İlişkilerdeki sınırların akışkanlığı ve cinsellik üzerine yapılan çalışmalar ile literatüre her geçen gün yeni bir kavramın eklendiği günümüzde bu çeşitliliği anlamlandırmak ve tanımak önem taşır. Cinsel kimlik ve yönelimler, tarihsel ve kültürlerarası bir dönüşüm ekseninde cinsellik çalışmalarında ele alınır.
Cinsel Kimlik
Bireyler dünyaya geldiği anda cinsel organlarına (penis, vulva) göre oğlan ve kız çocuk olarak iki kategoriye konulur. Bu duruma ‘atanmış/biyolojik cinsiyet’ denir. Cinsel kimlik ise bireyin atanmış cinsiyetinden ayrı olarak kendini ait hissettiği kimliktir. Bu kimlik, biyolojik cinsiyetle örtüşebilir ya da örtüşmeyebilir. Cinsiyet kimlikleri iki gruba ayrılır:
Cis-gender: Doğumda atanan cinsiyet ile cinsel kimliği eşleşen bireylere denir.
Trans-gender: Doğumda atanan cinsiyet ile cinsel kimliği eşleşmeyen bireylere denir. Bazen trans bireyler kendilerini ikili kategorideki bir cinsiyete ait hissedebilir ve buna yönelik tedavilere başvurabilir. Bununla birlikte kendilerini kategori dışında gören trans bireyler de vardır.
Cis-gender ve trans-gender bireyler herhangi bir cinsel yönelime sahip olabilir. Bu kategoriler dışında kendilerini bir cinsel kimliğe ait hissetmeyen bireyler kendilerini ‘non-binary’ olarak tanımlar.
İnterseksüellik
Bazı bireylerde her iki cinsiyete ait fiziksel özellikler bir arada bulunabilir. Kromozom bozuklukları, hormon salınımındaki farklılıklar ve genital organlardaki değişimler gibi sebeplerin sonucunda interseksüellik çok farklı çeşitlere ayrılır. Bu bireyler de kendilerini herhangi bir cinsel kimlik ya da yönelime ait hissedebilir ya da bunların dışında tanımlayabilir.
Cinsel Yönelim
Bireyin kimlere cinsel, fiziksel ve duygusal çekim hissettiği durumdur. Cinsel yönelim değişken olabilir. İnsanlar kendilerini belirli tanımlar ile ifade etseler de bazıları bu ifadeyi kullanmayı tercih etmeyebilir. Kendi cinsel yönelimini bir başkası ile paylaşma, kişinin isteğine bağlıdır. Hissedilen fiziksel ve duygusal çekim farklı cinsiyetler arasında olabilir.
Heteroseksüel: Kendi cinsiyetinden farklı cinsiyetteki bireye karşı hissedilen çekimdir. Bir kadının sadece erkeklere, bir erkeğin sadece kadınlara çekim hisleridir.
Homoseksüel: Kendi cinsiyetinden olan bireye karşı çekim hisseden kişiler için kullanılır. Kadınlara karşı çekim hisseden kadınlara ‘lezbiyen’, erkeklere karşı çekim hisseden erkeklere ‘gay’ denir.
Biseksüel: Hem kadın hem erkeklere karşı çekim hisseden bireylere denir. Hissedilen çekimin derecesi aynı olmayabilir.
Panseksüel: Her türlü cinsiyete karşı (cis-gender, trans-gender, interseks) çekim hisseden bireyleri temsil eder.
Poliseksüel: Hepsine olmasa da birden fazla cinsiyete ilgi duyan bireyleri ifade eder.
Aseksüel: Hiçbir cinsiyete karşı çekim hissetmeyen ya da yalnızca duygusal çekim hisseden bireylere denir. Kendi içinde çeşitli farklılıklar gösterebilir.
Queer: Tuhaf anlamına gelen bu kelime cinsiyetleri belirli kavramlarla sınırlandırmaz. Çeşitliliğin mükemmel oluşunu temsil eden, kendini bir tanıma ait hissetmeyen bireylerin ifade ettiği kavramdır.
Cinsel çeşitliliğin tanınması, anlaşılması, konuşulması ve kabullenilmesi toplumlarda yaygın bir durum değildir. Geçmişten günümüze genellikle biyolojik cinsiyetin cinsel rol ve davranışları etkilediği düşünülmekle beraber buna uyum göstermeyenler \"hastalıklı, sapkın ya da marjinal\" olarak yaftalanabilmektedir. Toplumsal yaşamı belirleyen çeşitli normlar bu düşünceyi etkilemede söz konusudur. Tarihsel süreçte ikili cinsiyet dışında kalan bireylerin tedavi edilmesi görüşü ile çeşitli metodlar uygulanmış, denemeler yapılmış ancak beklenen sonuçlarla bunun bir çözüm olmadığı fark edilmiştir. Pozitif bilimlerin gelişimi ve yapılan araştırmalar ‘çoklu neden’ kuramı ile hareket ederek cinsel çeşitliliği genetik, çevresel, psikolojik ya da bunlar dışında bir sebebe bağlamamıştır. Buradaki sorgulamanın gerekçesinin ‘normal’ kabul edilmeyen üzerine bir ayrımcılık barındırması alanda çalışanlar tarafından değerlendirilmektedir.
