Günümüzde bilinçsizce artan sosyal medya kullanımının ve teknolojinin de yadsınamaz etkisiyle çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar olayları görülmektedir. Elbette ki sadece bu iki alan üzerinde yoğunlaşmak yanlış bir tutum olacaktır. Temele indiğimizde sorumsuzca ve yanlış tutumlar doğrultusunda yetiştirilen çocukların zaman içerisinde birer yetişkin haline gelmeleri ve sosyal alanlarda diğer insanlara zarar veriyor olmaları toplumsal bir sorun olarak günümüzde var olmaktadır. Sosyal medya ve teknoloji kullanımı aslında merak duygusunu barındırır ve bu merak hem çocuk için hem de yetişkinler için doğal, gerekli bir süreçtir. Ancak önemli olan merak duygusunun doğru bir şekilde giderilmesi ve özellikle çocuklarda gelişim sürecine zarar vermemesinin sağlanmasıdır.
Çocuğun gelişim süreci incelendiğinde karşımıza iki önemli kavram çıkmaktadır: cinsellik ve mahremiyet. İki kavram da aslında genel geçer yapıya sahip olmakla birlikte karıştırılan ve birbirinden oldukça ayrı olan iki ayrı alandır. Öncelikle cinsel eğitim, mahremiyet eğitimi değildir. Mahremiyet eğitimi çok daha kapsamlı bir kavramdır. Cinsel eğitimin içeriğinde; çocuğun gelişim süreci, yaşayacağı fiziksel ve duygusal gelişmeler, ailesine soracağı sorular ve özellikle kendi cinselliğini tanımlaması yer alır. Mahremiyet eğitimi ise; cinsel bilgilere ilaveten kendisinin ve başkalarının “özelini” fark etmesi, sosyal hayatta kendi özel alanını koruyabilmesi ve doğru şekilde sınırlar koyabilmesi konularını içerir. Cinsellik eğitimi aile dışında bilimsel kitaptan veya yetkili kişilerden de alınabilirken mahremiyet eğitimini anne-baba verir. Mahremiyet eğitimi çocuğun kişilik bütünlüğünün, ruhsal iyilik halinin ve cinselliğinin korunabilmesi açısından çok önemlidir. Bu eğitimi doğru şekilde verebilmek için anne babanın da yeterli bilgi ve donanıma sahip olması gerekmektedir. (Ergül, 2021)
Çocukların gelişim sürecinde etkili olan bu iki kavram açısından kültürel farklılıklar gözlenmektedir. Belki de bizlere düşen bu farklılıkları ortadan kaldırmaya çalışmak ve tüm dünyaya aynı şekilde geçerli olan “mahrem” normları öğretebilmek, açıklayabilmektir. Örnek verecek olursak erkek çocuklara yapılmakta olan sünnet bizim kültürümüzde oldukça önem verilen, abartılan ve coşkuyla kutlanan bir cerrahi işlemdir. Esasında sağlık için gerçekleştirilen bir işlemdir fakat gelin görün ki kültürümüzde bu durum pek de bu bakış açısıyla gerçekleştirilmemektedir. Öyle ki aileler sünnet öncesi ve sonrası olarak iki ayrı dönemde çocuğu sürekli aynı mevzuya maruz bırakmakta, konu üzerinden çocuğun mahremiyetini gözetmeksizin şakalar yapmakta, hatta sünnet sonrası “göster amcalara-teyzelere” söylemlerinde bulunarak çocuk üzerinde baskı oluşturmaktadır. Bu “gösterici” zihniyet, daha sonra, artan teşhircilik vakalarının da baş düşmanı oluvermektedir. Mahremiyet bilinci çocuğa ailede yerleştirilir ve eğitim için uygun yaş 0-6 yaş aralığıdır. Bu yaş aralığında ailelerin mahremiyet konusunda olması gerektiği gibi daha bir çocuk konuda da çocukları için bilinçli ve dikkatli olmaları gerekmektedir. Aile her zaman çocuğun koruyucusu ve öğretmeni olmalıdır. 0-3 yaş döneminde olan bir bebeğe elbette eğitim verilemez. Ancak çocuğun bakımından sorumlu olan bireyler onun mahremiyetine saygı duyarsa, mahrem bilinci kazandırılmaya başlanır ve bu eğitimin önemli ve ilk adımıdır diyebiliriz. Yankı Model’ine göre anne-baba çocuğu için yankıdır. Ebeveynler bunun bilincinde olarak çocuklarını yetiştirmelidir. (Ergül, 2021) ‘Ne canım o daha bebek, mahremiyet bilmez; hele bir büyüsün de düşünürüz’ düşüncesi oldukça hatalı bir düşüncedir.
