Zorlu geçen 2020 bize koşullar ne olursa olsun hayat maratonunda yol almaya devam etmek zorunda olduğumuzu bir kez daha hatırlatmıştır. Koşamazsak yürürüz, yürüyemezsek emekleriz ama mutlaka ilerlemek zorundayız. Bu noktada bize mücadeleleri ile ilham veren bir çok kadın vardır. İşte onlardan biri olan Hayata Sarıl Lokantası’nın mimarı Ayşe Tükrükçü!
Kim bu Güçlü Kadın?
Ayşe Tükrükçü, Antepli ve beş çocuğu olan bir ailenin kızıdır. Annesi ve babası, Ayşe on beş günlükken iki abisini de yanlarına alarak Almanya’ya çalışmaya gitmişlerdir. Ablası ile Türkiye’de kalan Ayşe yaşamına babaannesinin yanında devam etmektedir.
Bir bebeğin sahip olması gereken sıcak ve sevgi dolu aile ortamından çok uzak bir evde büyüyen Ayşe, anne ve babasını ilk olarak 4 yaşında, abisinin cenazesi Türkiye'ye getirildiği zaman görmüştür ve aile kısa bir süre sonra Almanyaya geri dönmüştür. Daha sonra annesi hamile kalıp Türkiye'ye doğum yapmak için döndüğünde küçük kardeşi de babaannesinin evine bırakılan Ayşe, annesini ikinci kez yedi yaşında görebilmiştir. Büyüdükten sonra büyük umutlarla ve ailesine kavuşmanın sevinciyle kardeşleri ile birlikte Almanya'ya giden Ayşe hiç de hayalini kurduğu gibi bir aile bulamıyor ve şiddet ile büyüyor.
Babaannesinin onlara olan özlemini belirttiği bir mektubu, şiddetten kaçmak için bir şans olarak gören Ayşe hayatının en büyük travmalarının birini yaşayacağından habersiz Antep’e döner . Amcası tarafından yazın tatil için Antalyaya götürülen dokuz yaşındaki Ayşe burada amcasının tecavüzüne uğrar. Babasından sekiz yaş büyük olan amcası, Antalya'da tüm tatil boyunca akşamları Ayşe’nin odasına girerek ona tecavüz eder. Ayşe Tükrükçü bu olay ile ilgili br yaşantısını şu sözlerle anlatmaktadır: “Gecenin bir yarısında, üzerimde bir şey hissettim. 9 yaşında çocuğum henüz, ne olduğunu da anlayamadım. Ama o alkol kokan nefesi unutamam. Gözlerimi açtım, amcam. Ağzımı kapattı ve sus işaret yaptı. Kızı Şengül de yanımızdaki yatakta yatıyor. Dehşete kapılmış vaziyetteyim. Üzerindeki çamaşırları yırtarak çıkarttı. Ben ağlıyorum ve kaçmaya çalışıyorum. Kaçmayayım diye yatağın kenarındaki meyve bıçağını kaptı, sırtıma sapladı. Yetmezmiş gibi, elinde bıçakla bana tecavüz etti. Neyin ne olduğunu da anlamıyorum. O seyahat boyunca bu neredeyse her akşam tekrarlandı. Gündüzleri yataktan kalkacak halim yoktu, canım acıyordu. Akşama doğru, beni kızının önünde, yataktan kaldırıp, leğenin içine dikip banyo yaptırıyordu. Her yerimi kurulayıp, gene akşam için hazırlıyordu. Yıllarca kurulanmadım ben. Duştan çıktım, kendi kendime kurudum. O kadar iğrenirim kurulanmaktan, hep o aşşağılık gelir aklıma...’
