Zeigarnik etkisi, kişilerin tamamlanmamış şeyleri tamamlananlara göre daha kolaylıkla hatırladığını ifade eden psikolojik bir kavramdır. Psikolog Bluma Zeigarnik, yaptığı çalışmalarda bitirilmemiş, sonlandırılmamış işlerin, zihni meşgul ettiği iş tamamlanınca zihnin bu meşguliyetten kendini kurtardığı sonucuna ulaşmıştır. 

   Memnuniyetsizlikler, küslükler, vedalaşmamalar, ifade edilmeyen düşünce ve duygular da ertelenerek doyurulmayan ihtiyaçlar gibi bastırılıp bilinç dışına itilirse, bitirilmemiş işler haline gelebilirler. Bitirilmemiş işler biriktikçe, kişi daha fazla olumsuz duygu ile yüklenir (Tagay’dan akt. Malakçıoğlu,2018).


Zihin kendini rahatlatmak için sürekli bu bitirilmemiş işlerin çevresinde dönerek tamamlama ihtiyacını hisseder. Aslında hayatımızda takılı kaldığımız noktaların cevabını da burada bulabiliriz. Tam anlamıyla sonlandıramadığımız ilişkinin sürekli düşüncelerimizde olması, “bunu ona söyleyebilseydim” gibi ifade edemediğimiz hislerimizle kendi kendimize hayıflanmamız, “ona çok öfkelenmiştim ama bunu belli edemedim” gibi duygularımızı karşı tarafa geçiremeyip, anlaşılmamış olarak hissetmemiz ya da yaşadığımız üzücü, bizi etkileyen olaylarla yüzleşememek. Hatta kaç yaşına gelirsek gelelim “geçmişte ah keşke bunu böyle yapsaydım” dediğimiz olaylar mevcuttur.


    Bunun gibi birçok deneyimlediğimiz, hayatımızda sürecini tamamlamayan duygu, düşünce, davranış bizi içten içe rahatsız eder ve bitirilmek ister. Sürekli neden bunu düşünüyorum diyorsanız bunun cevabı; zihninizin bunu tamamlayarak meşguliyeti sona erdirmek istemesi. Bireyler giderilmemiş ihtiyaçlarını giderene kadar zihninde beslemeye devam eder. Kişi kaç yaşında olursa olsun tamamlanmamış eski işlerini tamamlamaya çalışır ve davranışlarını buna göre düzenler ancak eski bildiği çözüm yolundan gittiği için sonuç maalesef ki başarılı olamaz ve zamanla bu durum bireyde olumsuz sonuçlar ortaya çıkarır.


    Acılar, ifade edilemeyen öfke, kırgınlıklar gibi bitirilmemiş işler kişinin hafızasında yer etmeye devam eder. Bu tamamlanmamış işler, kompulsif davranışlara, güvensizliğe ve bireyin kendine yönelik yıkıcı davranışlarına sebep olur. Yapılamayan, ifade edilemeyen, tamamlanmamış işler kaygı yaratır. Yani diyebiliriz ki; kaygı sadece geleceğe özgü bir durum değildir. Geçmişte yapılamayan şeyler, tamamlanmamış tüm duygular, davranışlar, kaygıyı besleyen etkenler haline gelebilmektedir. 

   

Kaynak:

Malakçıoğlu C. (2018), Bitirilmemiş İşler İle Öfke, Suçluluk, Utanç Ve Affetme Arasındaki İlişkilerin İncelenmesi, Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü

Ceylan Daş; Geştalt Terapi Bütünleşmek ve Büyümek;2017.