Toplumlar açısından değerlendirdiğimizde cinsellik değişken bir konudur. Gelişmiş toplumları gözlemlemediğimizde insanlar cinsellikle ilgili birbirleriyle daha rahat paylaşımda bulunurken gelişmekte olan toplumlar da ise durum böyle değildir; bu konuda daha kapalı bir özellik göstermektedirler.

     Cinsellik, insan yaşamını pek çok yönde etkileyebilmektedir dolayısıyla cinsel sağlık da oldukça mühim bir meseledir. Dünya Sağlık Örgütü cinsel sağlığı; “cinsellik ile ilgili olarak fiziksel, mental ve sosyal yönden iyi olma hali” olarak tanımlamıştır. Cinsel sağlığın hem erkek hem de kadınlarda ilişkileri, mutluluğu ve yaşam kalitesini doğrudan etkilediği araştırmalarla saptanmış olmasına karşın, toplumda tabu olarak kabul edilmekte ve cinsellikle ilgili konular hakkında açık bir şekilde konuşulamamaktadır. (Karabulutlu & Yılmaz, 2018) Cinsellik aslında temel bir içgüdüdür ve çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde her bireyde cinsellik ve cinsel davranışa ilişkin düşünceler gelişebilmektedir. Cinsel davranış, bireysel (fizyolojik ve psikolojik), sosyal ve kültürel etkenlerin etkileşimi ile şekillenen bir sosyalizasyon sürecidir ve bu süreçte yani bireyin cinsel davranışının gelişimindeki süreçte, en önemli unsur bireyin içinde yetiştiği kültürel yapının, toplumun cinselliğe karşı bakış açısıdır. (Torun, Torun, & Özaydın, 2011)

     Cinsellik çok merak edilen bir konu olmasına rağmen oldukça az konuşulan, konuşulduğunda da bir yandan utanılan, diğer yandan övünülen, Maslow’un ‘ihtiyaçlar hiyerarşisinin’ ilk basmağı olan fizyolojik ihtiyaçlarımızdan biridir fakat gizliliği önemsenen bir konu olması sebebiyle de oldukça karmaşıktır. Bu karmaşa cinsellikle ilgili yanlış bilgilerin, beklentilerin ve cinsel mitlerin oluşmasına sebebiyet vermektedir. Örnek verecek olursak öpüşme sonrasında hamile kalınabileceği gibi bir yanlış inanış kişilerde cinsellikle ilgili önyargı ve mitlere sebep olmaktadır. Cinsel mit denilince kişilerin aklına cinsel konularda toplumun genelince doğru kabul edilen(öyle varsayılan), toplumun fertlerinin birbirine aktarmasıyla kulaktan kulağa yayılan, abartılı, uygunsuz ve yanlış inanışlarımız gelmektedir. Geleneksel olarak kulaktan kulağa yayılan, toplumun hayal gücü etkisiyle biçim değiştiren ve gerçek bilimsel verilerle bağlantılı olmayan cinsel mitler, olumsuz düşüncelerdir ve cinselliğin doğasıyla uyum sağlamamaktadır. Yanlış olan bu cinsel inanışlara ise halk deyimiyle cinsellikle ilgili \"uydurma\", \"hurafe\" veya \"kurmaca\" denilmektedir. Halk arasında uydurma olarak bilinen bu mitler oluşturdukları abartılı ve gerçekçi olmayan özellikleri yine abartılı ve gerçekçi olmayan cinsel beklentilere, suçluluk ve yetersizlik hislerine, kaygı ve başarısızlık korkularına ve cinsel işlev bozukluklarına zemin hazırlayabilmektedir. 

