Cinsel istismar bir kişinin kendi rızası dışında cinsel bir eyleme hedef olması ya da buna kalkışılmasıdır. Cinsel istismar sözle, dokunmayla, davranışlarla olabilmektedir.  Kadın, erkek, çocuk, genç, yaşlı, her cinsiyetten, her meslekten ve her sınıftan insan cinsel istismara uğrayabilir fakat son yıllarda çocuklara yönelik olan cinsel istismar konusu maalesef ki oldukça gündemde olan bir konu haline gelmiştir. Gerek çocuklarla çalışan ruh sağlığı profesyonelleri arasında gerekse alan dışında olan herkesi ilgilendiren ve ilgilendirmesi de gereken bu konu hem bireyler hem de toplumlar açısından oldukça mühimdir. Araştırmalar bu sorunun tüm kültürlerde ve tüm sosyal sınıflarda görüldüğünden bahsetmektedir. (Bulut, 2007) Bundan dolayıdır ki cinsel istimrar evrensel bir sorundur ve daha iyi tanımlanması, anlaşılması, dikkat edilmesi gereken bir meseledir. Bununla birlikte çocuğun cinsel istismarı ise fiziksel, duygusal, sosyal, ahlaki, kültürel ve hukuki boyutları olan geniş kapsamlı ve karmaşık bir sorundur. (Aktepe, 2009)

     Çocuğa yönelik cinsel istismar bir yetişkinin cinsel doyum sağlamak amacıyla bir çocuğa yaklaşması ve onu kullanmasıdır. Cinsel istismarda suçlular ve mağdurlar erkek ya da kadın olabilirler, ancak suçlunun erkek, mağdurun kadın olduğu en sık rastlanan durumdur. İstismarcı genellikle çocuğun güvendiği ve düzenli görüştüğü tanıdık-bildik kişidir. Cinsel saldırıya uğrayan çocukların yaş ortalaması 11-12 olup; on kıza karşı bir erkek çocuk istismar edilmektedir. Her dört kızdan biri ve altı erkekten biri, 18 yaşından önce cinsel istismara maruz kalmaktadır (YİĞİT, 2010).

     Ülkemizde ise kız/erkek oranı birbirine yakındır. Çocukta cinsel istismarın neden olduğu mental, duygusal ve davranışsal sorunlar olaydan hemen sonra başladığı gibi değişik boyutlarda, uzun süreli tepkilere de yol açabilmektedir. Olayın algılanması ve verilen tepkiler çocuğun yaşı ve istismarcının yakınlık derecesi ile yakından ilişkilidir. İstismarcının tanıdık olması, çocuğun çok daha derinden sarsılmasına ve yaşam boyu sürecek psikolojik sorunlara yol açmaktadır (YİĞİT, 2010). Literatüre göre, cinsel istismar iki grup altında toplanmaktadır: dokunma olmaksızın yapılan istismar: laf atmak, açık saçık konuşmak, teşhircilik, röntgencilik, çocuğun cinsel ilişkiye tanık edilmesi vb. bir diğeri ise dokunma ile gerçekleştirilen istismar: dokunma, çocuğun fuhuşa zorlanması, müstehcen yayınlara konu edilmesi, ırza geçme, ensest vb. eylemler yer almaktadır (YİĞİT, 2010).

     Çocukların cinsel istismara maruz kalmaları onlar için, bu suça teşebbüs eden saldırgan için ve de toplum için psikolojik ve sosyal sonuçları, yasal ve ahlaki boyutları ve yaptırımları olan bir sorundur. Çocukluk döneminde cinsel travma deneyimi geçirmek; kurbanın duygusal dünyasını derinden sarsan, onu derinlemesine yaralayan, yaşantısını çok köklü olarak değiştiren ve etkileri tüm yaşam boyunca sürebilen bir deneyimdir. Çocukların psikolojik, sosyal ve bilişsel gelişimlerini etkileyen cinsel istismar, her yaşta, her sosyo-ekonomik düzeyde, her bölgede ve her türlü etnik grupta ve kültürde yaşanabilen evrensel bir sorundur (Bulut, 2007).

