Nasıl bir insan böyle şeyler yapmış olabilir?’
Her şey bu soru ile başlıyor. Aklından geçenlerin bilinmesi, buna yol açan şeyleri ve onu anlayabilme merakı. Suçun unsurları ne? Niye o kurbanlar? Ne olmak, ne yapmak istiyordu? Nasıl bir çocuktu? Nasıl yakalanmadı? Neden yaptı?
Kendisiyle başlayan ilk görüşmede ‘’Merhaba, ben Ted Bundy, hikayemi elimden geldiğinde anlatmak için fırsat kolluyorum. Ben bir hayvan ya da deli değilim. Bölünmüş bir kişiliğim yok. Yani, ben sadece normal biriyim. ‘’
1970 siyasi, ekonomi ve sosyolojik olarak dünyanın yoğun bir buhrandan geçtiği bir dönemdir. Kadın cinayetleri, tecavüzler yüksek bir oranda artış göstermişti. Ancak o dönemde Ted Bundy ayrı bir merak konusu olmuştu. Şık, yakışıklı, hitabeti kuvvetli, zeki, genç bir hukuk öğrencisi.
Tespit edilebilen 40’a yakın cinayetten sorumlu tutulan bu adam neler düşünüyordu? Neler yaşamıştı? Neden yapmıştı?
En tuhaf kısım, kendisinin kafasında çocukluğunun ve ergenliğinin idealleştirilmiş bir versiyonunu olmasıydı. Birinci sınıftayken bir alanda birinci olduğu, sosyal ilişkilerinin çok güçlü olduğu, yetenekleri kendisi hakkında bahsettiği ilk ve bariz şeylerdir ancak kendisi hakkında verdiği röportajın aksine, çocukluğundan süregelen, onu sonradan veya önceden tanıyan herkesin Ted hakkında ortak bir fikri vardı. O ‘garipti’. Mahalleden bir çocukluk arkadaşı, aile dostları, birkaç samimi ahbaplarının ifadesine göre; ailesi oldukça ilgili, onunla her hafta kiliseye giden, izcilik konusunda onu destekleyen bir tutum içerisindeydiler ancak ne yaparsa yapsın bir şekilde olmuyordu. Çocukluğunda uzun bir süre konuşma problemi yaşayan, çevresine uyum sağlamakta zorlanan, arkadaş edinemeyen, izcilikteki temel görevleri (düğüm atmak) yapamıyordu ve buna ilave olarak ormanda ekip arkadaşlarına ‘ölümcül kaplan tuzakları’ kuruyordu. Hatta bu tuzak bir arkadaşının ciddi bir yaralanma almasına sebep olmuştu.
Lisede başkan olma hayaline kapılan Ted Bundy tek bir motivasyona sahipti: Tanınmak, tüm dünyaya kendini göstermek ve hatırlanmak.
Kendisinin her fırsatta ‘Geçmişimde beni cinayete sürükleyecek hiçbir şey olmadı’ ifadesi çok ilginçtir çünkü geçmişi tamamen anlatılacak olan potansiyel patolojik suç zincirinin birer halkasıdır. Washington Üniversitesi’nden Psikoloji lisansıyla mezun olmuştur, aslında bu bizlere kendisinin insan psikolojisi hakkında ne kadar derin bilgi sahibi olabileceği, farkındalığının ve bilişinin ne derece yüksek olduğunu açıklayan bir unsurdur.
Üniversitede ilk gönül ilişksinin ‘Dianne’ isimli genç bir kadınla yaşar. Bu kadın sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan kendisinden üstündür ancak ilişkinin büyük bir kısmında bu bir problem teşkil etmez. Ancak ilerleyen zamanlarda ekonomik koşullar kendisini belirgin hale getirmeye başladıkça ilişkilerinde çatırdamalar başlar ve kız arkadaşı ilişkiyi noktalar. Aslında işlerin kontrolden çıkmaya başladığı nokta budur. Ted Bundy’nin öldürmeye başladığı ve sürdürdüğü bütün kadınların fiziksel ve diğer birçok unsurları ilk kız arkadaşıyla büyük bir benzerlik gösterir. Hepsi çok temkinli, yabancılara karşı dikkatli ve dengeli aynı zamanda üniversite öğrencisiydi.
