Toplumumuzda ‘’Feminizm’’, ‘’Feminist’’, ‘’Feminist Psikoloji’’ gibi kavramlar kullanıldığında genelde akıllarda olumlu düşünceler canlanmıyor. Bu savı destekler nitelikte birçok sokak röportajını dinleme fırsatına sahibiz ve benim en çok dikkatimi çeken videoyu sizler için buraya ekliyorum (https://www.youtube.com/watch?v=3UTDtO6GA-U). Bu yazıda asıl amacım ‘’Feminist Psikoloji Nedir?’’ başlığını açmak. Bu başlığı açmadan önce sizlere ‘’Feminizm Nedir? & Feminist Kime Denir?’’ konularını da açıklamak isterim.

     Literatürede Feminizm toplumda algılandığı gibi erkek düşmanlığı veya kadın üstünlüğü olarak tanımlanmıyor. Feminizm, 1850’li yıllarda İngiltere de seçimlerde kadınların oy hakkının bulunmaması, seçme ve seçilme hakkına sahip olmaması, eğitim alanında erkeklerle eşit haklara sahip olmaması, legal evlilikler gerçekleştirme haklarının olmaması üzerine Mary Wollstonecraft (İlk Feminist Kadın) tarafından kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olması ve eşit muamele görmeleri gerektiği ilkesiyle ortaya çıkmış, birçok farklı alt bakış acısı olan (liberal feminizm, marxist feminizm gibi..) bir eşitlikçi kadın hareketidir (Helgeson, 2017). TDK’de ise feminizm kelimesinin tanımı su şekilde geçer; ‘’Toplumda kadının haklarını çoğaltma, erkeğinkiler düzeyine çıkarma, eşitlik sağlama amacını güden düşünce akımı, kadın hareketi.’’ Sanılanın aksine üstünlüğü değil eşitliği amaçlayan bu hareketi benimseyen, kadın ve erkeğin hayatın her alanında eşit haklara sahip olması gerektiğini düşünen her kişiye feminist diyebiliriz. Feminist olmak günlük hayatta cinsiyet, yaş, dil, din, ırk ayırt etmeksizin eşitliği savunan her bireyin kimliği olarak can buluyor (Helgeson, 2017). Peki feminist psikolojinin feminizm ’den farkı nedir? Neden ortaya çıkmıştır?

     Cinsiyet psikolojisi dersinde psikoloji alanında cinsiyet bazlı araştırmaların ilk kökenine baktığımızda katılımcı olarak yoğunlukla erkeklerin kullanıldığını görüyoruz. 1936–1954 yılları arasında geliştirilen MMPI (Minnesota Multiphasic Personality Inventory - Minnesota Çok Yönlü Kişilik Envanteri) testinde ‘’Maskülen erkek ve feminen kadın sağlıklıdır.’’ ideolojisinden yola çıkılarak eşcinsel yani homoseksüel erkekleri maskülen olmadıkları için ‘’erkek’’ kategorisinde değil ‘’kadın’’ katılımcı kategorisinde kullanarak bu testi geliştirdiklerini bu yüzden bazı kesimler tarafından ağır eleştiriler aldıklarını biliyoruz (Helgeson, 2017). Bu bize iki şeyi açıklıyor; ilki, maskülen olmayan erkeğin erkek olarak kabul edilmediğini ve kadın olarak atfedildiği; İkinicisi ise, kadınlar için geliştirilen bazı psikolojik testlerde dahi kendi cinslerini temsil etme hakkının verilmediği.  Günümüzün ‘’Erkekler Mars’tan, kadınlar Venüs’ten.’’ düşüncesi o yıllarda popülerliğini göstermeye başlamış ve buna güzel örnek Cinsiyet Psikolojisinin tarihine bakıldığında yapılmaya başlanan ilk çalışmalar olacaktır. 1894–1936 yılları arasında ‘’Kadınların beyni erkeklere göre daha küçüktür.’’ teorisi ile yapılmaya başlanan Terman & Miles’ın çalışmasında iki cinsiyet arasında beyin boyutu ve zekâ yetenekleri ile ilgili herhangi bir fark olmadığı ortaya çıkmıştır (Helgeson, 2017). İşte feminist psikolojinin doğuş ihtiyacı tam da bu noktada devreye giriyor bana göre.  Hale Bolak Boratav’ın ‘’Feminist Psikoloji: Nedir, Nasıl Gelişti, Psikolojiye Getirdiği Farklı Açılımlar’’ makalesi feminist psikoloji detaylarını anlamaya devam edelim. 

