İnsanları geçimsiz yapan sevgisizliktir. Birbirine düşman eden iletişimsizliktir. Güzellikten yana ne varsa yok eden ilgisizliktir.
-Konfüçyus
İletişim insanlar için varolduğu zamandan beri ayırıcı ve çok önemli bir güç olmuştur. En temel yapı olan aile içerisinde yaşanan çatışmaları sürdürmek ya da çatışmalara yön vererek sağlıklı iletişim kurmak bu anlamda çok önemlidir. Anne ve baba olarak, çocuk olarak ya da eşler arasında iletişimsizlik ancak etkin dinleme ve kendini doğru şekilde ifade etmek ile mümkün olabilir.
Araştırmalara göre sağlıklı iletişim dört öğeye sahiptir; gözlem, duygu, ihtiyaçlar ve istek/ricadır. Kendimizi bu dört öğeyi içerecek şekilde ifade etmek ve dört öğe aracılığıyla karşımızdakini empati yoluyla dinlemek sağlıklı iletişimi sağlar. Gözlem yapmak yalnızca durumu belirtmektir. (Rosenberg, 2017) “Ali işlerini hep son ana bırakır.” diyen bir birey gözlem değil değerlendirme yapmış olur. Ancak “Ali sınavlara sadece bir gece önceden çalışır.” bir gözlemdir. Değerlendirmeler ve yargılamalar aile içinde çözülmesi zor problemlere sebep olur. Genelleme ve karşılaştırma yapmak, yargılamanın bir şeklidir ve sık sık tartışmalarda yıkıcı bir şekilde ifade edilir. Bizler gözlemlerimiz sonucunda duygu hissederiz. Bize ilişki de yol gösterecek şey duygulardır ve duygular ihtiyaçlarımızı gösterir. Burada da duygular ve düşüncelerin karıştırılmaması gerekir. “Eşimin gözünde önemsiz olduğumu hissediyorum” bu bir düşüncedir. “Üzülüyorum” ya da “öfkeleniyorum” demek duyguyu ifade eder. Öfkelendiğimizde sınırımıza girildiğini ya da hak etmediğimiz bir şeyi yaşadığımızı düşünebiliriz. Sağlıklı bir şekilde kendini ifade etme örneği olarak, “Öfkeliyim ve benim … ihtiyacım var.” Denilebilir. Etkin dinleme de ise karşımızdaki bireyin duygusunu somut şekilde anlamaya çalışmak işe yarayacaktır. “Duyulmaya ihtiyacın olduğu için mi kendini mutsuz hissediyorsun?”. Sağlıklı ve empati yoluyla kurulan iletişimde dikkatimiz, kendimizin ve diğerinin ihtiyaç duyup elde edemediği şeyler üzerine değil; yanlışlık derecelerini belirleme, analiz etme ve sınıflandırma üzerine odaklanır.
Başkalarının yaptıkları, duygularımızın tetikleyicileri olabilir, ancak sebebi değildir. Olumsuz bir mesaj aldığımızda; kendimizi suçlamak, başkalarını suçlamak, kendi duygu ve ihtiyaçlarımızı algılamak, başkalarının duygu ve ihtiyaçlarını sezmek olarak dört seçeneğe sahibiz. (Rosenberg, 2017) İlk ikisi aile içinde sorunları büyütür. Son öğe ihtiyacımız için rica etmektir ve rica mı talep mi ayrımı yapmak gerekir. Sofrayı kurmanı istiyorum yerine sofrayı kurmak ister misin diyebiliriz. Gerçek ricada bulunduğumuzu gösteren, ricamıza olumlu cevap vermediklerinde o insanlarla empati kurmaktır. İnsanların ne düşündüklerine değil, neye ihtiyaçları olabileceğine dikkat etmek iletişimin sağlıklı olmasına yardımcı olur. Rica edilen şeye olumsuz geri dönüş alınıyorsa bunun nedenini, duygusunu ve aslında o an da karşımızdakinin neye ihtiyacı olduğunu düşünmek, ifade edebilmesine zaman verebilmek gerekir. Savunmaya geçtiğimizi veya empati kuramadığımızı fark ettiğimizde yapabileceğimiz şeyler: durmak, nefes almak ve kendimizle empati kurmaktır. Ara vermekte kendimize biraz zaman tanıma fırsatı sunar. Her zaman ilişkiler de bu şekilde yürüyemeyebilir, bazen hissedilen duygular çok yoğun olduğu için istemediğimiz şekilde davranmış olduğumuz durumlar yaşanabiliyor. İlişkiler bir an da değişebilen bir yapı olmadığı için bu şekilde sağlıklı iletişim kurmaya çalışmak zaman alır. Birçok deneme de istediğimiz gibi davranıp kendimizi ifade edemesek de kendini bağışlamak, sağlıklı iletişim kurabilmek için çabamıza da sahip çıkmak önemlidir. Kendini bağışlamak, şimdi pişman olduğumuz o davranışı yaptığımızda karşılamaya çalıştığımız ihtiyaçlarla bağlantı kurmaktır. Aslında karşımızdakiyle sağlıklı iletişimi kurmak; bireyin kendiyle kurabilmesi gereken şefkatle duygularını fark edip, ihtiyaçlarını anlamaya adım atmasıyla mümkündür.
