Bugün, yakın geçmişte psikoloji bilimine önemli katkıları olan bir ismi tanıyacağız: Nancy Chodorow.

     Kendisi, 1944 yılında ABD’de dünyaya geldi. Radcliffe Koleji’ndeki eğitiminin ardından 1975 yılında Brandeis Üniversitesinde sosyoloji doktorası alan Chodorow, psikanaliz eğitimi ile birlikte pek çok üniversitede dersler verdi. Geleneksel Freudyen psikanalizi çağdaş feminist bir yoruma dönüştüren ünlü psikolog ve sosyolog, çalışmalarının birçoğunu feminist psikanalizini geliştirmek için kullandı. Kuramını, Sigmund Freud ve Karen Horney’in ortaya koydukları üzerine şekillendirdi.

     Çevreye olan ilişkilerin kimliği belirlemede önemli bir rol üstlendiğini açıklayan Chodorow, anne-çocuk ilişkisi üzerinde durdu. Kız ve oğlan çocuğun psikoseksüel gelişimindeki Oedipus Kompleksi görüşünü ortaya atan Freud, Chodorow ve diğer feminist kuramcılar tarafından “Kadını eksik, erkekleri normal” olarak değerlendirdiği düşünülerek ataerkil düzenin yeniden üretimine katkı sunmaktadır.

     Chodorow, 1978 yılında yayınladığı “Annelik Reprodüksiyonu(Yeniden Üretim)” isimli çalışmasında feminizmin bu görüşünü detaylandırarak toplumsal cinsiyet çalışmalarına katkı sunmuştur. Eserde iki farklı feminist kuramcının görüşlerine yer verilmiştir. G. Rubin’e göre, her toplum kadın ve erkek olmak üzere iki cins üzerinde şekillenmekte ve bu sistem erkek egemen yapıya sahip; aile ve akrabalık yapısı bu sistemin temelini oluşturmakta ve toplumca düzenlenen cinsiyet yapıları yeniden üretilmektedir. M. Rosaldo ve S. Ortner’a göre ise heteroseksüel evlilik ve kadınların anneliği ataerkil sistemin oluşmasına katkı sunan sosyal bir organizasyondur. Chodorow bu görüşler ışığında; annelik rolü ile kadınların, toplumsal yeniden üretimde önemli bir figür olduğunu ifade eder.

     Kadınlar ve erkekler arasındaki farklılıkların toplumun ürettiği ebeveynlik ile ilişkili olduğunu belirten Chodorow, sanayinin gelişimi ve kapitalist sistemin üretimiyle birlikte kamusal alanda birincil konumda bulunan erkeklerin ebeveynlikte ikincil konuma geldiğini belirtip asimetrik bir ilişkinin söz konusu olduğunu ifade eder. Bu asimetrinin oluşum nedeni, Chodorow’a göre kadına doğurganlık özelliği ile birlikte yüklenen annelik rolüdür. Bu rol ile kadın ebeveynlikte farklı konumlandırılmıştır. Oysaki annelik ‘doğum’ gibi biyolojik bir durumun ötesinde ‘bakım, sorumluluk üstlenme, yetiştirme’dir. Bu yönden bakıldığında, erkeklerin de bir ebeveyn olduğunu hatırlaması gerekir.

     Ebeveynlik sisteminde, kadınların neden birinci konumda bulundukları merak konusudur. Chodorow’a göre kadınların sıklıkla kişisel ilişkiye ihtiyaç duymaları ve bunu diğer bireylerden alamamaları onları anneliğe yöneltir. Aynı zamanda, taklit ve model alma gibi basit bir şekilde açıklanamayan annelik erkeklerin baskısı ve istemesi ile de gerçekleşmemektedir. Chodorow aynı zamanda, erken çocukluk döneminde gelişen cinsiyet kimliğinin ve cinsiyetler arası farklılaşan benlik yapısının kadınların annelik rolünü benimsemesinde etki taşıdığına dair görüşler üretir.

     Cinsiyet kimliği Chodorow’a göre 0-3 yaş arası dönemde gelişim gösterir. Pre-oedipal olarak adlandırılan bu dönemde çocuk özdeşleşme nesnesi olarak anne ile ilişkisel bir deneyim yaşar ve kişilik özellikleri geliştirir. Kız çocuk için bu dönem, annesi ile uzun süreli ilişkisel deneyim ve bağımlılıkla geçer. Anne ile özdeşleşen kız çocuğu için ego sınırlarını belirlemek ve farklılaşmak kolay değildir. Oğlan çocuk ise kendisine ayrı bir benlik yaratabilmek için anne nesnesinden uzaklaşır. Feminen özellikleri reddedip maskülen özellikleri sahiplenme çabası içinde olup toplumda kendini ‘erkek’ olarak tanımlar. Kız çocuğu ise anne nesnesi ile ilişkisini sürdürmesinden dolayı kendini başkaları ile olan ilişkiler şeklinde tanımlar. Kendisine farklı bir benlik yaratmak isteyen oğlan çocuğu annesini genellikle ev içinde, babasını da ev dışında gördüğü için sabit bir erkek rolüne ulaşmaması ile babasını ve erkek rolünü kurgulamaya başlar. Toplumda da çeşitli söylemler ile (sünnet, askerlik, babalık vb. ritüelleri erkek olma ile ilişkilendirme) ulaşılmak istenen durum erkek çocuk için çekicidir. Toplum, bu şekilde ataerkil sisteme bir ortak konumundadır.  

     Chodorow’un bu görüşleri ışığında kadınlık, ‘doğal, hazır olan, kolay elde edilen’ bir sonuçken erkeklik, ‘kültürel, emek ile kazanılan, ispatlanması gereken’ bir sonuçtur. Bu durum, cinsiyet rollerinin sosyal yaşam konumunu ve ilişkisel deneyimleri etkilemektedir. Ebeveynlik tutumları, simetrik özellik oluşturmadıkça yani erkek, kadının sosyal ve kültürel rollerini üstlenmedikçe cinsiyetçi bir hiyerarşi varlığını toplumun her biriminde sürdürecektir.

Çalışmaları ile psikoloji bilimine katkılar sunan Chodorow’a saygılarımızı sunuyoruz.

Kaynak: 

Erdoğan, T. (2008). Nancy Chodorow’un Düşüncesinde Toplumsal Cinsiyet Organizasyonunun Merkezi Unsuru Olarak Annelik. Aile ve Toplum, 10(4), 14: 73-82.

Goodtherapy.org. (2015). Nancy Chodorow.

faculty.webster.edu/woolflm/chodorow2.html.