     Çocukluk döneminde yaşanan cinsel istismar hem kelime olarak hem de kavram olarak oldukça farklı şekillerde tanımlanmış ve bu cinsel istismar ve cinsel taciz olayları dilimizde değişik kavramlarla adlandırılmıştır. Bazıları “cinsel kötüye kullanım” demeyi tercih ederken, bazıları ise “çocuk cinsel istismarı” olarak adlandırmayı tercih etmişlerdir. Yabancı literatürde istismara uğrayan bireyler için “kurban” (victim), cinsel istismarı gerçekleştirenler için “saldırgan” (perpetrator) ve bu olaya maruz kalmış ancak bu olayın olumsuzluklarını üstünden atmış olanlara da “mağdur” (survivor) tanımlaması kullanılmaktadır. (Bulut, 2007)

Çocuk Cinsel İstismarı Niçin Söylemez?

     Kimse bana inanmaz, anlattıklarımı önemsemez diye düşünebilir, eğer yaşananları anlatırsa başının belaya gireceğinden korkabilir. İstismarcı tanıdığı, değer verdiği bir insan olabilir ve onu korumak isteyebilir, sevebilir, istismarcı hapse gönderilir diye düşünebilir. İnsanların çok soru soracağından endişe duyar ve anlatmazsa daha güvende olacağını, yaşadıklarının herkes tarafından yaşanılabilir durumlar olduğunu düşünebilir. Maruz kaldığı davranışları normal olarak nitelendirebilir ve bu davranışların tekrarlanmayacağına inanabilir. Eğer birkaç kişiye yaşadıklarını anlatırsa herkesin durumdan haberdar olacağını düşünür ve anlatmayarak kendince kendini korumuş olur. Bu durumu anlatmanın çok utanç verici olduğunu düşünebilir. Kendini sorgulayabilir, ‘acaba ben mi bir şey yaptım?’, ‘ ben orada öyle davranmasam böyle olmazdı’ …

     Yaşanan olayları aktarmak, sözcüklerle ifade etmek için yaşça çok küçük olabilir ve nasıl ifade edeceğini bilemeyebilir. İstismarcı, mağduru korkutmuş, tehdit etmiş olabilir ve yaşananların bir sır olarak kalmasını istemiş olabilir. Mağdur bu tip ilişkilerin doğru olmadığını bilemeyebilir. Eğer kendini ifade eder, yaşananları anlatırsa akranları tarafından dışlanacağını, artık istenmeyeceğini düşünebilir. Kendisinden büyük kişilerle cinsellikle ilintili konuların nasıl konuşulacağını bilmiyor olabilir ya da bilse bile konuşmaktan utanabilir ve kendisini geri çekebilir.

Cinsel İstismara Uğrayan Çocuklarda Gözlenen Bazı Belirtiler 

     İlişki yoluyla çeşitli hastalıkların bulaştığı, cinsel organlarda çeşitli enfeksiyon ve lezyonların ortaya çıktığı gözlemlenmiştir. İstismarda çocuğun yaşı ve saldırganın davranışlarına bağlı olarak travmalar, vajende, perinede ve anüste yırtılmalar ve buna bağlı kanamalar olmaktadır. Cinsel istismara uğrayan çocukların sıklıkla genital bölgesinde, ağız, kol, ense ve bacaklarda morluklar, sıyrıklar, ısırık izleri görülmektedir. Ayrıca bu çocuklarda vajen ya da rektumda yabancı cisim, yürümede ve oturmada güçlük, idrar ya da gaita yapmada güçlük, konstipasyon, diare, enkopresis, cinsel yolla bulaşan hastalıklar, vajinal ve genital bölgede şişlik ya da kaşıntı, tekrarlayan üriner sistem enfeksiyonları görülmektedir (YİĞİT, 2010). 