     Cinsel mitler, kültürler ve toplumlar arasında farklılık göstermektedir. Aynı kültür içerisinde dahi cinsellik konusunda bölgesel farklılıklar olabilmektedir. Hatta cinsel konularla ilgili inanç ve tutum bireyden bireye; yaş, cinsiyet, eğitim, aile yapısına vs. göre değişmektedir. Araştırmalar cinsel mitlerin cinsiyete göre çeşitli farklılıklar gösterdiğini, cinsiyet açısından belirgin farkların olmadığını fakat eğitim düzeyi yüksek olan kişilerde, hatta sağlık çalışanları arasında da yüksek oranda görüldüğünü göstermektedir. Cinsel mitlere zemin hazırlayan en önemli etkenlerin; cinsel eğitim ve bilgi eksikliği, cinsellikle ilgili konuların aile içinde, okullarda ya da toplumda açıkça konuşulamaması, tartışılamaması ve de yeterli bilimsel araştırma ve yayından yararlanılamaması olduğu bilinmektedir. (Karabulutlu & Yılmaz, 2018)

     Ülkemizde tabu olarak görülen, aile ve toplumda açık bir şekilde konuşulmayan cinsellik ve cinsellikle ilintili konular eğitim sisteminde de kendine yer bulamamaktadır. Gelişmiş ülkelerde ilkokulun ilk yıllarından itibaren çocuğun yaşı ve gereksinimlerine göre düzenlenmiş kapsamlı cinsel eğitim programları uygulanırken, ülkemizde bu tür eğitimler çok sınırlı kalmaktadır. Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği’nin (CETAD) 2006 yılında yapmış olduğu bir çalışmada, cinsel konularda bilgilenmenin ana kaynağını sıklıkla arkadaş, çevre, gazete-dergi gibi medya araçları, filmler ve pornografik materyallerin oluşturduğu belirtilmektedir. Büyük oranda eksik, yanlış ve/veya abartılı bilgi aktaran bu kaynaklar cinsellikle ilgili önyargı ve mitlerin genel olarak kabul görmesine katkıda bulunurlar. (Karabulutlu & Yılmaz, 2018)

     Bireyler cinselliğe ilişkin konulardaki bilgi eksikliklerini gidermek için yakın çevrelerindeki kişilerden, basın-yayın organlarından, günlük konuşmalardan, kulaktan dolma bilgilerden ve pornografik içerikler gibi değişik kaynaklardan gidermektedir. Örneğin çiftlerin gebelikte yaşanan cinsel birliktelikte fetüsün bu cinsel birlikteliği hissedebileceğini düşünmesi, ayıp olduğuna inanması gibi yanlış inanışlar cinsel sağlığı olumsuz yönde etkilemektedir. Araştırmalara göre gebelik ve cinsellik ile ilgili yanlış inanışlar erkeğin cinsellikten soğumasına, cinsellikten uzaklaşmasına sebep olmaktadır.  (Tandoğan, Mecdi Kaydırak, & Oskay, 2019)

     Kişiler tarafından yaygın olarak bilinen, duyulan cinsel mitlere bakacak olursak ilk olarak erkekler cinsel ilişkiyi her zaman ister ve buna her zaman hazırdır’ mitiyle başlamak anlamlı olacaktır. Sertleşme bozukluğuyla ilintili olan bu mit erkek üzerinde baskı oluşturmakta ve kişinin kendisini ‘erkeklik sınavında’ gibi hissetmesine sebebiyet vererek kişiyi anksiyete, depresyon ve şiddetli geçimsizlik gibi problemlere sevk edebilmektedir. Bir diğer yaygın mite gelecek olursak o da cinsellikte erkek yöneticidir, her şeyi bilir; cinsel eylemi de erkek başlatmalıdır mitidir. Bu mitte; erkek ve kadın kendine biçilen rolün dışına çıkamaz dolaysıyla cinsellik konusunda kendilerini geliştirme imkânından mahrum kalmış olurlar ve böylece kadınların geleneksel edilgen rolünün devamına yol açar. Ayrıca bu mit inanışına göre cinsel ilişkiyi kadın talep ederse bu kadın için ahlaksızlık, ‘hafifliktir’.