Ardından çok daha ilginç bir şekilde Hukuk Fakültesine başvurur ve kabul edilir. Okula kabul edildiği senenin kendisi için çok boş olduğunu, içinde bir boşluk olduğunu ve Dianne’den öç alma arzusu olduğu açıkça beyan ettiği bir diğer durumdur. Bu zaman aralığında kaybolan sayısı git gide artmaktadır. Ve işin en ilginç kısımlarından biri, kadınların bulunması için kurulan komisyonda Ted gönüllü bir hukuk öğrencisi olarak görev aldı. Bu durum kendisinin yakalanmasını oldukça geciktiren bir durum oldu.
Ted Bundy, kadınları sakat ya da yardıma muhtaç olduğuna ikna ederek kaçırması, öldürdüğü kadınlara işkence ediyor olması, kadınlar yaşarken-öldükten sonra bedenlerinin tecavüze uğraması, bedenlerinin parçalanması bahsettiğimiz kişinin ne kadar bastırılmış bir kimliğinin olduğunu, güç gösterisi yapması çabasını, öç alma duygusu, kendine yaratmaya çalıştığı güçlü ve agresif karakter, sadistik meyilleri, kadınlar hakkında söylediği olumsuz söylemler aslında kendisinin içten içe ne denli yoğun bir mücadele içerisinde olduğunu, çekildiği kabuğundan çıkmanın çok olumsuz da olsa bir yolunu bulduğunu gösteriyor. Bu denli genç ve güzel kadını neden öldürdüğü sorusuna verdiği cevap tüyler ürperticidir: ‘’Onlara bu şekilde sahip olabiliyorum.’’
Yakalandığı zaman yoğun bir psikiyatrik muayeneden geçmiştir ve bunun sonucunda kendisine manik depresif teşhisi konmuştur. Manik depresyon, bazen bipolar bozukluk olarak da bilinir, mani nöbetleri ile değişen depresif dönemler ile karakterize bir duygudurum bozukluğudur. Buna ek olarak o dönem için kendisine potansiyel birçok teşhis konmuştur ancak ölümünün ardından kesin fizyolojik bir bozukluk saptanmamıştır. Kendisi hakkında verdiği onca yalan bilginin ardından, kendisi hakkında üçüncü şahıs olarak konuşma fikriyle yaptığı birçok kan dondurucu şeyden dolaylı olarak bahsetmiştir. ‘Bir şahsın şiddet içeren seksi tercih etmesi ifadesi bu konuda dile getirdiği ilk itiraflardandır. Bu arada bahsetmekten büyük ölçüde fayda olacaktır, kendisi ergenlik döneminde ciddi derecede şiddet içeren porno kasetlere bağımlı denecek derecede tutkuluydu.
‘’Belki bu kişinin umduğu, şiddet yoluyla, arka arkaya şiddet eylemleriyle, her cinayetten sonra açlık çekiyordu. Tatmin olmamış. Ayrıca irrasyonel bir düşünce uyandırıyordu, bir sonraki yapışında tatmin olacak diye. Ardından bir sonrakinde ve ardından yine bir sonrakinde. ‘’ayrıca kendisinin kadınlar hakkında saptırılmış düşünceleri vardı: kadınların mal olduğu, sadece hizmet etmek için bu dünyada oldukları ve bu yolda her şeyin yapılabileceği kendisine ait olan diğer bir sapkın düşüncedir.
Tüm bunlar ve bunlara ilave edilecek birçok şeyin ardından elektrikli sandalye ile idam edilerek öldürülmüştür. İdam edildiği gün birçok kişi elinde yiyecek v e içecekleriyle bu ana tanıklık etmek için toplanmış, havai fişekler yakıp bunu kutlamışlardır.
Referanslar:
Bir Katilin İfadeler: Ted Bundy, Netflix
Bir Katilin Gözünden, Spotify, Postcast