Mahremiyet eğitimi nasıl verilmedir? Mahremiyet eğitimi verilirken belli başlı noktalara özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir. Bunlardan ilki ‘özel alan tanımlamadır’. Daha bebekliğinden itibaren ailesi ve çevresi tarafından özel bölgelerine saygı duyulan bebek, 2 yaş itibariyle bu bölgelerin gizlenmesi gerektiğini öğrenmeye başlar. Özel alanlarının gizlenmesi ve anne-baba bir de doktorlar dışında bu bölgeye kimsenin dokunmaması gerektiği çocuğa öğretilmelidir. Çocuğa öğretilen özel alan aynı zamanda anne-baba ve diğer tüm insanların da özel alanı olduğu bilinci oluşturulmalıdır. Bu alanlar ihtiyaç gerekmedikçe kimseye gösterilemez. Çocuk bunu talep ettiğinde izin verilmemelidir ve anlayacağı şekilde yumuşak bir dille açıklama yapılmalıdır. Cinsel organlar bireyler üzerinden değil kitaplar veya çocuk hikâyeleri üzerinden uygun bir dille fakat net bir şekilde, kavramlar değiştirilmeden anlatılmalıdır. (Ergül, 2021)
İkinci önemli nokta ‘çocuğun cinsel organını sevgi objesi yapmamadır’. Bebeklikten itibaren çocukların (özellikle erkek çocuklarının) cinsel organına dokunup onları konu yaparak sevmek hatalı bir davranıştır. Bebekleri ve çocukları severken dudaktan öpme, özel alanlarına dokunarak sevme, mahrem bölgelerini sözel olarak sevgi unsuru olarak kullanma “öperim, yerim, severim vb.” gibi cinsel içerikli kabul edilebilecek davranışlar sevgi gösterme aracı olarak kullanılmamalıdır. Bu davranışlar çocuğun özel alanını ihlaldir. Bu durum çocuklara cinsel organlarının konu olmasını normal karşılamalarına sebebiyet verir ve kendilerini istismarcı kötü niyetli insanlardan korumalarını engellemektedir. Çünkü normal olarak gösterilen bir duruma çocuk doğal olarak tepki göstermeyecektir. Bu sebeple yetişkinlerin bu konuya özen göstermesi gerekir. Çocukların iyi ve kötü dokunuşu ayırt edebilmeleri için ebeveynleri tarafından bu bilince ulaştırılmaları gerekmektedir. Bu nedenle çocukların bezini değiştirirken, krem sürerken veya temizliklerini yaparken çocukların cinsel organlarıyla oynamak, imalarda bulunmak, ulu orta yerde açmak doğru değildir. Bu işlemler olabildiğince hızlı, mahremiyete önem verilerek ve oyun haline getirilmeden, fazla baskı uygulanmadan ve şakalaşmadan tamamlanmalıdır. (Ergül, 2021)
Üçüncü önemli nokta ‘çocuğun özel alanlarına saygılı olmadır’ . Bebeklik döneminden itibaren çocuğun özeline saygılı olmak oldukça önemlidir. ‘Aman o daha bebek, ne var sanki bir şey olmaz’ düşüncesiyle bebeğin altını değiştirirken, emzirirken ya da üstünü değiştirirken bebeğin mahremiyetine saygı duymadan özel, gizli bir alan dışında bu işlemleri gerçekleştirmek oldukça hatalı bir davranıştır. Farklı cinsiyetlere sahip olduğumuzu fark eden çocuğu iç çamaşırı ile yıkamak, 3-4 yaş itibariyle kardeşleri beraber banyo yaptırmamak, çamaşır değişimi yaparken ve temizliğine yardımcı olurken doğrudan özel bölgesine bakmamak, ona kendisinin yapabileceğini bizim ise ona yardımcı olmak amacıyla orda olduğumuzu hissettirmek çocuğun özel alanları öğrenmesine ve ona saygı duyduğumuzu anlamasına yardımcı olur. Tuvalet eğitimi vermeye başlanılan dönemden itibaren de kendi temizliklerini yapmayı öğretmeli ve mümkün olduğunca çocuk tuvalette yalnız bırakılmalıdır. Çocuk tuvalete girdiğinde yardıma ihtiyaç duyup duymadığı sorulmalı ve eğer yardıma ihtiyacı olduğunu belirtirse arkamız dönük bir şekilde veya doğrudan çocuğun özel bölgesine bakmadan onun bir birey olduğunu kabul ederek, mahremiyetine saygı duyarak yardımcı olabiliriz. Aynı şeyi yetişkinler de onlardan bunu talep etmeli ve özelini kesin ve net bir dille ifade etmelidir. Çocuğun tuvalet ihtiyacını, lazımlık kullanıyorsa, banyo – tuvalet hariç evin başka bir alanında gidermesine fırsat verilmemelidir; hangi davranışın hangi ortamda yapılması gerektiği çocuğa uygun bir dille açıklanmalıdır. Yine aynı yaş döneminde, anne-babanın yatak odasına kapıyı çalarak girmeyi öğretmeli ve çocuklara model olabilmek adına yetişkinler de onların odasına aynı şekilde onay bekleyerek girmelidir. Çünkü odalar özel alandır ve mahremiyet ihlali yapılmamalıdır. (Ergül, 2021)