Davranışlar hakkında sorumluluk almak ve bunu çocuğa öğretebilmek onların yetişkinlik döneminde sorumluluk almasını bilen bireyler olmasını sağlar. “…. Seçiyorum, çünkü … istiyorum.” Genellikle hem çocuk hem yetişkin olarak onaylanmak için, para için, cezadan kaçınmak için, mahcup olmaktan kaçınmak için, suçluluk duymaktan kaçınmak için ya da görev bilinciyle hareket ederiz.
Asla başkalarının yaptığı ya da söylediği bir şeyden dolayı öfkelenmeyiz. Duygularımızın nedeni diğer kişinin davranışı değil kendi ihtiyacımızdır. Diğer kişinin duygu ve ihtiyaçlarına odaklanmak bizim elimizdedir. “öfkeliyim çünkü onlar…” cümlesini “öfkeliyim, çünkü benim …. İhtiyacım var.” Olarak söylemek gerekir. Kızgınlığı ifade etmenin adımları ise durup nefes almak, yargılayıcı düşünceleri saptamak ve ihtiyacımızla bağlantı kurmak olmalıdır. Duyguları ve karşılanmayan ihtiyaçlarımızı dile getirirsek yapıcı bir şekilde aile içindeki çatışmalara yön verebiliriz.
Kuramı ve iyi niyetleri uygulamaya dönüştürmek, ilk ailemizle ilgili konularda özellikle güçtür. Annemiz, babamız ve kardeşlerimizle ilişkilerimiz, yaşamımızdaki en etkili ilişkilerdir ve asla basit değildir. Aileler, üyelerinin her birinin nasıl düşüneceğini, hissedeceğini ve davranacağını belirten katı kural ve roller koyarlar ve bunlara karşı çıkmak kolay değildir. Yoğun öfke ya da diğer duygulara sahip olduğumuzda aile üyeleriyle yüzleşip onlara nasıl düşüneceklerini, nasıl hissedeceklerini ve nasıl davranacaklarını söyleyebiliriz. Bunu yaparak aslında, diğer kişiyi değiştirmeye çalışmış oluruz. Diğer kişi ise genellikle huzursuzluk duyar ve savunmaya geçer. Bunun üzerine bizde sıkıntı ya da suçluluk duyar ve eski model davranışımıza devam ederiz. Ulaştığımız sonuç, “… (annem, babam, ağabeyim, kardeşim) asla değişmez!” Bu gibi durumlarda kaçmak, uzaklaşmak o anki durumu yatıştırabilir ancak her şeyi çözmüş olmaz. Kendini doğru şekilde ve önemli konularda özerkliğini, benliğini karşı tarafa iletmek gerekir ve bu eski “eskisi gibi ol!” tepkileriyle de mücadele etmeyi gerektirir.
İç dünyamıza özen göstererek, kendi duygu ve ihtiyaçlarımızı dinleyerek gerginlik ve stresimizi azaltabiliriz. Duygularımızı yeni ve daha işlevsel ilişki modelleri yaratmak için kullandıkça değişimi sağlayabiliriz.
Kaynak:
Lerner, Harriet. The Dance of Connection. Newyork, USA: HarperCollins Publishers, 2002.
Lerner, Harriet. Öfke Dansı. Çev. Sinem Gül. İstanbul: Varlık Yayınları, 2003.
Gordon, Thomas. Etkili Anababa Eğitimi Aile iletişim Dili. Çev., Emel Aksay. İstanbul: Sistem Yayıncılık, 2005.
Rosenberg, Marshall B. Şiddetsiz İletişim. Çev. Lalegül Hümaşah Ergun. İstanbul: Remzi Kitapevi, 2017.
Gizem ÖNER