“Bağımlılık, \"dışarıdaki\" bir şeyin içerideki boşluğu anında doldurabileceği umuduyla başlar.”

- Jean Kilbourne

 

     Aşk... Hikayede, filmde, sokakta, insanın bulunduğu her yerde var olabilecek eşsiz bir duygu. Kimilerine göre yaşam kaynağı kimilerine göre ızdırap. Yüklenilen anlam, neredeyse her bilimin inceleme konusu.

     TDK, aşkı “sevgi ve bağlılık duygusu, sevi, sevda, amor” olarak yalın biçimde açıklarken dünyaca ünlü Merriam-Webster sözlüğü “güçlü bir bağlılık ve kişisel bağlanma duygusu” olarak tanımlar. Günlük yaşamda kullanılan aşk, “bireyin kendi cinsel yönelimi dahilinde, ilgi duyduğu cinsiyete karşı yoğun sevgi duyma, bağlanma hali” olarak ifade edilir (Bakırcı, 2013). Peki aradaki bu bağlanma bağımlılığa dönüşebilir mi? Gerçekten aşk sanılan aslında bağımlılık olabilir mi? 

     Aşkı kuramsal çerçevede ve çok boyutlu ele alan Lee, gökkuşağı benzetmesi kullanır. Gökkuşağındaki ana ve ara renkleri temsil eden farklı aşk stillerinde “mania(bağımlı aşk)” kıskanç, güvensiz ve hastalıklı bir durum olarak görülür. Bağımlı aşıklar, bağımlı oldukları kişiyi kaybetmek istemezler aynı zamanda birbirlerine güvenmezler. İlişkiyi ortak bir kararla bitiremeyen bu kişilerde, ilişkinin sonlanması genellikle tek taraflı gerçekleşir (Atak ve Taştan, 2012). 

     Aşk süreci; hormonlar, genetik faktörler ve psikolojik süreçler içerir. Buna bağlı olarak beyin, aşık olunan kişiye bağlı belirli reaksiyonlar gösterir (Atak ve Taştan, 2012). Bu reaksiyonlar, bağımlılık penceresinden bakıldığında kullanılan maddeye bağlı olarak benzer fonksiyonlar taşır. Örneğin, aşkın ilk dönemlerinde beyinde aktif olan reseptörler kokain kullanırken aktive olanlar ile aynı ya da orgazmda salınan serotonin çok sayıda uyuşturucu maddeden daha etkilidir (Akkın, 2020). 

     Aşk bağımlılığı diğer bağımlılıklar gibi kişiye zarar verir ve tehlikeli boyutlar taşır. Davranışsal bağımlılıklar içerisinde kategorize edilen bu tür, kişinin birdenbire farklı birine duygusal uyumu gözetmeden bağlanmasıdır (Moore, 2014). Bağımlılıkların temelinde yer alan erken dönem travma izleri, aşk bağımlılıklarında da kendini gösterir. Tutarsız ebeveyn davranışları, terk edilme, istismar gibi durumlar yaşanmış olabilir (Weiss, 2019). Tekrarlayan ve dürtüsel bir yanı olan aşk bağımlılığı, bazı bireylerde yüksek düzeyde bağlanma ile saplantılı bir düşünceye dönüşürken bazılarında yüksek cinsel ilgi ve birden fazla seks partneri olarak görülebilir (Emamzadeh, 2019). 

     Aşk bağımlısı bireylerin davranış biçimleri incelendiğinde şu özellikler açıklanabilir (Moore, 2014):

  • Duygusal açıdan uygun olmayan bireylerden etkilenme,
  • Kişinin sahip olmadığı özellikleri onda varmış gibi görme, gösterme,
  • Yakınlık, romantizm ve seksi karıştırma,
  • Duygu durumunda sürekli dalgalanma, kaygı ve depresyon belirtileri gösterme,
  • Odaklanma problemleri ile birlikte kendini fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan ihmal etme,
  • Dış görünümünü değiştirmeye çalışma,
  • İstediğine ulaşmak için zorlayıcı davranışlarda bulunma,
  • Olası kayıplarda bağımlılık yapıcı farklı maddelere başvurma,
  • Biten ilişkiyi zihninde kabullenememe, sürekli onu arama, benzer tip insanlardan etkilenme,
  • Terk edilme hissini tetikleyen ilişkiler yaşama.

     Bu özelliklere bakıldığında, aşk bağımlılığı yıkıcı bir süreç taşır. İlişkilerde partnerlerin en azından biri zayıflık, stres, çaresizlik, belirsizlik hissediyorsa bağımlı bir aşkın görüldüğü söylenebilir. Narsistik ve borderline kişilik belirtileri taşıyan bireylerde ise özgüven eksikliğinin partnere yansıması ile kendi doğrularına uygun bir forma bağımlı olma şeklinde ifade edilir (Akkın, 2020).

     Aşk bağımlılığının tedavi sürecinde, kendi kendine yardım grupları önemli bir psikososyal müdahaledir. Bununla birlikte otomatik düşünceler üzerine bilişsel-davranışçı terapi, bağlanma problemleri üzerine psikodinamik terapi etkili yöntemler olarak görülebilir. Kimi durumlarda farmakolojik tedavi yöntemleri de hastalığın çözümünde etkilidir (Emamzadeh, 2019). Yapılan çalışmalarda, çoğu zaman uygulanan tedavilerin olumlu sonuç gösterdiği, aşk bağımlılarının yaşamının geri kalanını romantik ve sağlıklı ilişkiler üzerine sürdürebildikleri görülür (Weiss, 2019).

     Gerçek sevginin sahiplenici bir motivasyonla doğmadığının, karşılıklı saygıya dayandığının, koşulsuz olduğunun ve sevgiyi hayatta tutabilmek için çaba sarf edilmesi gerektiğinin farkında olmak sevginin bir bağımlılık haline gelmesini engelleyebilir (Akkın, 2020). Aşık olmak istemsizce gerçekleşen bir his olsa da onu nasıl yaşayacağımız bizim kararımız. “Sağlıklı ilişkiler, sağlıklı düşünceye bağlı” mottosu ile hareket etme dileğiyle…

 

Kaynak:

Akkın, H. (2020). Aşk Bir Bağımlılık Mıdır?. Yakın İlişkiler. https://yakiniliskiler.com/2020/01/13/ask-bir-bagimlilik-midir/

Atak, H., Taştan, N. (2012). Romantik İlişkiler ve Aşk. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 4(4): 520-546.

Bakırcı, ÇM. (2013). Aşk Nedir? Neden Evrimleşmiştir? Nasıl Aşık Oluruz?. Evrim Ağacı. https://evrimagaci.org/ask-nedir-neden-evrimlesmistir-nasil-asik-oluruz-354

Emamzadeh, A. (2019). What Is Love Addiction?. Psychology Today. https://www.psychologytoday.com/intl/blog/finding-new-home/201902/what-is-love-addiction

Moore, J. D. (2014). Are You a Love Addict? 5 Signs You Simply Can’t Ignore!. Psych Central. (Çeviri: İlkem Coşkun). https://www.dbe.com.tr/tr/yetiskin-ve-aile/11/ask-bagimlisi-misiniz/

Weiss, R. (2019). Understanding Intimacy: Love and Romance Addiction. American Addiction Centers. https://www.rehabs.com/pro-talk/understanding-intimacy-disorders-love-and-romance-addiction/