Çocukları suiistimal, taciz konularında eğitebilmek, bilinçlendirebilmek amacıyla dikkat edilmesi gereken konular vardır. 3-7 yaş aralığında çocukta bu bilinç basit bir anlatım dili kullanılarak oluşturulmalıdır. Bu bilinç; farkındalık nedir? Çocuklara bu konuların anlatılabilmesi için atılması gereken ilk adım olarak iç çamaşırı kuralını aktarabiliriz. İç çamaşırı kuralını tanımlayacak olursak anne-baba ve doktor (yine ebeveyn gözetiminde) hariç hiç kimse iç çamaşırına ve içinde kalan kısımlara dokunamaz. Bu kuralın temel prensiplerine göre; bedenim bana ait bilinci, izin verirsem bana dokunabilirsin bilinci, dokunulması yasak olan yerlerim bilinci, iyi dokunuş – kötü dokunuş bilinci, iyi sırlar – kötü sırlar bilinci, fiziksel baskıya karşı gelebilme refleksi, “hayır” deyip reddedebilmeyi ve çıplaklığın sınırları çok iyi bir şekilde öğretilmelidir. (Ergül, 2021) Çocuklar bu dönemde okul öncesi dönemle tanışır ve ebeveynlerinden ayrı bir şekilde tek başlarında o ortamda yabancılarla bulunmaktadırlar. Kendilerini tanıyıp koruyabilmeleri açısından bu kuralı bilmeleri oldukça önemli ve gereklidir.
Ebeveynlerin taciz ve istismar vakalarını engellemek adına yapması ve dikkat etmesi gerekenleri sıralayacak olursak;
- Çocuğun cinsiyeti ne olursa olsun bir yabancı ile aynı ortamda yalnız kalmaması gerektiğinin öğretilmesi
- Kim olursa olsun zorla “öpme” “sarılma” gibi eylemlerinin yaptırılmaması
- Toplu taşımada çocuğun başkalarının kucağına oturtulmaması
- Evde yetişkin çocuğu olan akraba / arkadaşların evine yatılı gönderilmemesi
- Çocukların küfür, uygunsuz şakalar ve el hareketlerinin olduğu durumlardan uzak tutulması
- Sosyal medya kullanımlarının ebeveynler tarafından sürekli olarak takip edilmesi
- Çocuğa sık sık birinin ona “bunu kimseye söyleme” şeklinde bir söylemi olup olmadığının uygun bir şekilde sorulması
- Her gün sıcakkanlı bir tavırla “bugün bana anlatmak istediğin bir şey var mı?” sorusunun sorulması
- Evinin anahtarını taşıyan çocuğa bunu kimseye söylememesinin tembih edilmesi
- Çocuklara bazı durumlarda bağırma, itiraz etme, çığlık atma ve kaçma refleksinin öğretilmesi
- Farklı bir eve gidildiğinde çocukların kapılar kapalı olarak yalnız kalıp oyun oynamalarına müsaade edilememesi ve sık sık kontrol edilmesi olarak özetlenebilir. (Akcan, 2016)
Unutmamalıyız ki cinsellik ve mahremiyet eğitimi alan çocuklar kendilerini tanır ve sağlıklı bir kişilik geliştirirler. Bu çocuklar da ileride anne baba olduklarında örüntüyü devam ettirirler. Çocuklarımızı yetiştirirken mümkün olabildiğince araştırmalı, okumalı ve destek almalıyız.
Çocuklar bizim geleceğimizdir.
Mahremiyet eğitimi verilirken ailelere yardımcı olabilecek kitaplardan bazıları:
- Beni de Bedenimi de Seviyorum, Rayka Kumru
- Kızlar, Oğlanlar ve Beden Bilimi, Meg Hickling
- Bedenim Bana Ait, Pro Familia
- Anne Ben Nereden Geldim? , Ali Çankırılı
- Sır Versem Saklar Mısın? , Jennifer Moore Mallinos
- Kiko ve El
- Ben Nereden geldim? Miniklerin Dünyası, Sergi Camara & Teresa Herrero
- Anne Bu Ne? , Jülide sevim
- Çocuklar İçin Cinsel Eğitim Öyküleri, Yaşam Yanardağ Çelik
Kaynakça:
Akcan, E. (2016). Çocuklarda Mahremiyet Eğitimi. Toplumsal Duyarlılık Merkezi Bülteni .
Ergül, U. P. (2021). kemalsayar.com. https://kemalsayar.com/insana-dair/cocuk-ve-mahremiyet adresinden alındı