     Bir diğer mit ise erkekliğin, cinsel performansın ve cinsel gücün göstergesi sık sık cinsel ilişki de bulunmaktırEşlerin ve erkeklerin kendi arasında cinsel istek düzeyleri farklı olabilir. Sık sık ilişkiye girme miti eşler arasında sorunlara ve ciddi çatışmalara yol açabilmektedir. Cinsellik için mutlaka ereksiyon gereklidir mitini açıklayacak olursak bu mit sayesinde çiftler dokunmanın verdiği hazzı almada eksiklik yaşarlar. Ayrıca penis sertleşmeden parmakların ufak bir yardımıyla girişi gerçekleştirebilir. Çinliler buna \"yumuşak giriş tekniği\" demektedir. Bu sayede erkek hem kendine hem de partnerine cinsel haz verebilir. Yumuşak giriş tekniği bu cinsel mitin kökünden yıkılmasında önemli bir yöntemdir. Bu sayede erkeğin sertleşmeyi sağlayamadıkça bir kadınla cinsel ilişkiye giremeyeceği ve girişin gerçekleşebilmesi için penisin sert olması gerektiği önyargıları ortadan kalkacaktır. Çünkü hiç kimse her an sertleşmeyi sağlayabileceğini garanti edemez. Yumuşak giriş tekniği partner ne zaman cinsel ilişkiye istekli olursa erkeğe de o zaman sevişme olanağı verir. Günlük hayatın dışında dizi ve filmlerde de bize yansıtılan cinsellikte başarılı olmanın çok önemli olduğu mitidir. Sevişme sonrası ‘motive edici tepkiler, geri bildirimler bekleyen genç karakter rolleri giderek artmaktadır. Cinsellikte başarılı olmak yerine cinsel haz almaya odaklanmak doğru bir davranış olacaktır. Çünkü başarılı olmanın kriterleri kişiyi açmazlara sürükleyebilmektedir. En çok bilinen ve inanılan bir diğer mit ise sevişme sırasında konuşulmaz mitidir.

     Konuşmak cinsellikte çok ama çok önemlidir, konuşmayan ve duygularını bu nedenle paylaşamayan çiftlerin cinsel sorunlar yaşaması kaçınılmazdır. Bir diğeri cinselliğin temel amacı orgazm olmaktır, orgazm bitince cinsellik de biter mitidir. Cinselliğin amacı haz almaktır; cinsel haz almak, özensiz, acele ve sırf tatmin olmak için yapılan cinsel birleşmeden daha önemlidir. Oral yolla yapılan cinsel aktivite pis bir eylemdir miti ise yine oldukça yaygın bir mittir. Oral cinsel aktivite hijyen kurallarına uyulduğunda ve her iki partner tarafından kabul edildiğinde uygulanmasında sakınca bulunmayan ve uyarma düzeyi çok yüksek olabilen bir etkinliktir. Özellikle uyarılma zorluğu çeken bireyler oral cinsel ilişkiden yararlanabilir. Erkeğin penisinde sertleşmenin kaybı eşini çekici bulmadığı anlamına gelir miti ise bu mite inanan kadınları oldukça yıpratmakta ve üzmektedir. Cinsel ilişki sırasında erkeğin penisinin sertliğini kaybetmesinin onlarca nedeni olabilir. Bu durumu partnerin çekici bulunmamasına bağlamak var olan sertleşme sorunlarını arttırabilir, çözümünü zorlaştırabilir. Bir diğer miti açıklayacak olursak dokunma, okşama, öpüşme vb. tüm fiziksel yakınlaşmalar cinsel birleşme ile sonuçlanmalıdır. Bu cinsel birleşme öncesi alınması gereken hazlardan çiftleri mahrum bırakır. Oysa dokunma, okşama, öpüşme gibi cinsel aktiviteler en az cinsel birleşme kadar önemlidir.

