...

Telefonda annesi umutsuzca

'' Eğer geri gelmezse kendimi öldürürüm '', der.

baba çok kızgın

'' Eğer geri gelmezse onu öldürürüm '', der.

Kadınsı ve Kadınlık, Monique Cournut-Janin

       Her doğuma beraberinde büyük bir acı duygusu eşlik eder. İnsanın içinden süratlice çıkmaya çabalayan bir diğer insan. Bedeninden bir beden daha var eden  kadın için o dakikalar günleri temsil etmektedir belki de... Çıkanın acısı ise çoğunlukla dile getirilmez. O, dünyaya gözlerini yeni açmış, herkesten mutlu, annesinin biricik kuzusudur. Halbuki hava ile ilk tanıştığı anda (ciğerlerinin açılmaya başladığı o an) büyük bir acı ile karşı karşıyadır ve yapacağı ilk şey ağlamak olacaktır.

    Doğmak, başlamak, neşet etmek. Anne karnına artık sığamayan bir bebeğin hikayesidir bu. Doğuran kadar, doğacak olan da büyük acılar yaşamaktadır. Onu saran zardan çıkmaya anneyi tekmeleyerek başlar ki, varlığını diğerlerine müjdeleyebilsin... Doğmak, insan için farklı zamanlarda tekrarlanan bir olgu olarak düşünüldüğünde, dünyaya gelişten sonraki ikinci doğum da ergenlik olarak düşünülebilir. Çocukluktan yetişkinliğe geçebilmek için atılan tekmeler. Bu tekmeler, dünyaya burada olduğunu kanıtlamanın bir nevi izdüşümüdür. Fakat ilk tekmeler genellikle ilk otoriteye, yani evdekilere atılır.

Her Doğum Acılıdır -  Yetişkin Olayazmak

         Ergenlik, aslında bakım veren/ler ile girilen simbiyotik bir ilişki biçiminin bölünmesi şeklinde, büyük ayrışma sürecinin başlama evresi olarak görülebilir. Artık dışarıya yatırım ve anne ve babanın dışında bir nesne arayışı hakim olacaktır. Bernfeld’e göre ergenliğin en önemli yönlerinden biri narsisizmin dönüşümüdür ve ergenlikteki temel gerginlik “Gerçek Kendilik” ile “İdeal Kendilik” arasında olur. Bu dönüşüm kendini dile getirmede, kendi tutkularını gerçekleştirme arzusunda, kendine güvende ortaya çıkar (Aktaran Parman, 1998: 76). Olmak istediğim ben ve farkında olduğum ben; karmaşık ve acılı bir süreçtir.  Kendiliğin oluşumu,  sürekli ''olmak'' istenene giden yolda gerçekleşen değişimler ve bir nevi o değişimlerin farkında olma sürecidir. Bu süreç, dışarıda deneyimlenen yaşam olayları ve o yaşam olayları hakkındaki duygu, düşünce ve davranışların değişimi ile gerçekleşmektedir. Eğer ergen arzuladığı kendilik kavramını oluşturmak istiyorsa bunun bedeli bütünden ayrışması olacaktır. Fakat işler her zaman istediği gibi gitmeyebilir çünkü bütünü koruyan ve şekillendiren bir otorite vardır: anne ve baba. 

     Demir ve Türkdoğan (2020)' a göre çocuğun anne ve baba ile geliştirdiği bir otorite ilişkisi mevcuttur. Çocuk bir yandan anne ve babaya ihtiyaç duyarken bir yandan da onlarla rekabet halindedir. Aynı zamanda Freud' un ifade ettiği şekli ile çocuk güçsüzlüğünü bildiği için anne ve babanın güçlülüğüne aşıktır. Bu da ''otorite aşkı''  ile tanımlanmaktadır. İşte ergen tam da bu noktada aşkını yenip, dışarıya adım atmaya çalıştığı anda  aşkının gazabına uğraması olasıdır. Özellikle söz konusu olan ergen bir kızsa.

 

Bir Ergen Kız - Evdeki Otoritenin Sınavı

    Yavuzer (2019)' e göre genç ile anne-baba davranışları arasındaki ilişkiyi  konu alan araştırmadan elde edilen bulgulardan biri babanın kızını tehdit ederek denetlemesi ile kızın onun isteklerine uyumu arasında olumsuz bir ilişki vardır şeklindedir (s. 288). Erkek çocuğu ergenliğe girişini kalınlaşan sesi ile ailesine ispatlarken, kız çocuğu için ise bu ilk adet kanamaları ile kendini belli etmektedir. O, artık genç bir kız olmuştur ve bedenini dolayısıyla ''kendini'' fark etmeye başlamıştır. Kendilik kavramının ergen bir kız tarafından var edilmesi daha zorlayıcı olmaktadır. Çünkü kendilik inşası için gerçekleştirmeye çalıştığı her eylemde evdeki otorite de kendi sınavını vermektedir (Mutlak otoritemi sürdürebilecek miyim?). Bu eylemlere ilk karşı çıkanların başında ise baba gelmektedir, yani evdeki yasa. Ve yasanın hükmü ise bazen katı olabilmektedir. 

     Cournut-Janin (2012) ' ın Kadınsı ve Kadınlık adlı kitabından alıntılanan yukarıdaki repliğe ithafen evinden ayrılan ergen bir kızın hikayesinde evdeki iki farklı tavır dikkat çekmektedir: anne için yitik nesne bütünü yıkmak için melankolik süreci çağrıştıran bir geri dönmeyle yeniden özümsenir. Hep ya da hiç sorunsalı: ''Eğer geri gelmezse kendimi öldürürüm''. Baba için ise kastrasyon modeli yansıtma yoluyla, benliğin korunmasını sağlayan gerileyici bir düzenekte kızın feda edilen atılışına izin verir. Bütün için parçanın feda edilişi sorunsalı: '' Eğer geri gelmezse onu öldürürüm '' (s. 148).

 

Kaynak:

Demir, R. ve Türkdoğan, T. (2020). Baba-çocuk  ilişkisi bağlamında itaat ve sanatta kurban. 

Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi , 5 (9) , 190-216 .

 https://dergipark.org.tr/en/pub/tykhe/issue/58402/804885

Janin, M. C. (2012). Kadınsı ve kadınlık. (Ö. Soysal ve M. Erşen, Çev.). İstanbul: Bağlam Yayıncılık.

Parman, T. (1998). Ergenlik ve psikanaliz. Klinik Psikiyatri Dergisi, 1(2), 73-82.

https://jag.journalagent.com/kpd/pdfs/KPD_1_2_73_82.pdf

Yavuzer, H. (2019). Çocuk Psikolojisi (43.baskı). İstanbul : Remzi Kitabevi.