Altı ay sonra babası Almanya'ya giriş çıkış yapması gerektiği için Ayşe’yi tekrar Almanya'ya götürür. Tecavüzden kurtulan Ayşe bu sefet dayak dolu hayatına geri döner ve burada okula başlar. Morluklarını kapatmak için çeşitli yollara başvursa da bir süre sonra Öğretmeni bir şeyler farkeder ve ilgili yerlere haber vererek Ayşe’yi şiddet gördüğü aileden kurtarır. Mahkeme kararı ile Berlinde yetişme yurduna yerleşen Ayşe Tükrükçü, yurttaki ilk gecesinin hayatının en huzurlu gecesi olarak tanımlamaktadır.
Tecavüzün Ortaya Çıktığı An!
Ayşe bir gün yurtta havuzdan çıktığında bakıcısı ona duş alıp temizlenmesini söylüyor. Duştan çıkınca bacağından kan akmaya başlıyor ve bir anda çığlık atıp ‘Ali Rıza yaptığında da böyle olmuştu’ diyerek ağlamaya başlıyor. İlk kez o zaman regl olan Ayşe’nin bakıcısı bir şeyler olduğunu anlıyor. Ertesi gün hastahaneye götürülen Ayşe’nin psikologlar, doktorlar, pedegoglarla geçen görüşemeler sonunda tecavüze uğradığı 11 yaşında anlaşılıyor. Haber verilen ve mahkeme açılan aile durumu kabul etmediği gibi annesinin ağır söylemlerine maruz kalan Ayşe annesini o an hayatından çıkarıyor.
23 yaşına kadar Almanya'da yaşayan Ayşe Türkiye’ye geldiği bir yaz ona evlenme teklif eden Hasan adında bir futbolcu ile evleniyor. Hamile iken kocasının abisinin şiddetine uğrayan Ayşe çocuğunu düşürüyor ve bir süre sonra eşinden boşanıp Antep’e geri dönüyor.
Antep'te bir \"Dul\" Kadın Ayşe
Dul bir kadın olarak damgalanan Ayşe yabancı dili sayesinde bir avukatlık bürosunda çalışmaya başlıyor. Burada ikinci Bahri ile tanışıp evleniyor. Evlendikten sonra şehir şehir gezdirilen Ayşe, bu ziyaretleri akraba ziyareti olarak bildiği için keyfi gayet yerindedir. Fakat işin aslı öyle değildir, kocası Bahri onu genel eve satmayı planladığı için onu Türkiye’nin farklı genel ev sahipleri ile tanıştırmaktadır. En sonunda eşi Bahri evlilik için gerekli bir belge diyerek Ayşe’yi kandırıp ona bir belge imzalatarak onu eski para ile 240 milyona mersin genel evine satmıştır. Ayşe o anları şöyle anlatmaktadır: “Kapısında bir polis, bir bekçi bekliyor. Bahri bana dedi ki, “Benimle yattığın gibi kimseyle yatma!” ve gitti. Ben de katıla katıla ağlamaya başladım. Bir umut kapıdaki polisten yardım bekledim, “Hadi, hadi alışırsın!” dedi ve beni içeri itti.
240 Bin Lira Değerinde bir Hayat (!)
Türkiye'nin 7 farklı genelevinde çalışan Ayşe insanlık dışı şartlarda çalıştırıldığını ve kadın ile erkek arasındaki farkı en iyi orda anladığını söylüyor çünkü Ayşeye göre bir kadın o durumdaki bir erkekle asla yatmazmış.
Günde 60-70 kişiyle yattığı zamanlar olduğunu söyleyen Ayşe Tükrükçü 2 yıl boyunca başına gelmeyen kalmadığını söyleyerek şunları belirtmektedir: Adam üzerimdeyken yığıldı kaldı, öldü yani! Sonra o adamı üzerimden gelip aldılar, giydirdiler. Genelevde öldüğünü söylemediler. Sanki başka yerde kalp krizi geçirmiş gibi yaptılar. Genelevin girişinde, “18 yaşından küçükler giremez!” yazar. Ben neden 16 yaşındaki çocuklarla yattım peki? Her türlü rezillik var orada.”