     Mastürbasyon kirli ve zararlıdır miti ise mastürbasyon yapan kişileri derin düşüncelere, sorgulamalara sevk etmekte ve pişmanlık, suçluluk duygusu hissetmelerine sebebiyet vermektedir. Bilinen en eski ve yaygın cinsel mitlerden biridir. Bu cinsel mit, mastürbasyon yapmanın körlük gibi bedensel veya delilik gibi ruhsal hastalık veya yıkımlara yol açtığı, sapıklık olduğu, alışkanlık yaptığı şeklindeki önyargılardan köken alır. Yine pek çok insan cinsel işlev bozukluklarının mastürbasyon yapmanın bir sonucu olduğunu düşünür. Aksine mastürbasyon zararlı değildir, cinsel işlev bozukluklarına yol açmaz, cinselliğin haz verici olarak öğrenilmesini sağlamak için cinsel terapilerde kullanılır, alışkanlık yapmaz, bedensel ve ruhsal yıkımlara yol açmaz. Bu nedenle mastürbasyon sonrası oluşan utanç ve suçluluk duyguları çok yersizdir. Ayrıca mastürbasyonun erişkinlikte ve ileri yaşlarda da sürmesi ve evli kişilerin de mastürbasyon yapması doğaldır. Bu bir tercih meselesidir.

     Erkeğin penisinin boyu çok önemlidir cinsel miti ise bu mite inanları açısından günümüzde genellikle ergenlik çağındaki erkekler arasında bir yarış haline gelmiş vaziyettedir. İlkel çağlardan bu yana erkeklik gücünün simgesi sertleşmiş büyük bir penistir. Pornografik yayınlarla da pekiştirilen bu cinsel mit, kadınların tatmin olabilmesinin ancak büyük bir penis ile mümkün olabileceği önyargısına neden olmaktadır. Pek çok erkek kendi cinsel organının boyutlarını etraftan duyduğu abartılı tanımlamalarla karşılaştırarak yetersizlik hissi ve endişe duyabilir. Bir erkeğin penisinin küçük olması onun cinsel anlamda yetersiz olduğu anlamına gelmez. Aksine büyük penis çoğu kez kadınlara acı verir. Ayrıca penis sertleşmemiş haldeyken de cinsel haz alınabilir. Hatta cinsel bilgi ve becerinin kişi ve partnerinin haz alması ve doyuma ulaşmasında penis boyundan çok daha önemlidir. Diğer bir mit ise yaşlıların cinsel ilişkide bulunması uygun olmaz düşüncesidir.