     Feminist psikoloji hemen hemen hayatın her alanında olduğu gibi psikoloji literatüründe de kadına yeterince yer verilmediğini, kadın psikolojisi söz konusu olduğunda dahi verdiğim örneklerdeki çalışmalarda olduğu gibi erkekler üzerinde yapılan çalışmaların kolaylıkla baz alındığını ve bunun ön yargılı & ayrımcı olduğunu anlatmaya çalışan, toplumsal cinsiyet psikolojisi alanında çalışma ve araştırmalar yürüten, psikolojide çeşitli isimlerin psikoloji tarihinde cinsiyetçiliğe yol açtığını düşünen ve bu yapıyı dönüştürmek amacında olan, kadının hayatın her alanındaki rolünün daha eşitlikçi bir yöne çekilmesinin gelecek nesiller için de faydalı olduğunu istatistiklerle savunan, kadın ve erkek ilişkilerini klasikten uzak bir bakış açısıyla ele almak isteyen, zaman zaman psikoloji biliminde kullanılan araştırma yöntemlerinin on yargılı olduğunu gören dolayısıyla bu yönde gelişmeye çalışan, literatürdeki cinsiyetçiliği fark etmiş ve önünü kesmek için yola koyulmuş bir eleştirel perspektiftir (Bolak Boratav, 2001). Buradan yola çıkarak feminizm hareketinin ortaya çıkış amacıyla çok örtüşen bir amaca sahip olduğunu söyleyebiliriz. Feminist psikolojinin bazı temel ilkeleri var ve bu temel ilkeler feminist psikoloji perspektifinin neden & nasıl ortaya çıktığını, neyi kapsadığını da destekler nitelikte. Bu ilkelerden ilki ‘’Toplumsal cinsiyetin cinsiyetten öte bir kavram olduğudur.’’ Feminist psikologlar toplumsal cinsiyet ve cinsiyet kavramlarını anlam olarak birbirinden ayırıp ortaya net kavramlar çıkarmışlardır. Bu doğrultuda toplumsal cinsiyet (gender) toplumun kadın ve erkek cinsiyetlerinden kültürel, inançsal ve toplumsal olarak beklentilerini, atıflarını içerir. Cinsiyet (sex) ise doğduğumuzda biyolojik olarak varoluş halimizdir, bu varoluşun kadın veya erkek olarak sadece iki şekilde var olmasının da toplumda ve bireylerde farklı sorunlara yol açtığını üstüne basarak belirtmişlerdir (Fausto Sterling, 1993; Bolak Boratav, 2001). Bir diğer ilke ‘’Kadınlar birbirinin aynısı değildir.’’ ilkesidir. Toplumlar kadınları toplumsal, sosyal, kültürel, inançsal manada bazı kalıplara tabi olmak zorunda gibi atfedebilirler, anneliğin kutsal olduğu, her kadının anne olması gerektiği, kadınların çekingen ve suskun olması gerektiği gibi kalıplar buna basit örnekler olabilir. Genelleme ile ilgili temkinlilik konusu 90’lı yıllarda gündeme gelmiştir (Bolak Bolatav, 2001). Bu bağlamda birçok bilim insanı çeşitli ölçekler ve çalışmalar yürütmüşlerdir. Üçüncü ilke ‘’Güç, güçsüzlük, güçlendirme ve karşı koyma adları konulması gereken olgulardır.’’ ilkesi. Bu ilke günlük hayatta kadınlara onlar farkında bile olmadan nasıl güçsüz hissettirildiğiyle ilgili bir ilke diyebiliriz. Yetişkin kadınlara ‘’kız’’ diye hitap edilmesinden özgüvenlerinin düşürülmesine, baskıcı ve cinsiyetçi politikalardan sosyo-kültürel cinsiyetçiliğe, şiddete ve ezilmeye dayalı tüm eylemlere ışık tutan bir ilkeyi temsil etmektedir (Bolak Bolatav, 2001). Son ilke ise ‘’Toplumsal değişmenin önemi, bireysel değişmenin sınırları.’’ ilkesi. Bizler kimi zaman günlük hayatta davranışlarımızın, duygu ve düşüncelerimizin diğer insanları etkilemediğini düşünüyor olsak dahi işin iç yüzü ne yazık ki öyle değil. Sosyal varlıklar olduğumuz için etrafımızda olup bitenlerden, maruz kaldıklarımızdan ve bir topluluğun içinde bulunduğu atmosferden etkileniyoruz. Feminist psikolojinin son ilkesi de bununla ilgili. Helgeson’un Cinsiyet Psikolojisi kitabında da belirttiği gibi ‘’Kişisel olan politiktir.’’ görüşü bu ilke için çok uygun. Örneğin bu ilke kadın ve erkeğin toplum içerisinde gösterdikleri farklı davranışların dahi toplumun kadına ve erkeğe atadığı otomatik atanmış rollerden dolayı oluştuğunu savunuyor (Bolak Bolatav, 2001). Genele baktığımızda feminist psikoloji kadının psikolojisini hayatın her alanında mercek altına alıyor ve eşitlikçi bir yaşam için mücadele veriyor.

