Aşk acısı, ayrılık… Üzerine senelerdir sayısız efsaneler söylenmiş, şarkılar yazılmış, şiirler kaleme alınmış bir konu. Acının her türlüsü zordur derler, elbet bu da bir hayli zordur yaşayan için. Yorar kişiyi, pek tabi ağlatır da. Şimdi bu sevgililer günü çılgınlığında, gönlünde bir parça sızı duyan biri okuyorsa bu yazıyı eğer, şunu belirtmek isterim; bu yazıda size 5 maddede acını dindir 6. Maddede mutluluğu yakala gibi, bana çoğu zaman gülünç gelen vaadlerde bulunmayacağım. Bu yazıda, muhtemel hislerinizin üzerinde duracağım.  Evet, eminim bu zor ve yine eminim ki bir parça üzgünsünüz. Ya da belki, güçlenmiş ve eskisinden çok daha ayakları yere sağlam basar haldesiniz.  Bu yazının kalemi sizde, sizin hislerinizde.

 

     Ne demiş Cemal Süreya, ‘’Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık sevdada boğulur’’. Öyledir ya, o bir kaşık sevdadır belki de bizi acıtan. Aşk güzeldir. Onunla beraberken, onu sevdiğinizi ve onun sizi sevdiğini söylerken, çok güzeldir aşk… Peki ya  aşk büyüsüne, ayrılık girdiyse? Bazen anlaşmazlıklar, bazen ihanet, bazen ise nedeni bilinmeden biter aşk. Sonra acısı başlar ayrılığın. Nedeni her ne olursa olsun, bir iz bırakabilir kişinin ruhunda. Kimi karşısındakine öfke duyar; kimi ise derinden, çok derinlerden acı hisseder. Bazen ayrılık beraberinde kaygılar da getirir; ben şimdi ne yapacağım onsuz? Diye sorar durur insan kendine.

     Her ne hissediyorsanız, şunu bilin; bu çok normal. Kabullenin o hissi; üzgün müsünüz? Normal… Öfkeli misiniz? Tamam, kabul… Yalnız mı hissediyorsunuz? Birçok insan böyle hissederdi… Tam tersi, rahatlamış ve üzerinden bir yük kalkmış gibi misiniz? Peki…

     Stanford Üniversitesi Psikoloji Departmanından Lauren Howe’nin  aşk acısı ve psikolojik sıkıntılar üzerine yaptığı bir çalışmada, ayrılıktan sonra kişilerin tipik olarak giriştiği ilk durumun, ayrılığı anlamlandırmaya ve nedenlerini anlamaya çalışmak olduğuna dair bulgulara ulaşmıştır. Howe’ye göre kişiler böyle bir süreçte aslında kendilerine hiç de fayda sağlamayacak bir sorgu sürecinde girmektedir:

“Neden böyle oldu?”

“Bu benim hatam mıydı?”

“Bu benim için ne ifade ediyor?”

“Yeniden sevebilir miyim?”

     Howe’nin belirttiği sorgu sürecine belki siz de dahilsinizdir veya hayatınızın herhangi bir döneminde dahil olmuşsunuzdur. İlk sorudan başlayalım, neden böyle oldu. Keşke daha ilgili olsaydım, keşke daha güzel giyinseydim, keşke daha çok arasaydım, keşke daha çekici olsaydım… Neden böyle olduğuna dair aklınıza gelen yüzlerce neden olabilir. İkinci soruya, yani bu durumun tamamen benim hatam mıydı sorusuna ne cevap verirdiniz? Evet ise sizden bir daire grafiği çizmenizi isterim. Bu sizin ayrılık sebepleri grafiğiniz. Eğer tamamen hatalıysanız grafiği tek bir renge boyayın, ama dikkat, bu 360 derecelik grafiği tamamen aynı renge boyamak demek, ne dersiniz? Sizce bu ayrılık sürecine gelmede ve bu ayrılık kararında, bu daire sadece tek renge mi boyanmalı, yoksa araya bir renk daha katmak, belki küçük bir derece dahi olsa, mümkün olmaz mı? Acaba bu, gerçekten de düşündüğünüz gibi, tam olarak sizden kaynaklanan bir ayrılık mıydı…