     Cinsel istismarda fiziksel kanıtların olmadığı durumlarda, davranışlar önem kazanır. Örnek verecek olursak; 2 yaşın altındaki bir çocuğun bezi açıldığında ya da kilodu çıkarıldığında korku belirtileri göstermesi, yine daha büyük çocukların genital muayenede aşırı korku ve endişe göstermesi durumlarında cinsel istismardan şüphelenilmelidir. Cinsel istismarın neden olduğu mental ve duygusal sorunların olaydan hemen sonra başladığı, değişik boyutlarda olduğu ve uzun süreli tepkilere yol açtığı bilinmektedir. Olayın algılanması ve verilen tepkiler kurbanın yaşı ile yakından ilişkilidir. (YİĞİT, 2010)

Çocuğun davranışlarında şu değişiklikler görülebilir

     Erken çocukluk yaşlarına dönebilirler; altını/yatağını ıslatma, parmak emme, anneye yapışma vb. davranışlar, uyku sorunları olabilir; kabus görme, karanlıktan korkma, uykuya geçmede güçlükler ya da uyku bozuklukları, okulla ilgili sorunlar olabilir; okuldan kaçma, öğrenme güçlüğü ya da derslere yoğunlaşamama, yeme alışkanlığında değişme, hiperaktivite, dalgın olması nedeniyle kazalarda artma, saldırganlık; oyuncakları ile şiddet kullanarak oynama, hayvanlara zarar verme, kendine zarar verici davranışlarda bulunma, intihar girişimleri, geri çekilme, benlik saygısında düşme, gelişim dönemine uygun olmayan cinsel davranışlar ( mansturbasyon, diğer çocukları cinsel davranışa zorlama vb.), aile, arkadaş ve her gün yaptığı/ alışılmış aktivitelerden zevk almama ve uzak durma, sık banyo yapma ya da tersine banyo yapmak istememe, sosyal güçlükler, yalan söyleme, tekrarlayıcı, rahatsız edici düşünceler, fiziksel şikayetler; baş, karın ağrısı vb belirtiler görülmektedir. Cinsel istismar çocuklarda kalıcı etkiler de bırakabilir; korku, güven kaybı, içten ilişki kuramama, öfke, öğrenme güçlüğü, ilaç, alkol sorunları, düşmanca ya da saldırgan davranışlar ve yaşam boyu süren cinsel korkuları olabilir (YİĞİT, 2010).

     Çocuklar genellikle cinsel istismarı yaşadıklarında, maruz kaldıklarında rahat bir şekilde kendilerini ifade edemezler, daha çok üstü kapalı bir şekilde anlatma yoluna girerler. Ebeveynlerinden gelen tepkiye göre aşama aşama kendilerini açmaya, açıklamaya çalışırlar. Özellikle ebeveyn tarafından uygulanan istismarda, istismarda bulunmayan ebeveynin yaklaşımı ve desteği çocuğun bu travma ile baş etmesinde ve iyileşmesinde oldukça önem arz etmektedir. Ebeveynin söyledikleri, söyle şekli ve tepkileri önemlidir. Ebeveynin yapması gereken en önemli şey; çocuğa inanmak, ona değerli olduğunu hissettirmektir.

     Çocuklar ve gençler genellikle kendilerini anlayan ve dinleyenlere daha kolay açılırlar, kendilerini açarlar. Çocuk açıklamalarını verilen tepkilere göre yapar bu sebeple çocuğun yanında sakin kalmak, duyguları kontrol altına alabilmek önemlidir. Çoğu kez ebeveynler aşırı tepki gösterirler, bu da çocuğun suçluluk duymasına, kendisini geri çekmesine, kapatmasına neden olur. Yargılayıcı yorumlardan elbette kaçınılmalıdır. Çocuğunuza inandığınızı, söylediklerinin doğru olduğunu, kendisine açılmasının çok cesurca bir davranış olduğunu belirtmekte fayda vardır.