     Yazıya başlarken bahsettiğim gibi toplumumuzda bazı insanlar ‘’Feminizm’’, ‘’Feminist’’, ve ‘’Feminist Psikoloji’’ kavramlarına karşı biraz on yargılı davranabiliyor. Eğer siz de onlardan biriyseniz bu yazıyı okuduktan sonra bahsettiğim kavramlar hakkında biraz olsun fikrinizin olumlu yönde değişebilmiş olmasını diliyorum. Bilmediğimiz, emin olmadığımız veya savunup – savunmadığımıza karar vermek istediğimiz konular hakkında bilgilenmek için en iyi yöntem akademik ve güvenilir kaynaklardan okuma yapmaktır. Ben de sizler için birkaç güvenilir kaynaktan çok önemli ve öğrenilmesi gerektiğini düşündüğüm feminist psikoloji ile ilgili bir yazı derledim. Aşağıda konu ile ilgili farklı okuma önerileri de bulabilirsiniz. Toplum olarak hayatımızda önemli kavramların gerçek manalarını kavrayabildiğimiz ve uygulamaya geçirebildiğimiz, kadın erkek eşitliğinin hayatın her alanında sağlanabildiği, bilincimizin her geçen gün arttığı günlere ulaşabilmek dileğimle…

 

Okuma Önerileri;

Cinsiyet Belası - Judith Butler (Kitap)

Yeni Bir Çağ Hayali - Sheila Rowbotham (Kitap)

‘’Feminist Psikoloji: Nedir, Nasıl Gelişti, Psikolojiye Getirdiği Farklı Açılımlar’’ – Hale Bolak Boratav (Makale)

Feminizm Herkes İçindir – Bell Hooks (Kitap) – (Bell Hooks, Amerikalı bir yazar ve kadın hakları savunucusudur, yazdığı tüm kitapları okumanın kıymetli olduğunu düşünüyorum.)

 

Referanslar

Bolak Boratav, H. (2001). Feminist Psikoloji: Nedir, Nasıl Gelişti, Psikolojiye Getirdiği

Farklı Açılımlar. İstanbul Bilgi Üniversitesi, 4(7), 1-12.

Fausto Sterling, A. (1993). The five sexes: Why male and female are not enough. Sciences-New York-33, 20-24.

Helgeson, V. S. (2017). Psychology of gender (5th ed.). Routledge.