Türkiye’de cinsel çeşitlilik kapsamında üniversite öğrencileri ile yapılan bir çalışmada; cinsel yönelim kavramını seçim ve tercihe bağlayanların oranı %27’dir (Şah, 2011). Tercih kişinin iradesine bağlı bir seçimdir ve doğru olmayan bir algıyı temsil eder. Oysaki cinsel yönelim ifadesi kişinin elinde olmadan gerçekleşen bir çekimi ifade etmektedir. Aynı araştırmada heteroseksüelliğin uygun/doğru olduğunu ifade edenlerin oranının % 57 olduğu, bundan farklı cinsel yönelimlerin sağlıklı olduğunu ifade edenlerin oranının %15 ile sınırlı kaldığı sonucuna varılmıştır (Şah, 2011). Farklı cinsel yönelim ve kimliklerin bozukluk olarak görülmesi uzun zaman önce psikiyatride tanı listesinden çıkarıldığını hatırlatmamız gerek. Bu nedenle hastalık olarak görülmediği gibi bir tedavisinin olabileceği düşüncesi doğru değildir, normal kabul edilir. Ancak bazı kişiler kendi cinsel kimliklerinden ve yönelimlerinden rahatsızlık duyabilir, kimlik kargaşası yaşayabilir, kendini yalnız hissedebilir, toplumda kabul görme ihtiyacı hissedebilir. Farklı cinsel yönelimlerin belirli davranışlar ve söylemler ile mit haline geldiği ve buna uygun kalıplara büründürüldüğü de araştırmada gözlenen bir diğer unsur olmuştur. Cinsel çeşitliliğin tek bir kalıpta ifade edilemeyeceği, bireysel farklılıkların olduğu bir gerçek söz konusudur.
Cinsel kimlik ve yönelimleri fark etme dönemi belirli psikososyal gelişim süreçlerini içerir. Bu süreçte yaşadığı toplumun tepkisi ve beklentileri birey üzerinde belirleyicidir. Topluma uygun olma düşüncesi ile kendince ve başkalarınca zorlanan birey kimi zaman kimlik kazanım süreçlerinde problemler yaşayabilir. Özellikle okul döneminde bulunan çocuklar bu durumdan fazlasıyla etkilenir. ABD’de 13-24 yaş arası 40 binin üzerinde LGBTİ+ gençle yapılan bir araştırmada %68’inin kaygı bozukluğu yaşadığı, %33’ünün en az bir kere fiziksel şiddete maruz kaldığı, %40’ının son iki ay içerisinde intihar düşüncesinde olduğu görülmüştür. Tüm bu sağlık sorunlarının çocukların cinsiyet kimlikleri, cinsiyet ifadeleri, cinsel yönelimleri ve/veya cinsiyet özellikleriyle değil, içinde yaşadıkları toplumda maruz bırakıldıkları damgalama, ayrımcılık ve şiddet biçimleriyle ilgili olduğu görülmektedir (Sertoğlu, 2020). Kapsayıcı ve hak temelli eğitim modeli bu noktada yaşanılan problemleri önlemede bir yol olarak görülebilir. Bireylerin kendilerini yalnız ve yanlış hissetmemesi için ailede başlayan bu tutum; eğitim, iş yaşamı, devlet ve toplum tarafından sağlanabilir. Bu noktada cinselliği ve cinsel eğitimi ele alırken çeşitlilik perspektifinden bakmak son derece önemlidir.
Kaynaklar:
Cetad.org. Sık sorulan sorular: Cinsel yönelim.
Kaos GL Derneği. (2020). Sıkça sorulan sorular.
Sertoğlu, E. (2020). LGBTİ+ öğrencileri aile ve okul kıskacına karşı nasıl korumalı?. Kaos GL Derneği.
Şah, U. (2011). Türkiye’deki gençlerin cinsel yönelimlere ilişkin sosyal temsilleri. Türk Psikoloji Yazıları, 14(27), 88-89.
Tabukamu.com. Cinsel kimlik.
Uplifers.com. (2020). Cinsel yönelim, romantik yönelim, cinsiyet kimliği, ilişki türleri ve ilişki davranışları sözlüğü.
Zi&Onpsikiyatri.com. Cinsel yönelimler ve cinsiyet kimlikleri.