Uzun yıllardır hem tiyatroya hem televizyona yaptığı nitelikli işlerle anılan Berkun Oya’nın yazıp yönettiği “Bir Başkadır” dizisi, 12 Kasım 2020’de Netflix’te tüm dünyayla birlikte Türkiye’de de seyirciyle buluştu. 8 bölümden oluşan dizi, melodrama vefa gösterirken batılılaşma kaygısı gütmüyor. Dizi boyunca kullanılan müzikler, tipografi, çekim teknikleri ve mekanlar 80’ler-90’lar Türk televizyonuna atıfta bulunmakla birlikte; izleyiciye ülkenin, toplumun ve bireyler olarak bizlerin nasıl değiştiğini fark ettiriyor ya da sezdiriyor diyebiliriz.
Ülkenin iki uçlu coğrafi konumlanmasının topluma kattığı kültürel nicelik ve nitelikten beslenen, geleneklerle modernitenin yakın ilişkisinden doğan mizahın gücü, Bir Başkadır'ı izlerken hiç beklemediğimiz anlarda bizi gülümsetiyor.
Abartılı oyunculukların, uzun ve anlamsız bakışmaların, gergin müziklerin, gerçek olamayacak kadar mükemmel hikayelerin, kof diyalogların yer aldığı yerli dizilerden sıyrılarak; herhangi bir süper kahraman yaratmadan, gerçek duyguların, insanların ve diyalogların olduğu; herkese yakın ve herkese uzak duran bir dizi Bir Başkadır.
Son dönemlerde popüler hale gelen psikoterapi seanslarının da yer aldığı fakat bu seansları danışanla simit yiyip çay içmeden, gerçeğe yakın bir şekilde işleyen dizi bu bağlamda yüzümüzü güldürüyor. Dizide alışılmışın aksine psikolog rolündeki karakterler tanrılaştırılmıyor. Yaraları, köklerinden gelen acıları, sorunları, öfkeleri ve önyargılarıyla onları da tamamen gerçek kılıyor.
Din adamı, alt sınıftan muhafazakar dindar aile, muhafazakar Kürt aile, elitist ve “modern” bir aile, şehirde yalnızlık çeken beyaz yakalı, tecavüzcüsü ile evlendirilen köylü ülkenin hemen her kesiminden insan manzaralarını görebildiğimiz Bir Başkadır dizisi; sanki bir drone’la tarafsız bir biçimde ülkeyi tepeden izliyormuşuz gibi hissettiriyor. Türkiye’nin renkli ve geniş mozağini inceleyen, her duygusunu abartmadan ve çekinmeden işleyen başarılı bir dizi olduğunu söyleyebiliriz. Siz ne düşünürsünüz?
Kaynak:
Netflix.com