     Bu olayda onun sorumlu olmadığını söylemek çocuğun olaya yüklediği anlamı değiştirmekte ve kendisini iyi hissetmesini sağlamaktadır. Birçok çocuk bu olayda kendilerini sorumlu tutar ve suçluluk duygusu hissederler. Bazı çocuklar ise istismarı ebeveynlerine karşı yaptıkları bir hata sonucu kendilerine verilen bir ceza olarak algılayabilirler. Bu olayda onun hatasının olmadığını belirtmek önemlidir.

     Sevginizi ve desteğinizi ifade etmelisiniz, çocuklar bazen istismardan dolayı ebeveynlerinin, onlara öfkeleneceğini düşünürler ve kendilerini ifade etmezler. Çocuğunuza bu olayın bir daha tekrarlamayacağı konusunda güvence vermeli, koruyucu, destekleyici bir tutum sergilemelisiniz. Aynı şeyin birçok çocuğun başına gelebildiğini ve yalnız olmadığını da belirtmekte fayda vardır.

     Çocuğunuza niçin ve neden diye başlayan sorgulayıcı, yargılayıcı sorular sormaktan kaçının \"Niçin bunun olmasına izin verdin?\" \"Niçin bağırmadın?\" \"Niçin en yakının olarak bana söylemedin?\" vb. Bu tip sorular çocuğun suçluluk duygusu yaşamasına neden olur. Çocuk istiyorsa, istismar hakkında konuşun ve onun anlattıklarını dikkatle ve neler yaşamış olabileceğini anlamaya çalışarak, mümkün olabildiğince empati yaparak dinleyin. Sizinle konuşurken kontrolün onda olmasına müsaade edin, çocuğunuzdan istismar olayını ayrıntılı bir biçimde tekrar tekrar anlatmasını ya da başka insanlara anlatmasını istemeyin. Çocuğun gizliliğine, mahremiyetine saygı gösterin. Çocuğunuzun yaşamış olduğu bu olayı kime, nasıl, ne zaman anlatacağına kendisinin karar vermesine izin verin. Çocuğun önünde tekrar tekrar durumu tartışmaktan, ona olanları hatırlatmaktan kaçının.

     Eğer istismar bir aile üyesi tarafından yapıldıysa ya da çeşitli kazalar olduysa ve uzun süre devam ettiyse ya da çocuğunuzun davranışlarında önemli değişiklikler olduysa bir uzmana muhakkak götürün. Tıbbı bakım gerekiyorsa bunu sağlamaya çalışın. Tıbbı muayene hem sizin hem de çocuğunuzun rahatlamasına yardımcı olacaktır. Evde normal düzeninizi sürdürün. Çocuğunuzun evde her zamanki kurallara uymasını ve işlerini yapmasını bekleyin. Bu haksızlık gibi görülebilir ancak, çocuğun bir travmatik olaydan sonra normal yaşamın sürdüğünü görmesi onu rahatlatacaktır. Çocukla birlikte vakit geçirmeye özen gösterin. 

     Çocuklar elbette ki bizim geleceğimizdir. Geleceğimizi şekillendirmek, inşa etmek, geleceğe umutla bakmak ise biz yetişkinlerin elindedir. Lütfen çocukların çıkaramadıkları, bazense çıkardıkları ama duyuramadıkları, sesi biz çıkaralım. Ses çıkarmakla da yetinmeyelim; gözlemleyelim, takipte kalalım, ne gerekiyorsa yapmaya hazır olalım. 

Kaynak:

Aktepe, E. (2009). Çocukluk Çağı Cinsel İstismarı. PSIKIYATRIDE GÜNCEL YAKLAȘIMLAR, 95-119.

Bulut, S. (2007). ÇOCUK CİNSEL İSTİSMARI HAKKINDA BİR DERLEME. Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, 139-156.

YİĞİT, R. (2010). ÇOCUKLARIN CİNSEL İSTİSMARI VE ENSEST. Anadolu Hemşirelik ve Sağlık Bilimleri Dergisi, 90-100.