Çalışan makinenin her daim işleyen çarkları, durmadan devam etmelidir. Mikro sistemde, o çarkların dönmesi demek, makro sistemde hizmet etmeye devam etmenin bir koşuludur çünkü... 21. yüzyıl insanının mekanik bir yapıya büründüğünü fark etmesi kısa bir zamanda gerçekleşmemiştir. Ki hali hazırda, çoğunluğun fark ettiğini söylemek de pek doğru olmayacaktır. O halde, insanın durmadan ''kendi'' yaşadığı hayattan şikayet etmesinin sebebi ne olabilir?

 

           Sanayi devrimi ile daha fazla üretim ve beraberinde daha fazla tüketimi getiren sistemi, insan kendi refahı için kurmuştur. Fakat bir süre sonra bu makine sistemi ile kendini özdeşleştirmesi, kendi yaşamını buna adapte ediyor oluşu, yavaş yavaş ama sistematik bir şekilde devam etmiştir. Belki de yavaş ve derinden oluşan bu yapı, durup kendine bakması için bir fırsat yakalamasına imkan bırakmamıştır. Çünkü zihni yapılacaklar listesi ile doludur. Bu sebeple, bir dakika olsun, an denilen zamanın kısacık bir parçasında, şu soruları sorma fırsatını ıskalayabilmektedir: Bugün neler yaptım? Bugün neler yaşadım? Bugün yaşadığım olay/olaylar sonucu hangi duyguyu hissettim? Bu duygu üzerine çalışabilir miyim? Mekanikleşmeye başlayan bir insan için bu sorular belki bir vakit kaybı olacaktır. Peki o, anlık kendine vakit ayırma seansı biriktiğinde, duygular kendini duyurmak için nerede ortaya döküleceklerdir? Duyulmaya ihtiyacı olan ve bir türlü üstesinden gelinemeyen korku ve kaygılarda mı? Psikosomatik belirtilerde mi? İşte ortaya çıkmak için bir alan bulamayan, birikmiş bu baskın duyguları çalışmak için direkt bir psikoterapi yöntemi olmamakla birlikte, yardımcı bir teknik olarak kişinin tek başına rahatça uygulayabileceği yöntemlerden biri: Duygusal Özgürleşme Tekniği (EFT)' dir.

 

 

Duygusal Özgürleşme Tekniği (EFT)

      Duygusal özgürleşme tekniği (EFT), bir mühendis olan Gary Craig' in,  klinik psikolog olan Roger Callahan' ın düşünce alanı terapisinden esinlenerek geliştirmiş olduğu bir tekniktir. Tekniğin ortaya çıkış öyküsü ise 1980 yılında Callahan' ın fobiye sahip olan bir danışanının gösterdiği psikosomatik belirtileri çalışmak üzere, aynı zamanda ilgi alanı olan enerji çalışmalarını seanslarına dahil etmeye karar vermesi ile tekniği uygularken danışanının göz altlarına parmak uçları ile yaptığı vuruşlar ile fobisinin tedavi edilmesine karşılık, mide rahatsızlığının baş gösterdiğini gözlemlemektedir. Bunun sonucunda Callahan tıkanan enerji akışının dengelenmesi ile fobinin ortadan yok olduğunu ifade etmiştir. Bunu gözlemlemiş olan Craig ise tekniği sadeleştirerek, bir takım düzenlemeler yaparak EFT' nin ortaya çıkmasını sağlamıştır (Craig, 2004  Aktaran Irmak Vural ve Aslan, 2018). 

 

         EFT, doğu felsefesi çıkışlı, çakra sistemine dayalı bir tekniktir. Tekniğin verdiği mesaj şudur: Beden ile duygular birbiri ile etkileşim halindedir. Dolayısıyla ifade edilmeyi bekleyen, yoğun ve baskın duygular görünür olmak için kendilerini bedende var etmek üzere yollar arayacaktır. Bunlardan biri de fiziksel ağrılardır. EFT' nin regli dönemi içerisinde ortaya çıkan ağrıların üzerinde etkisini incelemek üzere yapılan yarı deneysel bir çalışmanın sonucuna göre sadece tek oturum olarak uygulanan tekniğin; uygulanmadan önceki ağrı skoru ile uygulandıktan sonra ölçülen ağrı skoru arasında anlamlı bir fark olduğu tespit edilmiştir (Ersun ve Zaybak, 2012). EFT aynı zamanda bedende duyumlanan ağrıyı tamamıyla yok etmemekle birlikte ağrıyı tolere edilebilir seviyeye getirmeye yardımcı bir teknik olarak ifade edilebilir. Peki gündelik yaşamda, kısa bir vakit ayırarak baskın duyguyu ya da ağrıyı çalışmak mümkün müdür?

 

 

EFT Nasıl Uygulanmaktadır?

       Uygulama, Çin tıbbı yöntemleri merkez alınarak, bedenin akupunktur noktaları olarak ifade edilen enerji merkezlerinin hafif vuruşlar ile uyarılmasını içermektedir (Sezgin, 2013).

 

1) Öncelikle rahatsızlık veren duygunun bulunması ve tanımlanması çalışma için kritik bir öneme sahiptir. Bu keşif esnasında birkaç duygu ortaya çıkabilir. Bu durumda da 0-10 arasında her birine puan vererek, çok yüksek olmayan duyguyu çalışmak (6 gibi), bir uzman eşliğinde yapılmadığı için güvenli alan yaratmak açısından gereklidir.

 

2) Duygu tespit edildikten sonra, o duyguyu çalışırken kullanılabilecek (mırıldanarak ya da içinden söylenerek) sözcükler şunlardır: ''Bu kaygı'' ya da ''bu kaygım'' şeklindedir.

 

3) Hafif ama ritmik olacak şekilde vuruşlara başlama aşaması iki elin iki parmağını (işaret parmağı ve orta parmak) kullanılarak sırayla; bu kaygım diye söze başlayarak, önce kaşların üstüne vuruşlar, sonra şakaklara, göz altına, bıyık bölgesine, alt dudak ile çene arasında kalan boşluğa, köprücük kemiğinin yer aldığı boşluğa, sol koltuk altına ve başın tepe noktasına olacak şekilde, her bölge için 10-15 hafif vuruş yeterli olacaktır.

 

4) Son aşama ise uygulama bittikten sonra duyguya tekrar bakıp bir puanlama yapmak olacaktır. 1 puan kadar büyük bir gerileme beklenmemektedir. Burada asıl olan nokta, duyguyu konforlu alana çekebilmektir.

 

         Bu tekniğin düzenli bir şekilde uygulanıyor (örn; her gün yatmadan önce) olması verim almak açısından önemli olacaktır.

 

 

 

Kaynak:

Ersun, A. ve  Zaybak, A. (2012). Duygusal  özgürlük teknikleri' nin dismenore üzerine etkisinin 

incelenmesi. Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi Dergisi , 28 (2) ,13-21 .

 https://dergipark.org.tr/en/pub/egehemsire/issue/49350/630356

Irmak Vural, P. ve Aslan, E. (2018). Duygusal özgürleşme tekniği (eft) kapsamı ve uygulama alanları . Yaşam Becerileri Psikoloji Dergisi , 2 (3) , 11-25.

https://dergipark.org.tr/en/pub/ybpd/article/383026

Sezgin, N. (2013). Tek oturumda uygulanan duygusal özgürlük tekniği (eft)' nin yaratılan stres 

durumu üzerindeki etkileri. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 53 (1), 

329-348.

http://www.dtcfdergisi.ankara.edu.tr/index.php/dtcf/article/view/577/427