Türk Dil Kurumu’na göre oyun; \"yetenek ve zeka geliştirici, belirli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence\" olarak belirtilmiştir. Oyun, çocuğun içinde serbest olduğu, sonucunun bağlayıcı olmadığı eğlence içeren durumdur. Çocuklar doğuştan oyuncudur ve oyun onlar için; doğal, kendiliğinden olan, zevk alınan, sonunda ne olduğuna değil anlamına odaklanılan aktivitedir (Leland ve Fisher 2006; Mayesky 2006). “Kuşlar uçar, balıklar yüzer, çocuklar oyun oynar” Garry Landreth bu sözü ile oyunun çocuklar için ne kadar doğal ve gerekli olduğunu aktarmıştır.

        Oyun oynamak, yasalarla da güvence altına alınmış bir çocuk hakkıdır. Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin 31. maddesi çocuğun oyun hakkını tanımlamaktadır. Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni 2 Ekim 1995’te uygulamaya başlamıştır.

Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi, Madde 31:

  1. Taraf Devletler çocuğun dinlenme, boş zaman değerlendirme, oynama ve yaşına uygun eğlence (etkinliklerinde) bulunma ve kültürel ve sanatsal yaşama serbestçe katılma hakkını tanırlar.
  2. Taraf Devletler, çocuğun kültürel ve sanatsal yaşama tam olarak katılma hakkını saygı duyarak tanırlar ve özendirirler ve çocuklar için, boş zamanı değerlendirmeye, dinlenmeye, sanata ve kültüre ilişkin (etkinlikler) konusunda uygun ve eşit fırsatların sağlanmasını teşvik ederler.

         Oyunu çocuk gelişimi açısından ele alırsak sadece eğlence olarak değerlendirilemeyecek kadar da önemlidir. Çocuğun sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için yemesi, içmesi, uykusu kadar çocuğun serbest oyuna ihtiyacı vardır. Çocuğun gelişiminin temel yapı taşı oyundur ve oyun fiziksel, psikomotor, duygusal, sosyal, bilişsel ve dil gelişimi açısından çocuğu geliştirir. Örneğin sek sek oyununu düşünelim; çocuk taşı belli bir açıyla çizginin içine atmalı, daha sonra zıplamalı ve çizgiye basmamak için dikkatini toplamalı ve dikkatlice oynamalıdır. Sek sek oyunun içinde belki de en zorlarından biri olan havada ters dönme becerisi var ve çocuk tüm bunları yaparken tüm bedenini-zihnini aktif olarak kullanarak fiziksel ve psikomotor becerilerinin gelişimine katkı sağlıyor. Saklambaç oyununa baktığımızda ise sıra alma becerisi, bekleme becerisi, sorumluluk alma, grup halinde oynama becerisi gibi becerileri otomatik olarak öğrenirken oyun böylece sosyal gelişimi destekliyor. Çocuk oyun içinde kaybediyor, kazanıyor, seviniyor, üzülüyor, heyecanlanıyor, merak ediyor ve tüm bunlar çocuğun duygusal gelişimini destekliyor. Görüldüğü üzere oyun çocuğun en doğal öğrenme ortamıdır.

         Çocuklar oyun oynayarak dış dünyayı tanırlar ve oyun çocuğa farklı rollere girme fırsatı verir. Çocuklar oyunlarında öğretmen olur, dedektif olur, anne-baba olur, bebek olur; –mış gibi yaparlar. Örneğin polis olup hırsız yakalarlar, elindeki kalemi telefonmuş gibi kullanabilirler tüm bunlar (–mış gibi durumlar) çocukların hayal ve düşünme gücünü geliştirir, empati becerisi kazandırır. Çocuklar bazen günlük hayatta zorlandıkları konuyu oyunlarına yansıtır örneğin kardeşini kıskandığı bir durumu, annesini özlediği durumu oyununa yansıtır ve bu sayede bu yoğun duygularıyla baş edebilir, rahatlar.

         Oyun ile ilgili diğer nokta artık oyunların yapılandırılmaya çalışılması yani eğitsel bir faaliyete dönüştürülmesidir. Zaten tüm günü planlanmış olan çocuğun artık oyunu da planlıdır. Unutulmamalıdır ki oyunu performansa dayalı bir duruma dönüştürürsek burada gelişim olmaz çünkü çocuğun keşfetmesi yeni şeyleri deneyimlemesi engellenmiş olur. Çocuk serbest oyun oynamalıdır zaten serbest oyun tüm gelişim basamaklarını içerir.

         Görüldüğü üzere oyun çocuk için gelişiminin bir parçasıdır ve doğal öğrenme aracıdır. Çocuk oyunda hayata, insana dair bilgiler öğrenir ve oyun çocuğun dilidir. Bu dili çocuklarınızla oyun oynayarak öğrenebilirsiniz. Anne-baba olarak çocuğunuzla birlikte oyun oynayarak ve onun oyunlarını izleyerek ilişkinizi güçlendirebilirsiniz. 

 

Kaynak:

https://sozluk.gov.tr/

Turgut, H., & Yılmaz, S. (2010). Ekolojik temelli çocuk oyun alanlarının oluşturulması.

Aksoy, A. B., & Dere Çiftçi, H. (2014). Erken çocukluk döneminde oyun. Ankara: Pagem.[In Turkish].

Bekmezcİ, H., & Özkan, H. (2015). Oyun ve oyuncağın çocuk sağlığına etkisi. İzmir Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları Dergisi5(2), 81-87.

BAĞLI, M. T. (2004). Oyun, Bilişsel gelişim ve toplumsal dünya: Piaget, Vygotsky ve sonrası.