‘İşkolik’ kelimesi 1971 yılından beri psikoloji alanında kullanılmakta olup “Gerekli olmadığında bile uzun saatler çalışma zorlantısı”, “iş bağımlılığı” gibi çeşitli tanımlamalara sahiptir (Oates, 1971). Daha kapsamlı olarak Clark (2016), işkolikliği “kişinin kendine içsel bir baskı oluşturması nedeniyle çalışmak zorunda hissetmesi, çalışmadığı zamanlarda devamlı olarak iş hakkında düşünmesi, ilişkiler ve sağlık gibi konularda olumsuz sonuçların ortaya çıkma potansiyeline rağmen çalışandan makul olarak beklenenin ötesinde çalışma” olarak tanımlanmakta.

     Çok çalışmak ve üretken olmak toplumlarda çoğunlukla takdir edilen ve örnek gösterilen davranışlar olduğu için işkoliklik birçok kişi için ‘Çalışkanlık’ şeklinde görülüp olumlu bir anlam barındırıyor (Baruch, 2011). Ancak bir araştırma, işkoliklik tanımına uyan insanların suçluluk, kaygı, öfke ve hayalkırıklığı gibi duyguları daha fazla yaşadığını, diğer taraftan işini severek ve angaje olarak yapanların keyif, tatmin ve özgüveni daha fazla deneyimlediğini ortaya koyuyor (Clark, Michel, Stevens Howell, & Scruggs, 2013). Ayrıca bu aşırı çalışma durumu iş verimi ve performansını sanılanın aksine olumlu yönde etkilemiyor. Konuyla ilgili araştırma sonuçları oldukça çarpıcı; çalışma işkolik bireylerde iş stresi ve amaca yönelik olmayan davranışların fazla olduğunu, aynı zamanda iş tatmininin yüksek olmadığını gösteriyor (Clark ve meslektaşları, 2013). 

     Bizler çok sayıda duygusal ihtiyaca sahibiz ve uzun dönemde bunların her birini karşılayabilmemiz önemli. Çok çalışmak başarı getirebilen bir eylem olduğu için fazla çalışmanın olumsuz yanlarını görmek her ne kadar zor olsa da fazla olan her şey bize zarar veren/yardım etmeyen bir noktaya varabilir, başka ihtiyaçlarımızı görmezden gelmemizle sonuçlanabilir. Yetkin hissetmeye ihtiyaç duyduğumuz kadar esnekliğe, spontanlığa, gevşemeye de ihtiyacımız var. 

     Peki sözü edilen diğer duygusal ihtiyaçları ihmal edecek düzeyde çok çalışma davranışını nasıl değiştirebiliriz? Değişim için ilk önce durumun böyle olduğunu ve bize bir noktaya kadar zarar verdiğini fark edebilmeliyiz. ‘Çok çalışma’ miktarı yapılan işe ve o işin beklentisine, bireysel yetkinliklerine göre farklılık gösterebildiği için işkolik olup olmamak göreceli. Aslında bir davranışın yalnızca kendisi, onun bizim için iyi olup olmadığı konusunda bize kesin bir bilgi vermez. Bunu anlamak için o davranışın yaşamınızdaki işlevine, size ne sağladığına ve neyden koruduğuna bakmak gerekli. Bazıları başarısız olmaktan çok korktuğu için diğerlerinden kat kat fazla çalışıyor olabilir. Zor duygularla işlevsel bir şekilde baş edemediği için kendini yoğun bir biçimde çalışmaya veriyor olabilir. Takdir ve övgü kazanmak için diğer ihtiyaçlarını ihmal ediyor ve çalışmaya yöneliyor olabilir. İşyerinde kendinden üst pozisyondaki kişilere sınır çizmekten, ‘hayır’ demekten korktuğu için fazla sorumluluk almak durumunda kalıyor olabilir. Mükemmelliyetçilik, detaycılık işleri zamanında bitirmeye engel olup yine uzun saatler çalışmaya sebep olabilir. ‘Fazla çalışma’nın sebebi olabilecek onlarca örnek sayabiliriz ve bunların herbiri farklı ihtiyaçlardan doğar.

     Bu sebeple herkese iyi gelecek olan, değişim için izlenecek yol da farklıdır. Kimine hayatında hali hazırda olan başarılarını farketmek, kendine şefkat göstermek iyi gelirken; kimine duygularını farketmek, tanımak, ifade etmek iyi gelir. Kimi için otorite figürleriyle iletişim, kendini ortaya koyabilme, sınır çizebilme üzerine calışırken; kimiyle suçluluk duygusu ve psikolojik esneklik üzerine çalışırız. Her insan biriciktir, bu yüzden terapiye getirilen her sorunun baştan hazır bir reçetesi yok. Her şey kişi özelinde değerlendirilir ve belirlenen ortak hedeflere göre ilerlenir. Bu yüzden eğer kendinizi yıpratacak, dinlenmeye, eğlenmeye, zaman zaman spontan olabilmeye fırsat vermeyecek kadar çalışıyorsanız, çalışırken tüm duygulardan kopuyorsanız, bu durum sizin sağlığınızı, önemli ilişkilerinizi, başarınızı olumsuz etkiliyorsa, özetle size tüketiyorsa; bu durumu değiştirmeyi, değiştirmek için destek almayı düşünebilirsiniz.

 

Kaynakça:

Baruch, Y. (2011). The positive wellbeing aspects of workaholism in cross cultural perspective: The chocoholism metaphor. Career Development International, 16, 572-591.

Clark, M.A. (2016). Workaholism: It’s not just long hours on the job. Retrieved 9 February 2021, from https://www.apa.org/science/about/psa/2016/04/workaholism

Clark, M.A., Michel, J.S., Stevens, G.W., Howell, J.W., & Scruggs, R.S. (2013). Workaholism, work engagement and work-home outcomes: Exploring the mediating role of positive and negative emotions. Stress and Health, 30, 287-300.

Morin, A. (2017). Are You a Hard Worker or a Workaholic? Science Says This Is the Critical Difference. Retrieved 9 February 2021, from https://www.inc.com/amy-morin/the-critical-difference-between-being-passionate-a.html

Oates, W.E. (1971). Confessions of a workaholic: The facts about work addiction. New York: World.