Çağımızın getirdiği yaygın sosyal medya ağları etrafımızda tek tip insanlar görmeye başlamamıza neden oldu. Neden oldu diyorum çünkü bu insan psikolojisi için pek iyi bir deneyim değil. Kadınlar ve erkekler için çizilmiş ideal fiziksel görünüşler her gün binlerce fotoğraf, video, ve / veya dergi kapağı olarak karşımıza çıkıyor. Tüm bu uyaranlara maruz kaldıktan sonra günün sonunda şöyle bir dönüp kendinize baktığınız ve sık sık kendinizi beğenmediğiniz oluyor mu? Cevap evetse yazının sonrasını daha dikkatli okumanızı öneririm. 

Ergenlik çağlarında bedenimizde çeşitli değişiklikler olmaya başlar. Bu değişikliklerden bazılarını sever bazılarını hiçte benimseyemeyiz. Yaşadığımız değişiklikler sonucunda aynanın karşısında saatler geçirip dış görünüşümüzle ilgili fazlaca kafa yorabiliriz. Beklenmedik sivilceler, kilo artışı veya azalışı, boy uzaması veya uzamaması, cinsel organlarımızda oluşan tüylenme ve büyümeler bizi her geçen gün dış görünüşümüze daha dikkat eder hale getirir. Normal şartlarda ergenliğin bitimiyle bu değişikliklere adapte olmuş  bir psikolojide olmamız beklenir fakat kimi zaman işler böyle gitmez (Semerci, 2019). Kişi vücudunda aslında “kötü” olmayan organlarını, özelliklerini veya çok küçük kusurlarını büyütüp hayatını ve günlük yaşatısını ona göre şekillendiriyorsa bir nevi günlük yaşam rutinini bu yüzden bozuyorsa işte bu noktada BDB’den bahsedebiliriz (Semerci, 2019). Sosyal yaşantıda azalma, iletişim kurmadan kaçınma, kendini izole etme veya soyutlama gibi davranışlar BDB’de aşina olunan davranışlardır. Beklenilenin aksine bu bozukluğun cinsiyetler arası görülme oranı neredeyse eşittir (Semerci, 2019). 

     Peki Beden Dismorfik Bozukluğu tanısına sahip kişilerin en son durağının psikiyatri bölümü olduğunu biliyor muydunuz? Çoğu insan vücudunda kusur olarak gördüğü her neyse değiştirmeye çalışmak adına farklı çözüm yollarına başvurabilirler. Asıl problemin vücudunda değil vücuduna bakış açısında olduğunu fark etmek biraz zaman alabilir. Üstelik psikiyatristten önce gidilen çeşitli müdahaleler kişilerin kendilerine bakışlarında herhangi bir olumlu değişim yaratmaz. Dolayısıyla ortaya bir umutsuzluk tablosu çıkar ve bu bozukluğa sahip kişilerin intihara meyil riskleri normale göre artar. Bu bozukluğun en önemli ve belirgin semptomu ergenlikten başlayarak yaşamı boyunca vücudunda bulduğu kusur veya kusurlar edeniyle günlük hayat rutinlerini sürdüremez hale gelmektir. Aile yaşantısı, arkadaş ilişkileri, okul sorumlulukları, iş hayatı vb. Alanlar bu kusura ayırılan zaman ve emek yüzünden geri planda kalabilir, aynı zamanda ciddi bir maddi yatırımdan da bahsedilebilir (Claiborn, 2002). Vücudunun aynı bölgesine yönelik tekrarlı davranışlar yani kompülsif davranışlar BDB tanısı almış kişilerde görülebilir. Başta belirttiğim gibi sosyal ağlarda çok beğenilen tabiri caizse “fenomen“ olmuş kişilerle kendilerini kıyaslamaları ve onlara benzemeye çalışmaları da belirgin özelliklerindendir. Odaklandıkları spesifik böyle ise çoğunlukla yüz olmaktadır (Claiborn, 2002). Bu bozukluğa sahip olan insanlar psikolojik yardım almaya karar verdiklerinde Obsesif Kompulsif Bozukluk veya Depresyon tanılarına sahip olduklarını düşünürler, ki haksız sayılmazlar çoğu BDB tanılı insan komorbidite gösterebilir (Claiborn, 2002). Psikoterapinin bu noktada çözüm yaratma yolu ise çoğunlukla güzelliğe ve çirkinliğe yeni bir bakış açısı geliştirmeyi sağlamak olacaktır. 

 

Referanslar:

Semerci, B. (2019, Haziran 10). Beden Algısı Bozukluğu (Beden Dismorfik Bozukluğu). 

[YouTube Video].  https://www.youtube.com/watch?v=-Z1e35Kngec 

Claiborn, J. (2002). An Epidemic of Ugliness: An Overview of Body Dysmorphic Disorder.