinde Fransız Devrimine destek vermiş devrimci kadınlar tarafından hazırlanmıştır. ‘’Biz, anneler, kız çocukları, kız kardeşler, ulusun temsilcileri, Ulusal Meclise alınmayı talep ediyoruz. Toplumun sefaletinin ve siyasal iktidarların ahlâki bozulmuşluğunun başlıca nedenlerinin, kadınların haklarının tanınmaması, unutulması ya da göz ardı edilmesi olduğunu göz önüne alarak, kadınların doğal, devredilemez ve kutsal haklarını bir bildirgeyle ilân etmeye karar verdik.’’
Tanrının da yardımıyla, kadının ve kadın yurttaşların haklarını bu bildirgeyle tanıyor ve ilan ediyoruz: 

  • Kadın özgür doğar ve erkeklerle eşit haklara sahip olarak yaşar. Toplumsal farklılıklar yalnızca genel yarar nedeniyle kabul edilebilir.
  • 2- Her siyasal topluluğun hedefi ve amacı, hem kadının hem de erkeğin doğal ve devredilemez haklarını korumaktır. Bu haklar: Özgürlük, güvenlik, mülkiyet ve özellikle baskıya karşı direnme hakkıdır. 
  • Egemenlik ilkesi, kadın ve erkeklerin birliğinden başka bir şey olmayan ulustan kaynaklanır. Hiçbir organ ve kişi, bundan kaynaklanmayan bir gücü kullanamaz. 
  • Özgürlük ve adalet kişilere, hakları olanı geri vermektir. Kadınlar doğal haklarını kullanırken, yalnızca erkeklerin karşılarına çıkardıkları sürekli engellenmektedir. Bu kısıtlamalar doğa ve aklın yasalarıyla ortadan kaldırılmalıdır.
  • Doğanın ve aklın yasaları, topluma zarar verecek tüm edimleri bertaraf eder. Bu yasaların izin verdiği ve tanrısal yasaların yasaklamadığı hiçbir şey engellenemez ve hiç kimse bu yasaların açıkça emretmediği bir şeyi yapmaya zorlanamaz
  • .Yasa, genel iradenin ifadesi olmalıdır. Bütün kadın ve erkek yurttaşlar bizzat ya da temsilcileri aracılığıyla yasaların yapımı sürecine katılmalıdır. Yasalar herkese eşit olarak uygulanmalıdır. Yasa önünde eşit olan bütün kadın ve erkek yurttaşlar, yetenek ve erdemlerinden başka bir ayrım gözetilmeksizin, kamu hayatındaki bütün makam, memuriyet ve mevkilere eşit olarak kabul edilmelidir.
  • Kadınlar ayrıcalıklı haklara sahip değildir; kadınlar, yasalarda belirtilen koşullarda itham edilir, gözaltına alınır ve tutuklanır. Kadınlar, erkeklerin tâbi olduğu ceza yasalarına tâbidir
  • .Yasa yalnızca açıkça zorunlu olan cezalar koyar ve hiç kimse suç oluşturan eylemden önce hukuka uygun olarak yürürlüğe konmuş ve kadınlara meşru biçimde uygulanan yasalar olmaksızın cezalandırılamaz.
  •   Yasalara göre suçlu bulunmuş her kadına, yasanın öngördüğü yaptırımlar sonuna kadar uygulanmalıdır. 
  •   Hiç kimse, esaslı derecede farklı olsa bile, düşüncelerinden dolayı koğuşturulamaz. Kadın idam sehpasına çıkma hakkına sahiptir. Bu nedenle eylem ve ifadeleri yasalarla korunan kamu düzenini bozmamak koşuluyla, konuşma kürsüsüne de çıkma hakkına sahip olmalıdır.
  •   Düşünce ve görüşlerin özgürce ifade edilmesi, kadınların en önemli haklarından biridir, çünkü bu özgürlük, babaların çocuklarıyla olan babalık bağlarını güvence altına almaktadır. Her kadın yurttaş, barbar bir önyargı tarafından gerçeği gizlemeye zorlanmadan özgürce şunu söyleyebilir: “Ben, senin bana verdiğin çocuğun annesiyim.” Bu hak, bu özgürlüğün kötüye kullanılmasından dolayı yasalardan kaynaklanan sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
  •   Kadınların ve kadın yurttaşların haklarının güvence altına alınması, daha büyük bir yaran zorunlu kılar. Bu güvence, bu hakların tanındığı kişilerin ayrıcalığı olmamalı, herkesin yararına hizmet etmelidir
  • . Güvenlik güçlerinin giderleri ve idari harcamalar için erkeklerden ve kadınlardan eşit ölçüde katkı talep edilir. Kadınlar bu yükümlülük ve ödevleri yerine getirdiklerinden dolayı, mevki ve işlerin, alt ya da üst derece memurlukların ve diğer mesleklerin paylaşılmasına da katılmalıdır.
  •   Kadın ve erkek yurttaşlar, bizzat ya da temsilcileri aracılığıyla, vergilerin zorunlu olup olmadığına karar verme hakkına sahiptir. Kadın yurttaşlar, varlıklarından, erkeklerle eşit oranda vergi verme ilkesini ancak, kamu yönetimine ve vergilerin toplanması, bunların kullanılması ve süresinin belirlenmesi sürecine katılabildikleri takdirde kabul ederler.
  •   Kamu harcamalarına erkeklerle eşit olarak katkıda bulunan kadınlar, her kamu makamından mali işlerle ilgili olarak bilgi alma hakkına sahiptir
  • . Hakların güvence altına alınmadığı ve güçler ayrılığının benimsenmediği bir toplumun anayasası yoktur. Eğer ulusu oluşturan bireylerin çoğunluğu, yapımına katılmamışsa, o anayasa yoktur ve geçersizdir.
  •   Ortak olarak ya da tek tek, mülkiyet her iki cinsin de hakkıdır. Herkes dokunulmaz ve kutsal olan bu hakka sahiptir. Yasalarca belirlenmiş kamusal bir zorunluluk bunu açıkça gerektirmedikçe, ayrıca adil ve önceden belirlenmiş bir tazminat ödenmedikçe, kimse ulusun asli miras payından yoksun bırakılamaz.



Referanslar: