…
Oysa acı diye bir şey var bu dünyada
Ölüm var -ki
yüreğimde bu boşluğu yaratan biraz da odur.
Yanı başımda ölüp gitti dostlarım, ben bakakaldım
Gözyaşlarının da bir yerlere gömüldüğü görülmüş müdür?
Çözemediğim bir şeyler var hayatımda
Sanki ilk benim duyduğum garip, anlatılmaz duygular
Sürse daha ne kadar sürer bu, bilmiyorum
Ölümü ve hayatı yanyana düşünmesini ne zaman öğrenir çocuklar?
Ahmet Erhan/Çözemediğim Bir Şeyler Var Hayatımda
Her birey hayatı boyunca kayıplarla karşılaşır çünkü hayatın kaçınılmaz gerçeğidir ölüm. Farklı yaşlarda, farklı çevrelerde, farklı biçimlerde gelir yüzyüze. Yakınlarını, ailesini, dostlarını belki de sadece uzaktan tanıdığı birilerini kaybeder ve bu kayıpların üstesinden gelmeye çalışır. Sevilen birini kaybetmek kayıp yaşayan tüm bireyler için acı verici ve zorlayıcı bir deneyimdir (Çolak ve Hocaoğlu, 2021, s.57). Bireylerin kayıp karşısında verdiği ilk tepkiler doğal bir tepki olduğu için hastalık olarak nitelendirilmemektedir ve normal karşılanmaktadır (Özel ve Özkan, 2020, s.352). Kayıpların ardından ise bireylerde yas süreci ortaya çıkabilmekte ve yas bireyleri faklı şekillerde etkileyebilmektedir. Yas; sevilen birinin ölümünden sonra kayıp yaşayan bireyler tarafından gösterilen fiziksel, duygusal, bilişsel ve davranışsal tepkiler olarak nitelendirilir (Karaca, 2013, s. 136). Yas kişiye özgü bir durum olup cinsiyet, kültür ve daha önceki yas deneyimine bağlı olarak her birey tarafından özgün bir biçimde deneyimlenir çünkü her birey birbirinden farklıdır benzersizdir bu nedenle bireylerin kayıplar karşısında verdiği tepkiler de tepkilerinin boyutu da değişiklik gösterebilir (Özel ve Özkan, 2020, s.353).
Normal yas tepkileri kaybın yaşanmasıyla eş zamanlı olarak ortaya çıkar (Karaca, 2013, s. 136). Bu sebeple bireylerin yaşadığı kaybın ardından ortaya çıkan keder, üzüntü, öfke gibi duygularının normal olduğunun fakında olması ve duygularını kabullenmesi yas sürecini doğru yönetmesini ve bu durumla baş etmesini de kolaylaştıracaktır.
Parkes ve Bowbly’e göre yasın esnek olan 4 evresi vardır (Çolak ve Hocaoğlu, 2021, s.58):
1) Şok ve hissizlik (numbing): Kişi ölen kişinin kaybını, ölümü hissetmez, öyle görünür.
2) Özleme ve araştırma: Bu evrede kişide ayrılık anksiyetesi vardır, kaybedilen kişi/nesne tekrar bir arada olmak için çalışır ancak yineleyen başarısızlık sonucu bir sonraki aşamaya geçmesini sağlar.
3) Umutsuzluk: Kişilerin geleceğe dair beklentilerinin olmaması durumunu ifade eder.
4) Reorganizasyon: Ölümü bir bağın kaybı olarak ifade eder. Güvenli bağlanan kişilerin sevilen ve kaybedilenle ilgili anıları daha bütüncüldür. Kaçıngan bağlanan kişilerde ise başkalarına olan gereksinimlerini bastırır. Kaygılı bağlanan kişiler ise başkalarına olan ihtiyaçlarını daha fazla belli eder. Başkalarının yokluğu durumunda anıları bütüncül olarak oluşturmakta güçlük çekerler ve kayıpla başa çıkmakta zorlanırlar. Farklı bir grup ise düzensiz bağlanır. Başkasının yokluğunda organize olacak bir anı oluşturamaz.
Elisabeth Kübler-Ross ise yas sürecini benlik kaybına uyum sağlama evresi olarak beş aşamalı bir yas süreci modeli tasarlamıştır (Özel ve Özkan, 2020, s.358):
1. İnkar: Bu aşama yas tutmanın ilk aşamasıdır. Hayat anlamsız hale gelir, şok ve inkar başlar. İnkar, benliğe acı verici olan durumdan kaçınmak için bilinçdışı kullanılan kaçınma durumudur.
2. Öfke: Bireyin kontrol edemediği duyguları başkalarını suçlayarak, saldırgan davranış göstererek hislerini kontrol altına alma girişiminde bulunma durumudur. Bu aşamada birey, beklenilen tepkiyi vermeme, geçerliliği kanıtlanmamış tedavi yöntemlerine yönelme davranışı gösterebilir.
3. Pazarlık etme: Bu aşamada birey anlaşmalar yaparak gerçeği değiştirme çabasına girebilir. Bu durum kabullenmenin başladığını göstermektedir.
4. Depresyon: Bu aşama, kaybı yaşamanın acısını ve verdiği sıkıntıları içermektedir. Farkındalık düzeyi arttıkça yas düzelmeye başlar.
5. Kabullenme: Ölüme ilişkin duyguların çözümlendiği aşamadır. Gerçeğin kabullenildiği, oluruna bırakıldığı, yeni yaşam sürecine uyum sağlanmaya başlanıldığı aşamadır.
Yas sürecinde bireyin kayba karşı çözülmeyen duygularının çözülmesi ve kişinin baş etme becerilerini arttırmak ve normal rutin hayatını sağlıklı bir şekilde sürdürmesini sağlamak önemlidir. Eğer kayıp birey için duygusal olarak yıkıcı özellikte ise başlangıçta başka seçeneklerinin olmadığını ve ne yapacağını ya da yardım için nereye gideceğini bilemediğini düşünebilirler. Bu durumda, kayıp yaşayan bireylere mevcut potansiyellerini fark etmelerini sağlamak gerekebilir (Özel ve Özkan, 2020, s.363).
Kişinin hayatına devam edebilmesi için yasın tamamlanabilmesi oldukça önemlidir. Bireyin yasını yaşamasına izin vermesi, duygularının farkında olması ve yasa ilişkin tüm davranışları kabul etmesinin sürecin önemli bir parçası olduğu unutulmamalıdır. İhtiyaç duyduğu zaman profesyonel yardım almanın normal olduğunu ayrıca yakınlarından destek almanın önem arz ettiğinin de farkında olması bireyin süreci sağlıklı bir şekilde yürütebilmesini sağlayabilmektedir.
Kaynakça
Çolak, V.G., Hocaoğlu, Ç. (2021). Bereavement and Grief: A Review., Cyprus Turkish Journal of Psychiatry & Psychology, 3(1), 56-62. Doi:10.35365/ctjpp.21.1.07.
Karaca, S. (2013). Gecikmiş Veda: Bir Olgu Sunumu. Psikiyatri Hemşireliği Dergisi, 3(3), 136-140. Doi: 10.5505/phd.2012.39358.
Özel, Y., Özkan, B. (2020). Psychosocial Approach to Loss and Mourning. Current Approaches in Psychiatry, 12(3), 352-367. Doi: 10.18863/pgy.652126.