Yas, kaybın ardından kişinin verdiği fizyolojik, bilişsel, duygusal, davranışsal tepkilerdir. Yas tutma
süreci olağan bir süreç olmakla birlikte, bu tepkiler kişiden kişiye değişmektedir. Ölümü biz yetişkinler
konuşmakta oldukça zorlanırken, çocuklarımıza anlatmakta da haliyle sıkıntı yaşamaktayız. Ölüm
kavramını çocuğa anlatmadan önce, bu kavramın onun dünyasında ne gibi anlamlara geldiğini
bilmekte fayda var.
5 yaş ve öncesinde çocuklar: Ölümün kalıcı, geri dönülemez olduğunu anlayamazlar. Bu sebeple
gidenin ne zaman döneceğini sorabilirler. Net, basit, somut ifadeler kullanmak önemlidir. Onun
toprağın altında olduğunu söylemek uygun olmamakla birlikte, bu söylem çocuğu daha da
kaygılandırabilir. Kabristan ziyaretine gidildiğinde, ‘’Onu özlediğinde ve konuşmak istediğinde onun
bu bahçesine gelip çiçekler ekerek ona söylemek istediklerini burada söyleyebilirsin.’’ denilebilir.
Sorularını cevapsız bırakmamak gereklidir. Kaybedilen kişinin geri gelmediğini fark etmeye başladıkça
kaygılarının artması, hayal dünyalarının bu yaşta oldukça geniş olması sebebiyle de giden kişiyi
aramaya çalışmaları olağandır.
Yas sürecinde geçici olarak alt ıslatma, dışkı kaçırma, parmak emme, bebeksi konuşma, uyku ve
iştahta değişiklikler görülebilir. Öfke patlamaları, ağlama nöbetleri, hayatta kalan bakım verenlerine
aşırı bağlılık da çocuklarda yas sürecinde eşlik eden davranışlardır.
6-10 yaş ve arasındaki çocuklar: Çocuklar 5-6 yaşlarından itibaren ölümün geri dönülemez olduğunu
anlamaya başlarlar. Ölen kimselerin artık hareket etmediğini, nefes almadığını, konuşamayacağını
bilirler. Biyolojik olan kısmı kavramışlardır. Kayıp yaşayan çocuğun üzüntülü, kaygılı, öfkeli hissetmesi
olağandır. Okula gitmek istemeyebilir, arkadaşları ile görüşmeyi reddedebilir. Bu yaşta yine regresif
davranışlar olan alt ıslatma, parmak emme gibi davranışları da görülebilmekte, uyku ve iştahta
değişiklikler yaşanabilmektedir.
11 yaş ve üzerindeki çocuklar: Artık ölümün ne olduğunu, geri dönülemez olduğunu anlamışlardır.
Kendilerinin ve sevdiklerinin ölümünden korkmaktadırlar. Bu yaşlarda kayıp yaşayan çocuklar,
kızgınlık, suçluluk hissedebilirler. Dikkat ve odaklanmada problem, akademik başarısızlık, öfke
patlamaları, sosyal olarak içe çekilme görülebilir. Yine bu dönemde de uyku ve iştahta değişiklikler
yaşanabilmektedir.
Yakınını kaybeden çocuğa bu travmatik olayı anlatmada seçtiğiniz yaklaşım her yaşta oldukça
önemlidir. Kaybın haberini sevdiği birinin ona vermesi en uygun olanı olup, hassasiyetle
yaklaşılmalıdır. Net, somut, basit ifadeler kullanmaya özen gösterilmelidir. Cenaze törenine katılmak
istemiyor ise katılmaya zorlanılmamalıdır. Ayrıca kaç yaşında olursa olsun, bu durumu gizlemek veya
yalan söylemek oldukça yanlıştır.
Kaynak:
Sezer, S., & Pelin, S. A. Y. A. (2009). GELİŞİMSEL AÇIDAN ÖLÜM KAVRAMI. Dicle Üniversitesi Ziya
Gökalp Eğitim Fakültesi Dergisi, (13), 151-165.
Bildik, T. (2013). Ölüm, kayıp, yas ve patolojik yas. Ege Tıp Dergisi, 52(4), 223-229.