Depresyon hem psikoloji hem de psikiyatri alanında en sık karşılaşılan, seviyesine bağlı olarak kişilerin günlük yaşamlarını ve hayata bakış açılarını etkileyen duygudurum bozukluklarından biridir (Wolfe & Mash, 2006, s. 300). Kişinin hayat kalitesini olumsuz ve ciddi yönde etkilemeden depresyonun tanılanması ve tedavi boyutundaysa tedavi edilmesi büyük önem taşır. Bu nedenle, kişi bu sürece girdiğini fark ettiği an profesyonel yardım almanın normal olduğunu kabul etmeli ve tedavi sürecine başlamalıdır. Gerekli önlemler alınmadığı ya da durum önemsenmediği takdirde durum daha ciddi boyutlara ve hatta telafi edilmesi mümkün olmayan boyutlara ulaşabilir. 

     Öncelikle kişi depresyonun ne olduğunu, belirtilerinin neler olduğunu, depresyonunun hangi seviyede olduğunun farkında olmalıdır ki bu süreci en etkili şekilde yönetebilsin ve gerekli profesyonel yardımı alabilsin. Bu durumda, öncelikle depresyonun belirtileri şu şekilde listelenebilir;

  • Depresif mod
  • Hayattan daha az keyif alma ya da hiç almama
  • Psikomotor davranışlarda yavaşlama
  • Bilişsel süreçlerde yavaşlama
  • Kilo kaybı
  • Uyku düzeninde bozulma
  • Enerji kaybı
  • Değersizlik ve suçluluk duyguları
  • Odaklanma ve karar vermede güçlük yaşama
  • Ölüm ve intihar düşünceleri

     Bu semptomlar en az 2 haftadır devam ediyorsa ve kişi kendini olağan duygudurumunun dışında farklı hissediyorsa bir uzmana ya da psikoloğa başvurmalı ve tedavi veya terapi sürecine başlamalıdır.

Beck depresyonu şematize ederken 3 kavram tanımlamıştır (Dilbaz & Seber, 1993, s. 136);

1. Bilişsel üçlü: Kişinin kendisi, çevresi ve geleceği ile ilintili inançları kapsar. a.) Hasta kendini yetersiz, değersiz bulur. Yaşamı ona göre hayal kırıcıdır. b.) Çevresi ona yardım etmemektedir, yaşantısı yetersizdir. c.) Geleceğinden umutsuzdur, uzun dönemli amaçları yoktur. Böylece olumlu bir davranış başlatamaz. 

2. Sessiz kabullenişler (şemalar): Depresif kişi kendisinin de açıklayamadığı bazı inanç ve kurallara sahiptir. Hasta coşkularını, bilgilerini ve davranışlarını bu kurallara dayandırır. Örneğin; eşi iltifat etmezse \"artık beni beğenmiyor, beni kimse sevmiyor, değersizim\" düşüncesi oluşur. 

3. Bilişsel hatalar: Gerçek olayla, hastanın bu olayla ilgili olumsuz otomatik düşünceleri kıyaslanarak mantık hataları kurulur. Örneğin, keyfi anlam çıkarma, seçimli dikkat, genelleştirme, büyütme, küçültme ve özelleştirme gibi.

     Depresyon sürecine umutsuz düşünceler de eşlik eder. Beck, depresyonda olan hastaların % 78’den fazlasının gelecek hakkında umutsuz düşünceler taşıdığını ve umutsuz hissettiklerini belirtmiştir ( Kılınç & Torun, 2011, s. 43). Diğer yandan, umutsuzluk düşüncelerinin kendine zarar verme düşüncelerindeki artış ile paralel olduğu söylenebilir (Dilbaz & Seber, 1993, s. 134). Ayrıca, depresyon yaşayan bireyler güvensizlik duygusundan dolayı kendilerini de sorumlu hissettikleri için bu suçluluk duyguları arttıkça çevrelerine bağımlılıkları da artabilir ve sonraki dönemlerde de umutsuzluk duyguları artarsa başkalarından, çevrelerinden ya da profesyonel uzmanlardan gelecek olan yardımı  -inanmasalar bile- kabul edebilirler (Dilbaz & Seber, 1993, s. 135). Kısacası, kararsızlık, eyleme geçememe, değersizlik hissi ve işlerini yapamamaktan ya da odaklanamamaktan dolayı kendini suçlama, karamsar/umutsuz olma en fazla yakınmaları ve en yoğun depresyon belirtilerini oluşturur.

     Sonuç olarak, kişinin durumun farkında olması, kendini gözlemlemesi, yardıma ihtiyacı olduğunu düşündüğü zaman hem çevresinden hem de profesyonel olarak destek alması çok önemlidir. Depresyon özellikle günümüzde çok yaygın olarak karşılaşılan duygudurum bozukluklarından biridir. Depresyonun tedavi edilebilir bir hastalık olduğu bilinmelidir. Depresyonda olan kişinin, yaşadıklarının, duygularının, düşüncelerinin ve davranışlarının farkında olması ve gerekli durumlarda çevresinden yardım almayı kabul etmesi gerekli ve önemlidir. Sosyal çevrenin desteği, profesyonel destek ve hastanın işbirliği bu sürecin atlatılmasında önemlidir. 

 

Referanslar:

Dilbaz, N. & Seber, G. (1993). Umutsuzluk Kavramı: Depresyon ve İntiharda Önemi. Kriz Dergisi 1(3): 4-138. 

Kılınç, S. & Torun, F. (2011). Türkiye’de Klinikte Kullanılan Depresyon Değerlendirme Ölçekleri. Dirim Tıp Gazetesi. 86 (1), 39-47.

Wolfe, D. A. & Mash, E. J. (2006). Behavioral and Emotional Disorders in Adolescents. The Guilford Press, New York.