     Eş, sağlık, statü gibi pek çok kayıpla karşı karşıya kalan yaşlı insanların zayıf, çaresiz ve yetersiz olduğu, cinsel ve fiziksel yakınlaşmaya istekli ve yeterli olmadığı kanısı oldukça eski ve yaygın bir cinsel mittir. Cinsellik penisle vajinanın buluşmasından ibarettir miti ise bilindiği üzere oldukça yaygındır. Cinselliğin tamamını sadece penisle vajinanın buluşmasından ibaret kılan bu mit bazı baskın dinsel görüşlerle de uyum sağlamaktadır. Sadece neslin devamı için cinsel birliktelik olur ve “cinsellik sadece bundan ibarettir” ifadesini barındıran bu mit kişileri sadece cinsel birleşmeye mahkûm bıraktığı için kadınlarda uyarılma ve orgazm gerçekleşmemesi gibi sorunlara yol açacaktır. (Ulubey, 2020) Penis sertleştiğinde boşalmalıdır miti bir diğer mittir. Penisin sertleştiğinde hemen cinsel ilişkiye girilmesi, sertleşmenin kaybolup bir görevin yerine getirilmemesi endişesini körükler. Bu da sertleşme olunca ilişkiye girilmesini hızlandırır ve bu hız boşalmayı da hızlandırır. Erken boşalmanın nedenlerinden olan bu cinsel mit pek çok erkeğin endişe ve suçluluk duymasına yol açmaktadır. Oysa telaşsız ve heyecansız bir rahatlık içinde derin derin nefes alıp vermek, penisi ilişki sırasında on saniyeyle otuz saniye arası bir süre geri çekmek, işaret parmağı ve orta parmağı erbezi torbasının altıyla makat arasındaki noktaya üç dört saniye bastırmak boşalmayı geciktirerek cinsel ilişkiden alınan hazzı arttıracaktır. Cinsel birleşme sırasında fantezi kurmak yanlıştır. Cinsel fanteziler ahlak dışı, sapık ve sadakatsiz davranışlardır inanışı ise yaygın bir mittir. Cinsel yaşamın en önemli renkli öğeleri arasında yer alan cinsel fantezilerin zararlı, hatta bir çeşit sapıklık olduğu inanışı oldukça yaygın bir cinsel mittir. Bu cinsel mitin etkisiyle bazı kişiler cinsel fantezileri nedeniyle suçluluk, korku ve endişe duyabilirler. Bilinenin aksine, cinsel uyarılma yalnızca görme, dokunma, ses ve koku gibi duyular aracığıyla olmaz. Kafamızda kurduğumuz hayallerinde cinsel uyarılma üzerinde çok öneli etkileri vardır. Hamileyken kurulan cinsel ilişki bebeğe zarar verir miti ise yine çok yaygın olan bir mittir. Bu cinsel mit yüzünden hamilelik döneminde çiftler, bireysel tatminlerini ön plana çıkarıyorlar ve eşler mastürbasyon yaparak cinsel doyuma ulaşmaya çalışıyorlar. Tabi aynı sorun doğum sonrasında da devam ediyor. Bu cinsel mit kadının ilişki sırasında enfeksiyon kapacağı ve emzirme yoluyla hastalığını bebeğine bulaştıracağı cinsel mitini de daha sonra beraberinde getirebiliyor. Bu durum eşlerin cinsel yaşamdan uzaklaşmalarına neden oluyor. Gerçekte ise; kadın hastalıkları ve doğum uzmanı bir hekim tarafından aksi söylenmedikçe, gebelik sırasında ilk 6 ay cinsel birleşmenin bir sakıncası yoktur ve orgazm kasılmalarından dolayı bebek kafa travması veya beyin sarsıntısı geçirmez. (cised.org.tr)

     CİSED’ in de belirttiği gibi cinsel mitlerin yol açtığı cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde, cinsel terapistin toplumsal önyargılar ve cinsel mitlerle mücadelesinde, öncelikle kendisinin cinsel mitlerin etkisinden kurtulmuş olmasının, yeterli bilgi ve tecrübe birikimine sahip olmasının ve bu bilgi birikimini uygun, anlaşılır ve ikna edici bir biçimde danışanına aktarabilmesinin önemi açıktır. 

     Cinsel mitlerin yerine doğrularını koymalıyız ve gücü kişilere ya da kişisel durumlara göre değişebilse de, cinsel mitlerin insanı ağır psikolojik yük altında bırakan yanlış düşünceler olduğunu unutmamalıyız.

 

Kaynakça:

cised.org.tr. (tarih yok). https://www.cised.org.tr/icerik/146/cinsel-mitler adresinden alındı

Karabulutlu, D. Ö., & Yılmaz, D. (2018). Üniversite Öğrencilerinde Cinsiyete Göre Cinsel Mitler. Sürekli Tıp Eğitimi Dergisi, 155-164.

Tandoğan, Ö., Mecdi Kaydırak, M., & Oskay, Ü. (2019). Erkeklerin gebelikte cinsel yaşamla ilgili mitleri. Türk Androloji Dergisi, 134--139.

Torun, F., Torun, S., & Özaydın, A. (2011). Erkeklerde Cinsel Mitlere İnanma Oranları ve Mitlere İnanmayı Etkileyen Faktörler. Düşünen Adam Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Dergisi, 24-31.

Ulubey, M. (2020, Kasım 4). mehmetulubey.com: https://mehmetulubey.com/cinsel-mitler-nelerdir/ adresinden alındı