Genelevde çalışmaya başladıktan sonra annesine mektup yazan Ayşe ‘Bana namussuz dedin, işte şimdi namussuz oldum. Gel gör istersen!’ diyerek annesine sitemini belirtmiştir. Annesi Ayşe’nin tecavüze uğradığı ortaya çıktığında da kızını reddedip, \"sen kendini bilerek yaptırmışsın” gibi korkunç söylemlerde bulunmuştur. Ayşe yıllar sonra bu mektubun zarfını ve içine koyduğu saçlarını babasının kasasında bulmuştur...
3. Şans
Hayata ve kendisine asla küsmeyen Ayşe, aşık olduğunu ve onunla evlenmek istediğini söyleyen bir müşterisi ile evlenme kararı almıştır. Belki de 3. kez bu umuda tutunan Ayşe genelevden kurtulmak için kolları sıvamıştır çünkü Hasan’ın parası yoktur. Evlenmek için para biriktirmeye başlayan Ayşe 700 e yakın kişi ile yatmıştır. Emniyetin koyduğu evlenip düğün yapma ve o düğünü video çekme şartını da yerine getiren Ayşe yine kendi çabası ile genelevden kurtulmuştur. Ayşe o dönem bu mücadelesi ile televizyona çıkıp haber kanalları tarafından haberi yapılan biri oluyor. Bu haberler sayesinde Şefkat Derneği Başkanı Hayrettin Bulan Ayşe’ye ulaşıyor. O günden sonra dernekle ilişkisini asla koparmayan Ayşe hala dernekle iletişim halindedir.
Kocası Hasan’ın geçmiş yaşantısını sık sık yüzüne vurması ile üçüncü evliliğini de 6 yıl sonra sonlandıran Ayşe çeşitli işlerde çalışılıyor; bir dönem sokakta yaşamak zorunda bile kalsa asla geneleve dönmeyi düşünmüyor.
Hayata Sarıl Lokantası
Sokakta kaldığı günlerden temizlik işleri yaparak kurtulan Ayşe küçük bir eve taşındıktan sonra kendi durumundaki insanlar için bir şey yapması gerektiğini düşündü. Katıldığı bir konferansta evsizlere yemek dağıtacağı; genel evden kurtulmak isteyen insanlara istihdam sağlayacağı bir restorant açacağını söyledi ve ardından ona destek olmak isteyen insanlar olup olmadığını sordu. Konuşmasının ulaştığı insanlardan çok geçmeden güzel destekler gelmeye başladı. Bununla birlikte ilk olarak Hayata Sarıl Derneğini, daha sonra yine gönüllülerin yardımı ile Beyoğlu’nda küçük bir dükkanı el verişli hale getirerek Hayata Sarıl Lokantasını kurdu. İlk zamanlarında çorba servisi ile başlayan bu hareket şimdilerde yüzlerce insana umut oluyor. 11.00 – 18.00 arasında ücretli yapılan yemek servisleri, 18.00’dan itibaren ihtiyaç sahipleri için ücretsiz olarak yapılmaya devam ediyor. Çalışanların ücretleri gündüz servisleri ve askıda yemek ücretlerinden çıkıyor.
Kişilere çeşitli eğitimler, yardımlar ve desteklerinde sağlandığı bu lokantaya her ay ünlü bir şef konuk oluyor ve ekiple birlikte yemek yapıyor.
Filmlere konu olabilecek hayat mücadelesi ile yüzlerce insana umut olmaya devam eden Ayşe Tükrükçü’nün gerçekleştirmek istediği bir hayali daha var. İyileşmeyi ve hayata dahil olabilmeyi bir bütün olarak sağlamak isteyen Tükrükçü bir rehabilitasyon merkezi açarak gerekli eğitimcilerin ve ruh sağlığı çalışanlarınının sokaktaki insanları iyileştirmesini istiyor.