     Bu ilk iki sorudan sonra, acı katlanarak devam eder elbette. Nedenler, keşkeler, benim hatamdılar uzadıkça uzar. Ne yapar böyle düşünceler bize, ruhsal durumumuza? Öncelikle böyle sorgu süreçleriyle boğuşan kişi kendini giderek yetersiz hissetmeye başlar. Öyle ya, daha çekici olabilirdi… Kişi başlar ayrılığı kendine atfetmeye. Sırtlanır tüm sorumluluğu, ezildikçe ezilir altında. Kendine olan güvenini zedeler bu durum giderek. Geleceğe olan umudunu da yitirebilir bir parça. Bir daha sevebilir mi? Yoksa her karşısına çıkan yine onu böyle terk eder mi? Kesin hayatı boyunca tüm partnerleri onu aldatacak!…

     Bu gibi düşüncelerin bizlerde yaratacağı nahoş duygulardan kaçmak isteriz çoğu zaman. Bu zorlayıcı duygular ise düşünce çarpıklıklarını güçlendirir. Yukarıda saydığım olumsuz düşünce örnekleri; örneğin kesin hayatı boyunca hep aldatılacak olmak gibi; bilişsel çarpıtmalara bir örnektir. Ayrılık acısı düşünceleri ele geçirerek, çarpıklaştırır. Örneğin şu düşünceyi ele alalım: Onsuz asla mutlu olamam. Haklısınız, şu an onsuz olmak çok zor. Ancak bu durumun ileride de aynı şekilde devam edeceğine dair kanıt bulamayız. Siz yaşamınızın hatrı sayılır bir zamanını, onu tanımadan geçirdiniz. O zamanki siz mutluluğu tadabilen biriydi, o olmadan. Şimdi de elbet, kaldığı yerden devam edebilir. Şimdi Nazım’dan bir söz fısıldadığınızı duyar gibiyim “Hani derler ya ben sensiz yaşayamam diye, işte ben onlardan değilim. Ben sensiz de yaşarım; ama seninle bir başka yaşarım.” Başka yaşamak… O zaman ‘başka’ nın altını dolduralım. O yok, o zaman başka hayat doyumlarınızı keşfetmeye ne dersiniz?. Belki eskiden zevk alıp sonradan unuttuğunuz, belki de hiç keşfetmediğiniz... Hayattaki haz olanaklarınızı arttırmayı deneyebilirsiniz; yani seninle bir başka yaşarım ama kendimle de çok başka yaşarım aslında demeyi deneyebilirsiniz…

     Tamamen kendizi suçlamayın demiştik, ama hatalardan da kaçmamak gerek. Onlara sizin için bir ders, bir gelişim basamağı olarak bakmayı deneyin bir de. Bu zor dönem sizi her ne kadar yıpratmış olsa da, duygusal olarak gelişmenize katkı sağlamış olabilir mi? Hayatınızda diğer olası sorunlara karşıda size bir parça duygusal sağlamlık kazandırmış olabilir mi? Özetle, yarınlar için yanınıza kar olacak bir tecrübe olmuş olabilir mi?

     Hatalarınız için kendinizi kırbaçlamaktansa özünüze merhamet etme, özünüzü yargılamama belki de kendinize sağlayabileceğiniz en büyük destek. Sebepleri düşünmek önemli, ama keşkelerle de boğulmamak gerek. İçinizde bir yerde acıyan bir şey var, nedeni her neyse hiç önemli değil. Kendinize eleştirel olma vakti değil. Kendine dönme, belki biraz zaman detoksu vakti… Bugün yanınıza gelip, size ayrılık acısını anlatan bir yakınınıza nasıl davranacaksanız öyle davranmaya çalışın kendinize; merhametle, anlayışla. 

     Ve en önemlisi belki de; karşılıklı saygıyı korumak. Ortak noktada buluşup, kırmadan, yıkmadan, kimsenin ruhunu zedelemeden devam etmek... 

 

Sevda nedir ki,

Dokunursun süzülür geçer.

Şiir nedir ki,

Sezilir geçer.

İnsan nedir ki,

Bir şeylere sevinir, üzülür geçer…

 

 A. Behramoğlu

 

 

Kaynakça:

Zanbak, H. AŞK ACISI NASIL GEÇER? https://www.a4psikiyatri.com/psikolog-ask-acisi/

Güllü, İ. (Ocak,2010) EVDE KENDİ KENDİNE PSİKOLOJİK DESTEK, AŞK VE AYRILIK https://www.tavsiyeediyorum.com/makale_4378.htm

Carly S.(Nisan, 2020) 5 Psychological Theories of Love https://www.verywellmind.com/theories-of-love-2795341